16.Bölüm: "Zaman"

343 22 8
                                    


16.Bölüm: "Zaman"

-Şekersiz/Evren Güzeli🎶

-İyi okumalarr💋💋

🥀

Ölçüsü olmayan zaman sayesinde geçmişim kötü anılarla süslüydü ama buna rağmen geleceği özlemle kucaklıyordum. Aslında herkesin dediği gibi, bazı şeyleri zamana bırakmak, zamanın beni iyileştireceğine inanmak istiyordum. Fakat bir yandanda içimden bir ses, zamanın kimseyi sağ bırakmayacağını söylüyordu. Yani aslında zaman kavramı söylenenlerin tam tersiydi. Acıların dinmesini değil, kat kat artarak misliyle geri dönmesini sağlamaktan başka hiçbir halt yapmıyordu. Sadece bazı insanlar pozitif kalmaya çalışarak zamanın her şeyi iyileştireceğini söyleyip gözümüzü boyuyordu.

Benim için, bu gece zaman geçmek bilmedi çünkü Bartu'dan haber almayarak geçirdiğim bir geceydi. Evde, bir genç kıza ait olan odadan uyumak için rahat bir eşofman almış olmama rağmen gece yatakta dönüp durmuştum. Arada uykuya dalıyor daha sonra tekrar uyanıyordum. Üstelik tanımadığım birinin yatağında yatıyordum. Bu eskiden bana oldukça iğreti gelen bir şeydi ama şimdi hiç yadırgamadan bunu yapabiliyordum.

Göktuğ, aşağıdaydı ve gece boyunca yukarı çıkmamıştı. Bu benim işime gelmişti aslında, sonuçta dün ki ufak tartışmamızdan sonra onunla pek yüz yüze gelmek istemiyordum.

Yatağın bir ucuna koyduğum eteğime baktım. Altımdaki eşofmanı çıkarıp, tekrar o eteği giymeyi şimdilik erteledim ve dağılmış saçlarımı elimle öylesine düzeltip, bileğimdeki lastikle topladım.
Odada ki boy aynası şişmiş yüzümü gözler önüne sererken, makyajlı uyuduğum için akan göz makyajımı suyla olabildiğince temizledim.

Merdivenlerden ağır ağır inerken karnımın açlığı her adımımda yüzüme vuruyordu. Beş karış bir suratla mutfağa atıştırmalık bulma umuduyla girdim.

Benden önce davranan Göktuğ'nun tezgaha bıraktığı bardaktaki az kalan kahvenin içerisinde sönmüş sigara yüzüyordu. Cam ısıtıcıyı dikkatle kavrayarak içine su koyup kaynamaya bırakırken, tek tek bütün çekmecelere bakıp kahveyi aradım. Oldukça fazla eşyası olan mutfakta kahvenin yanına birde bisküvi bulduğumda kahvaltı menümü hazır bir şekilde bulmuştum bile.

Tek eksiğim şekerdi ama o da olmasa olur diyerekten kahveyi şekersiz içmeyi tercih ettim.

Yazlık bir ev olduğu için evde doğru düzgün yiyecek bir şey yoktu. Yinede güzeldi işte. Böyle bir evde dertsiz, tasasız yaşayanlardan olmak isterdim ama maalesef ki, o insanlardan değildim. O insanları içten içe kıskananlardandım.

Oturduğum ahşap sandalyede kahvemi yudumlarken içeri Göktuğ girdi. Suratımdaki, o beş karış ifademden ödün vermeyip bana doğru adımlamasını izledim.

Önümdeki bisküviden bir tane aldı ve sorgusuz sualsiz kahveme batırıp ağzına attı. Ardından ısıtıcıyı tekrar başlattı. Kendisi için ikinci bir kahve yaparken, ağzımı daha fazla kapalı tutamadım ve konuştum.

"Saat daha on bir," dedim sırtına bakarken, "ikinci bir kahve için erken değil mi?"

"Altıda uyandım." Kahveyi fincana boşalttı ve üzerine suyu ekledi. "Biyolojik saatime göre öğle yemeği yemem gerekiyor ama gel gör ki, evde ekmek bile yok."

GECENİN SESSİZLİĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin