Saye.

16 1 2
                                    

...
09:00 am.
Alarmın sesiyle gözlerimi açtığımda bugünün tatil olduğu aklıma gelmişti. Aklımdan neden alarm kurduğumu düşünürken telefonumu elime aldım. Alarmı kapattıktan sonra gözlerim birden cevapsız arama bildirimine takıldı. Aman tanrım! ROBERT D.J beni aramıştı ve ben bu aramayı kaçırmıştım. Olayın heyecanıyla yataktan doğrulduğumda ise whatsappdan gelen bir bildirim olduğunu fark ettim. Oraya girdiğimde ise gözlerime inanmadım. Bay Robert bana mesaj atmıştı.

 Aman tanrım! Iron Man bana onu aramam için rica dolu bir mesaj atmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aman tanrım! Iron Man bana onu aramam için rica dolu bir mesaj atmıştı. Ve mesajın sonuna kendi gibi sevimli bir emoji koymuştu. Mesajı okuduğumda ne yapacağımı şaşırmış durumda hemen Rosie'yi aradım.
-Rosie, seni uyandırdığım için üzgünüm ama çok önemli bir konu var.
-Bu saatte uykudan daha önemli ne olabilir Amelie?
Sesi gerçekten çok sinirli geliyordu. Ama bunu ona söylemem gerekiyor diye içimden geçirdim.
-Bay Robert beni aradı. Ulaşamayınca da bana whatsappdan mesaj atmış, beni arayabilir misin diye.
-Ne? şakanın sırası değil Ammy. Şimdi uyku vakti...
-Şaka yapmıyorum. Ne yapacağım şimdi?
-Ciddi misin? Nasıl yani?
-Mesaja ne cevap vermeliyim Rosie? Çabuk ol.
-Ammy çabuk geri ara. Aman tanrım!! Bu harika bir haber. Telefonu kapadıktan sonra hemen beni ara.
-Off, Rosie. Tamam ama ne diyeceğimi bilmiyorum.

Telefonu kapadıktan sonra kararlı bir şekilde Bay Robert'ın telefon numarasını çevirdim. Telefon çaldıkça kalbimin hopladığını dışardan hissedebiliyordum. Telefon üçüncü kez çaldığında Bay Robert'ın sesini duymuştum.
-Hey Amelie! Aradığına sevindim.
-Günaydın Bay Robert.
-Bana Robert diyebilirsin demiştim.
-Aa, tamam Robert.
-Şimdi oldu. Aslında seni geçen konuştuğumuz defter konusunu yüzyüze daha ayrıntılı konuşmak için aradım. Yani şuan Studio Cafe'de Americano içiyorum. İstersen sana da ısmarlayabilirim.
-Bay Robert çok teşekkür ederim. Ama çok da önemli bir not defteri değil. Yani sadece kendi çapımda...Bilirsiniz.
-Amelie, ben sana kahve ısmarlamayı istiyorum. Lütfen?
-Aa, peki. Bana konum atabilir misiniz?
-İstersen seni alabilirim.
-Hayır çok teşekkür ederim. Kendim gelebilirim.
-Peki Americanom soğumasın madem.

Bay Robert son sözünü söyledikten sonra bir kahkaha attı ve telefonu kapattı. Ardından bana bir konum gönderdi. Attığı konum Los Angeles'in merkezinde bulunan bir kafeye aitti. Hemen yataktan kalkıp lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra dolabımdan skinny kotumu, beyaz tişörtümü, ve salaş krem rengi hırkamı giydikten sonra aynanın karşısına geçtim. Gold zinciri boynuma taktıktan sonra ufak küpelerimi de kulağıma taktım. Yüzümü nemlendirdikten sonra biraz maskara ve açık tonlarda nude bir rujla makyajımı tamamladım. Çantamı ve arabanın anahtarını alıp evden çıktığımda saate baktım. Resmen on dakika da hazırlanmıştım.
Telefona bakarak Studio Cafe'yi bulmaya çalışıyordum. On dakika merkeze sürdükten sonra cafenin sağımda kaldığını fark ettim. Uygun bir yer bulmak için etrafıma bakındığım da az ileride park için bir yer olduğunu gördüm. Uzun süredir araba kullanıyordum fakat park konusunda çok da iyi değildim. Biraz uğraştıktan sonra arabamı park ettim ve kilitleyerek cafeye doğru yöneldim.
İçeri girdiğimde buranın Marvel'ın stüdyosunun cafe bölümü olduğunu anlamıştım. Gerçekten çok lüks ve Marvel'a özgü bir tasarıma sahipti. Bay Robert'ın karşıdan bana baktığını gördüm. Gözgöze geldiğimizde bana el sallamaya başlamıştı. Ben de ona yüzüme yerleştirdiğim kocaman gülümsememle karşılık verdim. Yanına geldiğimde tüm kibarlığıyla sandelyemi çekmiş ve oturmamı istemişti. Aman tanrım! Bu adam gerçekten harika. Oturduğumda ise  bana merhaba dedikten sonra hemen garsonu çağırdı.
-Ne içmek istersin Amelie?
-Aslında white chocolate mocha içsem iyi olur bayım.
-Tabi. Bir w.c mocha lütfen.
-Amelie, geldiğin için teşekkürler.
-Rica ederim bayım.
-Lütfen, artık son kez diyorum bana Robert de. Ve defterini izninle görebilir miyim? Bunu neden bu kadar merak ettiğimi anlatacağım.
Defterimi istediğinde verip vermemek arasında kaldım. Daha sonra hem kalbimden hem de aklımdan gelen sese güvenerek elimi çantama atıp defteri Robert'a uzattım.
Robert bir süre okumaya devam etti. 2012 senesinden beri yazdığım tüm sayfalara tek tek bakıyordu. Belki ben bile yıllardır o sayfalara bakmıyordum. O okumaya devam ederken ben de mimiklerinden neler düşündüğünü anlamaya çalışıyordum. Bir iki dakika geçtikten sonra defteri hızlı bir şekilde kapattı ve gözlerime doğru baktı.
-Amelie, burada gerçekten harika sözler var. Ayrıca onları notalarıyla beraber yazman bunları bestelediğin anlamına geliyor.
-Evet çoğunu besteledim.
-Burada hem İngilizce hem de sanırım Türkçe birçok şarkı var. Gerçekten bu harika!
-Artık neden defterimi merak ettiğinizi söyleyebilir misiniz?
İçimdeki merak duygusu ve heyecan birleşerek bu sözleri yüksek söylememe neden olacak ki cafedeki çoğu kişi dönüp bize bakmıştı.
-Kızmana gerek yok sarışın! Bak o gün gerçekten güçlü bir parçayı hem çok güçlü okuduğunu hem de çok güçlü çaldığını fark ettim. Arkadaşının defterini söylemesi ise bana tanrının bir işareti olduğunu ve bunu değerlendirmemiz gerektiğini düşündüm.

Holly Love (Kutsal Aşk)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin