Bakugou Katsuki siyah kabanını üzerine alıp cebine de telefonuyla birlikte -bu sefer unutmadığı- anahtarlarını atarak Kirishima Eijirou ile bir arada yaşadığı daireden çıkarken saat gece yarısını geçeli yalnızca birkaç dakika olnuştu. Kırmızı saçlı oğlanın "Nereye gidiyorsun?" sorusuna cevap olarak zayıf bir omuz silkme verdi; gecikebileceğini, onu beklememesini mırıldandı ve dışarıyı kasıp kavuran sert ayazla sıkı bir kavgaya girişmeyi planlıyormuş gibi kendisini dışarı attı.
Geride bıraktığı Kirishima Eijirou ise, o gittikten sonraki bir saatte içtiği üç bardak sıcak süte rağmen beynine bir kez bile uğramamış olan uykusunun kırıntılarını takip etmekle meşguldü. Katsuki'nin bu saatte ne tür bir işi olabileceğini düşünüyor, kendisine zarar verecek bir şey yapmasından korkuyordu ki bu saçmaydı çünkü Bakugou Katsuki üniversite ile liseyi iyi bir dereceyle bitirmiş, aklı başında bir adamdı ki arkadaş gruplarında sigara gibi çevredeki herkesin parmakları arasında bulunması sebebiyle oldukça masum duran bir zehri bile bir kez olsun içine çekmemişti.
Yine de şimdiye kadar bunları yapmaması, şimdi de yapmayacağı anlamına elbet gelmiyordu ve belli ki Katsuki dalgalanmalar yaşadığı bir dönemdeydi. Eijirou da işte tam bu yüzden korkuyordu ya.
Saat 1.12 olduğunda kızıl saçlı oğlan masadaki telefonuyla yalnızca bakışarak daha fazla yerinde duramayacağına karar verip son çıkan modellerle karşılaştırıldığında fazlasıyla külüstür kalan makineyi eline aldı ve Katsuki'yi aradı fakat odasından tüm eve yayılan zil sesiyle telefonunu burada bıraktığını anladıktan sonra çareyi onu bu saatte geri çevirmeyecek tek kişiyi aramakta buldu -tahmin edersiniz ki elleri neredeyse titriyordu, Katsuki telefonunu yanına bile almamıştı.
Kaminari Denki, telefonu ikinci çalışında açtı. "Evet?"
Eijirou onun sesine bakarak ya bilgisayarın başında olduğunu ya da her zamanki gibi son güne ertelediği sorumluluklarını yerine getirmeye çalıştığını tahmin edebiliyordu. Elini saçlarından geçirirken bakışlarını da ahşap yemek masasının üzerindeki boş bardağa dikti ve birden kırklı yaşlarda bir adama dönüştü, üzerindeki endişe bulutu tüm gençliğini emiyordu. "Katsuki yaklaşık bir saat önce dışarı çıktı ve öleceğim."
Kısa bir sürelik duraksamadan sonra hattın öteki ucundan Denki'nin hafifçe canlanan sesi geldi. "Pekala, öncelikle, sesin berbat geliyor." Ardından Eijirou'yu biraz neşelendirmek için yaptığı numaralardan birini uyguladı. "Ayrıca bu saatte uyanık olmanın tek sebebi bir kız olabilir. Doğruyu söyle-"
"Tanrı aşkına, bunun sırası mı? Ev arkadaşım belki de şu an intiharını gerçekleştirmek üzereyken mi, Denki?"
"Adamım, senin sorunun tam olarak bu: Fazla dramatiksin." Eijirou, Jirou onun mesajını görüldü ile bıraktığı ilk seferde Denki'nin ayrıldıklarını düşündüğünü ve birkaç saat boyunca kendisini odasına kilitlediğini anımsadığında kimin daha dramatik olduğu konusunda tartışmayı reddetti. "Denki, Katsuki'den bahsediyoruz. Bu saatte bir milyonuncu rüyasını görüyor olmalıydı."
"Katsuki'den bahsediyoruz, kendisinden önce öldürmek istediği onlarca kişi olan Katsuki." Sarı saçlı çocuk derin bir nefes aldı. "Ama senin dediğin de kesinlikle garip. Neden bu saatte dışarı çıksın ki?"
"Ben de aynı şeyi soruyorum." Eijirou ahşap sandalyesinden kalktı ve tezgahın üzerindeki karton süt kutusunu salladı, içinde kalan miktar yarım bardağı bile doldurmazdı. Harika. Kızıl saçlı oğlan, içinde köpürmeye başlayan öfkeyle bu sefer tezgaha yaslandı; telefonu tutan parmaklarının sıkılaştığının farkında değildi. "İzuku yüzünden. Ah, lanet olsun, kimseyi suçlamak istemiyorum çünkü bu konuda kimse suçlu değil ama Katsuki'yi böyle görmek çok sinir bozucu. Ochaco gelip onu azarladığında tek kelime bile etmedi, haklı olduğu halde kendisini savunmadı ve bana bunu yapsa bile hiçbir şeyin değişmeyeceğini söyledi. Artık koşuya çıkmıyor, sabahları geç kalkıyor; herkese sataşarak kendisini zorla işten kovdurdu ve baharatlı hiçbir şeye dokunmuyor." Eijirou boştaki eliyle keskin bir ağrının saplandığı şakaklarını ovmaya başladı; o haliyle dünyanın yükünü taşıyan, sıradan bir genç gibi duruyordu. "Her zaman esip gürlerdi, şimdi ev o kadar sessiz ki tek başına yaşamaktan hiçbir farkı yok. En azından biraz konuşsaydı belki vicdanım rahatlayabilirdi fakat belli ki hissettiklerini birilerine anlatmaktansa ölmeyi tercih ediyor. Bunu anlamıyorum, Denki. Son üç haftadır Katsuki'yi tanımıyormuş gibi hissediyorum. Artık herkese bir yabancı gibi-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ayrılıktan sonraki günler 》katsudeku
Fanfictioninsanlar yağmur olsaydı izuku serpinti olurdu, katsuki ise kasırga. [ bakugou katsuki × midoriya izuku ]