Uraraka Ochaco'nun kafasına taktığı şeylerin listesi epey uzun sayılırdı. Pazar gecesi miydi? Ochaco tüm haftayı nasıl geçireceğini düşünmeye başlardı. Yağmur mu yağıyordu? Ochaco içinden beş kez camları açık unutup unutmadığını sorardı. Film mi izleyecekti? O saatlerinin mahvolmaması için en çok beğeniyi alanı seçmekle kalmaz; seçtiği filmin aday gösterildiği ödül dallarına, yönetmeninin ve oyuncularının bu filmden önceki ve sonraki projelerine, her bir sitedeki yorumlara tek tek bakardı. Tüm bunları yapana kadar saat gece yarısını geçtiği için ise filmi izlemeyi bir başka zamana ertelemek zorunda kalırdı.
Kısaca, Uraraka Ochaco kendisi için yapacağı minicik bir şeyi bile sorun haline getirip zihnini kalın stres duvarlarıyla bir köşeye sıkıştırabilirdi. Asla naneli sakızlarını yanından ayırmazdı. Asla telefonunu şarj etmeden evden çıkmazdı. Çantasında yedek kalem, yedek bir ruj, yedek kulaklık bulundurur, cüzdanını evde unutma olasılığına karşılık bir yerlere para sıkıştırmaktan kendisini alıkoyamazdı. Babasının ona söyledikleri hiçbir zaman aklından çıkmamıştı.
Her zaman, her şeye hazırlıklı olmalısın. Yedek planlar önemlidir. Hiç beklemediğin bir anda hiç beklemediğin şeyler olabilir.
Ochaco neredeyse her şeye hazırlıklıydı.
Neredeyse her şey.
En yakın arkadaşlarından birine ulaşamamanın getireceği umutsuzluk hissi hariç.
Yağmur Japonya'nın kıyı kentlerini etkisi altına alalı iki saat oluyordu. Topuklu ayakkabılarla koşmak zordu, bu yüzden Ochaco işyerindeki dolabından aldığı yedek spor ayakkabılarını giyiyordu -gerçekten de her an hazırlıklıydı- fakat ayak tabanları çoktan su almıştı bile. Yaklaşık bir buçuk saattir şemsiyesiyle koşturduğu göz önünde bulundurulursa hasta olmazsa iyiydi.
Nefes nefese bir şekilde Midoriya İzuku'nun en sevdiği üçüncü lokanta olan, yaşlı bir amcanın idare ettiği ramencinin dükkanından çökük omuzlarıyla çıktı; kendisini yağmurun altına atmadan önce bakabileceği bir yer daha aramaya başladı. Her yere bakmıştı. Sürekli gittiği park, çalıştığı çizgi roman dükkanı, en sevdiği çizgi roman dükkanı, alışverişini yaptığı market, ara sıra uğradığı antikacı; plak koleksiyoncusu bir adamın yanında çalışan -aynı zamanda İzuku'nun üniversiteden arkadaşı olan- Fumikage Tokoyami'ye bile gitmişti fakat yoktu işte. Midoriya İzuku hiçbir yerde yoktu.
Ochaco, İzuku'nun annesini aramayı düşündü. Tabii, önce Katsuki'yi. Hatta ondan önce Eijirou'yu. Eijirou, Katsuki'ye sorabilirdi; böylelikle Ochaco da Katsuki ile bizzat görüşmemiş olurdu çünkü o sarışın herifle telefonda konuşmak yüz yüze konuşmaktan bile kötüydü.
İzuku için, diye geçirdiği sırada içinden, telefonunun tanıdık melodisiyle paltosunun cebindeki teknolojik alete sarıldı ve arkadaşı İida'nın aramasını bekletmeden cevapladı. "İida, Tanrı'ya şükür! Hiçbir yerde-"
"Onu buldum."
Uraraka Ochaco'nun zihni, duyduğu kelimeleri bir kenara atıp İida Tenya'nın sesindeki gerginliğe odaklandı. Her zaman en kötüsünü düşünen beyninin sıraladığı olasılıklar en az kafasına taktığı şeylerin listesi kadar uzundu. Ucu bucaksız, birbirinden kötü senaryolar çok kısa bir an için Ochaco'nun kestane gözlerinin önünden hızla geçti ve genç kızın yutkunmasına sebep oldu; aralanan dudakları birkaç kelime için hazırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ayrılıktan sonraki günler 》katsudeku
Fanfictioninsanlar yağmur olsaydı izuku serpinti olurdu, katsuki ise kasırga. [ bakugou katsuki × midoriya izuku ]