17 - Kargaşadan Kaçış

592 87 21
                                    

Küçük bir çocuk turuncu gözleriyle etrafı incelemeye devam etti. Tellerin yanındaki ağaçta boylu boyunca uzanmaya devam ederken duyduğu ayak sesleriyle oturur pozisyona geçti. Gözleri tellerin ardındaki kişiye kitlendi. 6 yaşlarında küçük bir çocuk yüzündeki parlak gülümseme ile yasak bölgeye doğru ilerliyordu.

Fazla merak iyi değildir küçük.

İçinden geçenlere inat kalbi onun buraya adım atmasını istemiyor gibiydi. Derin bir nefes aldıktan sonra büyük bir hızla yasak bölgeyi terk etti. Yapraklar savrulup yeri boylarken küçük çocuk kahkahalarla havada süzülmenin tadını çıkarıyordu.

İnsanların olduğu bölgeye adım attığında küçük çocuğu bıraktığı gibi evine geri döndü. Yasak bölgeye vardığında sessizce bakındı ve eski yerine zıpladı. Ağaçta yerini tekrar aldığında kendisine bakan gözler sinir bozucuydu. Hafif alaylı gözlerin sahibi kahkaha atarken konuşmaya başladı.

"Küçük kirpi merhamet mi etti ben mi yanlış gördüm?"

Lorin tek gözünü açarken hemen karşı dalda oturan alaycıl kişiye tısladı.

"Sesini kes Drago. Sadece uğraşmak istemedim. Hiçbir işe yaramayan insanlara ne olduğu umrumda değil."

Drago sırıtmayı kestiğinde Lorin'in en nefret ettiği konuya girmek üzereydi.

"Senin küçük pisicik seni terk etti galiba. Oysa seni almak için oldukça kararlıydı."

Lorin iki gözünü açtığında sakin yüz ifadesine tezat alev alev öfkeyle yanan gözler fırtına öncesi sakinlik gibiydi. Kalbinde ki derin karanlık tarafından bir kez daha ele geçirildiğinde savaş pozisyonuna geçti.

"Seni defalarca uyardım kızıl şeytan. Sanırım laflarımın tesiri olmamış..."

Karanlık alev topu turuncuyla birleşirken siyah ve turuncunun asilliği görenleri hayran bırakacak bir görüntü oluşturuyordu fakat Drago için tek anlamı tehlikeydi.

Drago konuşmaya başladığında boş gözlerle ona bakan çocuğun tek bir tepki vermediğini fark etti.

"Lori- Kahretsin yine aynısı oldu!"

Drago ona seslenmenin bir anlam ifade etmediğini fark ettiği gibi hızla bütün gücünü topladı. Bütün bedeni parlak bir kırmızıyla çevrelendiğinde saldırı ona doğru gelmek üzereydi.

Son bir kez turuncu gözlerin sahibine seslense de cevap alamamıştı.

"Lorin!"

Turuncu gözler bedenen orda olsa bile ruhen kalbinin içindeki derin tartışmada kaybolmuştu. Bir zamanlar uğruna canını verecek kadar sevdiği ablasından nefret etmek çocuksu ruhunu tamamen yok etmişti.

O bir katil!

Onu öldürmek senin görevin Lorin.

Ailenden seni ayıran oydu.

Sesler daha da yükselirken anne ve babasının silüeti belirginleşti. Ikisinin şefkat dolu bakışları yüreğini darmaduman ederken git gide çöküyordu.

Annesi ona uzanırken sesindeki çaresizlik tınısına karşılık veremeyişi onu karanlığa bir tık daha itiyordu.

"Lorin'im... Benim küçük güneş topum. Ablan bizi öldürmek istemezdi."

Annesi gözlerini kaçırırken yalan söylediği oldukça belliydi. Nefret içindeki sevgiyi paramparça ederken tısladı.

"Beni sizden o ayırdı! Onu korumanıza gerek yok. İntikamınızı alıp bütün bölgeyi insanlardan kurtaracağım. Onlar sadece siz zarar vermek istiyor!"

Annesi gözyaşları içinde ona bakarken son sözlerini söyledi.

"Benim küçük güneşim... Seni her zaman sevdik."

Anne ve babası yavaşça kaybolurken girdiği transtan çıkmıştı.

Gözleri kendi saldırısını bulduğunda saniyeler içinde Drago'ya çarpacağını fark etti. İçi öfkeyle kaynasa bile daha sakindi. Avuç içlerini saldırısına çevirirken ellerinden çıkan büyülü teller saldırıyı kavradı. Büyülü tellerin dikenleri saldırıyı emerken git gide küçülen saldırıyı etkisiz hale getirmişti.

Drago derin bir nefes alıp rahatlarken turuncu gözlerin rahatsız bir uykuya kapandığını gördü.

"Az kalsın kokuşmuş ruhun yok oluyordu Drago."

Drago yan ağaçta öylece kendisini izleyen iyilik abidesine gözlerini devirdi.

"Seninle uğraşacak havada değilim Lux. Yakında büyük bir savaş yaşanacak."

Lux yüzünden hiç eksilmeyen gülümsemesini ilk defa bırakırken kafasını onaylarcasına salladı. Bu konu onun da canını sıkıyordu.

O panter kızın geri geleceğini hissetmişti. Kararlı gözleri ve inatçı kisiliğini onu gördüğü anda çözmüştü.

Lux hisler konusunda uzmandı. Nehel denen kızın kardeşine olan bağlılığını ve masumiyetini derinden hissetmişti.

Onun aksine Drago baktığı insanın en derin arzularını ve anılarını görebiliyordu. Kafasıyla Lorin'i işaret ederken yanına gelmesini işaret etti.

Drago sessizce ağacı terk ederken Lux'ın yanında belirdi.

"Sende fark ettin değil mi?"

Drago'nun kaşları çatılırken kafasıyla onayladı.

"Lorin'in en derin arzusu ablasını öldürmek değil onu affetmek fakat o gün hiç tereddüt etmeden onu öldürmeye çalıştı. Az önce ona seslendiğimde anısını gördüm. Anne ve babası onunla konuşuyordu fakat anı tamamen kötülükle doluydu. Gerçek bir anı olmama ihtimali var."

Lux onun söylediklerini idrak ederken kafasında dönenleri dile getirdi.

"Yani Lorin birinin kontrolü altına girmiş olabilir diyorsun. Fakat o kaç aydır burada onun kimseyle konuştuğuna şahit olmadım."

Drago da sıkıntıyla oflarken rahatsızca kıpırdanan Lorin'e baktı. Yürek burkan yakarışlarını hassas kulakları sayesinde rahatlıkla duyabiliyorlardı.

"A-abla!"

"Ab-la ö-ölme... ölme!"

Lorin nefes nefese kalkarken ağrımaya başlayan başını ovdu. Berbat bir rüya gördüğünü hatırlasa da ne gördüğünü hiçbir şekilde hatırlayamıyordu.

Duygusuz yüz ifadesi tekrar yüzüne yerleşirken yan tarafta konuşan Lux ve Drago'yu gördü.

"Siz iki çatlak ne işler çeviriyorsunuz gene?"

Lux gülümserken alaycıl şekilde konuşmaya başladı.

"Kim bilir, asıl sen ne sayıklıyordun iki saattir?"

Ne söylediğini iyi bilse de ondan öğrenmek istiyordu.

"Ah.. Hiç hatırlamıyorum. Berbat bir şey gördüğümden eminim fakat ne olduğunu hatırlayamıyorum."

Lux ve Drago birbirlerine bakarken konuyu şimdilik kapatma kararı aldılar. Üçlü koyu bir muhabbete girerken bambaşka bir evrende olaylar yaşanmaya devam ediyordu...

×××

Nehel nefes nefese kalırken çalıların arkasına atladı. Zihninden Zehael ile iletişim kurmaya çalışırken elleri titriyordu.

Zehael! Seni aptal panter benden bunu nasıl saklarsın.

Tamamen aklımdan çıkmış hemen bütün dikkatini topla ve varlığının silindiğini düşün. Ayrıca sadece unutmuşum.

Nehel hızla söylenenleri yapmaya odaklanırken dışarıdaki kargaşa aynen devam ediyordu.

"Onu bulmadan gelmeyin!"

Nehel gözlerini geri açtığında derin bir nefes verdi. Fakat karşısında kendisine sırıtan mavi gözlerle tükürüğü boğazına kaçmıştı...

İşte şimdi tamamen bok yoluna batmıştı.

Devam edecek...

Yasak Bölge Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin