5. BÖLÜM - RUHUMDA BİR YERLERDE-

73 8 2
                                    

-4 SAAT SONRA-
Gözlerimi açtığımda ilk olarak hiç bir şey hatırlamadım.
SONRASINDA ise beynimi istila eden ve beni derine çeken kabus gibi anılarım beni yalnız bırakmadı.
Annem ve babam ölmüştü- benim yüzümden-
Babamı sinirlendirdiğim için emniyet kemerini çıkarmış sonrasında ise takmayı unuttuğu için fazla zarar görmüştü.
Annem ise benim gözümün önünde ben hiç bir şey yapamadan ölmüştü.
Peki ben nasıldım?
Kendime bakmaya çalıştığımda: sol ayağımdaki alçıyı ve kolumdaki serumu gördüm.
Başımda ise şiddetli bir ağrı vardı. kırık telefonumu elime aldığımda saate baktım gece yarısı olmuştu.

Daha 4 saat önce ailem yanımdaydı şimdi hayatta tek başımaydım.
"ŞİMDİ NE YAPACAKTIM?"
Bunları düşünürken gözümden bir damla yaş aktı.
Ve bir tane daha...
10 dk boyunca hiç susmadan ağladım.
Sonrasında telefonumun çaldığını görünce dikkatimi telefonuma verdim.
Bu gerçek miydi?
Onlarca yıl yüzünü görmediğim, annemle nedenini bilmediğim bir şekilde tartışan teyzem şimdi beni mi arıyordu?
Doğru, insanlar böyleydi...
Telefon çaldı kapandı,
Çaldı kapandı,
En sonunda telefonuma mesaj geldiğinde bakmak için mesaj uygulamasına girdim.
"yağmur kızım telefonlarımı neden açmadığını biliyorum. Ama ben seni merak ediyorum. İlk uçakla gelicem hava alanındayım."
"Seni istemiyorum"
Mesajı gönderdikten sonra yatağıma yattım. Yanıma doktor geldiğinde
"Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?" Diye sordu -sanki cevabını bilmiyordu.
Doktora gözlerimi devirdim.
Bildiği soruları sormaktan bıkmıyorlardı.
"Bacağınızı 1 ay alçıda tutucaz. Büyüğün olarak refakatçi gerekiyor bu yüzden de tek akrabanız olarak teyzenizi çağırdık. Hemşire hanım muayinenizi yapacak,geçmiş olsun. "
"Annem ve babam"
"Yarın defnedilecekler. Allah rahmet eylesin."
Başımı hafifçe salladım sanki boğazıma bir yumru oturmuştu.
Hemşirenin geçmiş olsun dileklerini duyduktan sonra uyumaya çalıştım.

4 SAAT SONRA

Kapının açılma sesiyle gözlerimi açtığımda teyzemi gördüm.
O sanki değişmişti.
Nasıl desem zengin gibi...
Onu gördüğümde anneme ne kadar benzediğini fark ettim. Saçları aynı onun gibiydi. Yanıma geldiğimde hiç beklemediğim bir şey yapıp ona sarıldım o da benden böyle bir şey beklemediğinden şaşırmıştı.
"Yağmur ,bebeğim "
Sesi şefkatliydi. Tıpkı annem gibi.
O an anladım benim anneme ihtiyacım olduğunu...
"Tamam geçti bak ben yanındayım"
Teyzemi görmem rahatlamamı sağlamıştı.
Biraz daha sakinleştikten sonra teyzemden ayrıldım onun da gözleri dolmuştu.
Pencereden dışarı baktığımda 2 dk boyunca güneşin doğuşunu izledim.
Sanki ben de yeniden doğmak istiyordum ya da doğmadan ölmek...
"Yağmur kızım bak. Bana şuan kızgınsın ama ben olanları sana, zamanı gelince anlatıcam. YAĞMUR bana bak."
Mavi gözlerimi ona diktiğimde onun dolan gözleriyle karşılaştım.
"Kızım ben seni yanlız bırakmayacağım.3 gün burada kalacağım, annen ve babanın cenazesine gideceğim."
Sesi sona doğru kısılmıştı.
"Yani" dedim, bekleyemiyordum.
Ne demeye çalışıyordu?
"Kızım benimle beraber Almanya'ya gelmen gerekiyor. Burada kalamazsın."
Ben annemi ve babamı burada bırakmazdım ki... Onlara nasıl 2. Kez veda edebilirdim. Ama annem olsaydı beni teyzeme yollardı. Ne kadar küs olsalarda...
Ama 18 yaşındayım desem de 18 yaşına girmeme 2 ay vardı. Galiba karar belliydi.
Tekrar döndüm pencereye doğru...
Akan gözyaşımı elimin tersiyle sildim.
Pencereden yeni doğan güneşe baktım. Belki ben de yeniden doğabilirdim.
Teyzeme baktığımda onun da benim gibi zamanı geri almak istediğini gördüm.
Bu sefer cevabımı ona sarılarak verdim.
O da bana sarıldı.
Ben de güneş gibi yeniden doğmak istiyordum. Ama bilmiyorlardı ki benim adım yağmurdu...
Ve bilmiyorlardı ki eğer güneş gibi doğarsam,
su gibi buharlaşıp ruhumda bir yerlerde kaybolacağımı...

ÇAMUR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin