six; nangtteoleoji

2.2K 309 236
                                    


Lalisa çiğlenmiş çimleri ayakkabısının ucuyla ezerken soğuk olmasına karşın yavaş bir şekilde esen rüzgar kısa saçlarının kapatamadığı ensesini yalayarak saçlarını yüzüne doğru savurduğunda hafifçe irkildi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Lalisa çiğlenmiş çimleri ayakkabısının ucuyla ezerken soğuk olmasına karşın yavaş bir şekilde esen rüzgar kısa saçlarının kapatamadığı ensesini yalayarak saçlarını yüzüne doğru savurduğunda hafifçe irkildi. Gri keçe kabanının cebindeki ellerini hafifçe sıkarken burnundan derin bir nefes vererek çıkan dumanları izledi bir süre. Uçurumun ucu yalnızca birkaç adım ötesindeyken gözlerini dikti karşısındaki zirvesi sislerle örtülü dağlara. O an içinde kopan kıyamete rağmen hiçbir şey hissetmiyor gibiydi, sanki birçok şey ölmüştü içinde ve ölüler bir anka kuşu misali dirilmek üzere kendilerini yakarlarken çıkardıkları yangında tekrar tekrar ölüyor gibiydiler. O alevler arasında büyümüş olan Lalisa, tam da bu yüzden hiçbir şey hissedemiyordu artık.

Zihnindeki karmaşanın arasından sıyrılabilen ve çığlıklar eşliğinde arası kanlı, kirli tırnaklarını onun yüzüne geçirerek onu parçalamaya çalışan düşüncelerinden kaçmak için geldiği yerde hakim olan kasvet ona huzur veriyordu. Bulunduğu yer korkunç sancılarla geçen gecenin sabahındaki sorgulayan bir zihin gibiydi, sakin ve durgun görünüyordu fakat sahip olduğu kasvet onu asla terk etmediği gibi yağmur hiç durmuyordu. Yağmur, yalnızca su damlaları değildi, her birinde gizli yüzlerce şey vardı.

"Seni burada bulacağımı biliyordum."

Lalisa, özlemiyle yanıp tutuştuğu ses kulaklarına ulaştığında sıçradı yerinden ve sesin geldiği yöne, sağ tarafında baktı. Jeon Jungkook, boynundaki siyah atkısı, aynı renkteki uzun kabanı ve rüzgarın etkisiyle dalgalanan saçlarıyla tüm asaleti üzerinde öylece duruyordu. Birkaç büyük adımda Lalisa'nın yanına ulaştığında Lalisa soğuktan dolayı rengi solmaya başlamış dudaklarını ıslattı yavaş bir şekilde. Ne kadar da özlemişti şu güzel yüzü, öptüğü gözlere bakmayı ve hissetmeyi varlığını.

"Beni mi arıyordun?"

Göz ucuyla yanındaki adama bakarken Jungkook güzel gözlerini saniyeler önce Lalisa'nın yaptığı gibi karşılarındaki dağlara dikmişti. "Aramıyordum, fakat sen aramamı istiyordun." Jungkook'un kurduğu cümle Lalisa'nın yüzüne adeta bir tokat gibi çarparken Jungkook gözlerini dağlardan alarak ona çevirdiğinde dudağının yanı hafifçe kıvrıldı. Lalisa o an kıvrılan kısmı öpmek için ateşlerde yürümeyi bile göze alacak kadar korkunç bir istekle sarmalandığını hissetti, yine. 

"Beni bulabildiğine göre bulunduğum yer sana yabancı değil."

Lalisa buram buram alay kokan fakat altında onlarca gözyaşının gizli olduğu cümlesini dile getirdiğinde Jungkook da onun gibi gülümsedi ve hemen ardından dudağını büzerek omzunu silkti.

"Benim topraklarımdasın Lalisa." Dişlerinin arasından sesli bir nefes alırken kaşlarını hafifçe çatmasının ardından parmak uçlarında hafifçe yükselerek tekrardan konumuna geri döndü. Gözleri halen Lalisa'nınkilerdeydi. "Yer, gök, uçurum, aşağısı, yukarısı... Hepsi benim Lalisa, buranın sana ne hissettirdiğinin farkında mısın?" Lalisa bir anda içinde bir şeylerin hareketlendiğini, bunların somutlaşacak kadar yoğunlaşmış duygular olduğunu hissetmişti. Öylesine yoğunlardı ki nefesi kesilmeye başlamıştı, acı içerisinde Jungkook'un yüzüne bakarken dudakları kıvrıldı keyifle. 

junsaengHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin