Jaehyun ne yaptığını bilmeden kızın kolunu yakalayıp kendine çekti ve aniden ikisininkinden vücudunu bir sıcaklık sarıyor,omurgalarından yukarıya zevk verici bir kıvılcım yükseliyor,havai fişekleri gibi patlıyordu.
@thelivarina| 2020
Jung Jaehyun...
"Minju nerede?" Jung Jaehyun bıkkın bir şekilde söylendikten sonra Mark'a döndü. Küçük bir kız çocuğu gibi -Jung Jaehyun için zaten öyleydi- durmadan ortalıktan kayboluyordu. Ve havaalanın içindeki tüm marketlere,mağazalara giriyordu.
Ve Mark onu bulmakta zorluk çekiyordu,bir anda ortalıktan kayboluyordu.
Rehberden Minju'nun adını bulup tıkladığında aynı zamanda Jung Jaehyun'u kontrol ediyordu. Kıl bir herifti,her şeyden nem kalabiliyordu ve Mark bunu idare etmeliydi. "Geldim,geldim!" Onlara doğru elinde poşetle koşuyordu. Mark içinde çikolata olduğuna yemin edebilirdi.
Nefes nefese Mark'ın önünde durduğunda saatine baktı. 10 dakika sonra uçağa bineceklerdi. Bavulun üst kısmına oturduğunda Jaehyun çaktırmadan ona baktı. Beyaz converse,kot şort ve tişörtüne baktıktan sonra gözleri yeniden beyaz bacaklarına indi. Dizinin üzerinde morluk vardı ve bu oldukça belli oluyordu. Kim Minju, kendini yaralamaktan korkmuyordu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gözleri yukarı doğru tırmandığında dudaklarının arasında olan çilekli lolipopa baktı. Sürekli lolipop alıyordu,seviyor olmalıydı. Emdiği lolipopu ağzından çıkardıktan sonra dudaklarını birbiriden sürttü. Jaehyun,hafifçe tebessüm etti.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Cildi bembeyaz olduğundan yanaklarındaki pembelik kendini belli ediyordu. Bakışları gözlerine tırmandığında büyük gözlerini tamamlayan uzun kirpiklerine baktığında Kim Minju önüne düşen saçını kulağına atarken ki el hareketlerini izledi. Zarif ve ince parmakları vardı,çene hattı belirgindi. Kaşları dolgun ve şekilliydi,cildi temiz ve pürüzsüzdü. Sürekli kuruyan dudaklarını yalama gibi bir alışkanlığı vardı.
Kim Minju,birazcık güzeldi.
Genç kız üzerindeki bakışları hissetmiş olacakki Jaehyun'a çevirdiğinde göz göze gelmeleriyle Jaehyun saniyesinde gözünü kaçırdı. Birini izlerken yakalanmak çok utanç vericiydi. Kim Minju'nunda pek umrunda olmadı. Karnı o kadar acıkmıştı ki sızlanıp duruyor ve Mark'ın başını şişiriyordu.
"Mark-sunbae~ çok açım!" Dudaklarını büzüp ona tatlılık yaptığında Mark baş parmağıyla kafasını geriye itti. "Tatlı olduğunu mu sanıyorsun?" Mark, ona lafını dinletmekte oldukça zorluk çekiyordu ve sürekli bir kavga halindeydiler. Ancak Kim Minju öyle bir karakter değişikliğine sahipti ki kavga etseler bile beş saniye sonrasında ondan bir şey isteyecek kadar yüzsüzdü.
"Bence çok sevimliyim." Ayrıca o kendini çok seviyordu. Özgüveni oldukça yüksekti. Mark ona yüzünü buruşturarak aşağıda kalan yüzüne baktı. "Olmaz! Çok fazla yiyorsun ve kilo almaman lazım." Jungwoo siyah gözlüklerini indirerek, "Benim gördüğüm senin bir manyak olduğun." Kim Minju ona kızgın bakışlar atmaya çalışarak dil çıkardı.
Jaehyun oturduğu yerden onları izliyor hemde elindeki tabletle ilgileniyordu. Jungwoo ilk günden beri Minju ile uğraşıyordu ve bundan hoşlanmıyordu. Derin bir nefes alarak ayağa kalktığında bakışlar ona yöneldi. "Gitmeliyiz." Nakamoto Yuta onun ve kendisinin bavulunu aynı anda taşıyordu ve Minju bunu gördüğünde ona yardım etmek için öne atıldı.
"Yuta Oppa,yardım ister misin?" Ona seslendiğinde Yuta, "Olmaz." Kesin ve net cevabı ile Minju anında susmuştu. İyi,ısrar etmezdi. "Mark-sunbae~! Beni bavulun üstünde taşır mısın?"
Jung Jaehyun ilerlerken tüm her şeyi duyuyordu. "Cidden küçük bir çocuk gibi..." sessizce mırıldanması ile Mark'ın feryadı bir oldu. Dertleri asla bitmiyordu ve bu deli ekiple çalışacağı için tedirgindi.
"Kim Minju! Neden üstüme lolipop atıyorsun?"
-
Mark,Minju,Jaehyun yan yana oturuyorlardı ve Jaehyun oldukça sinirliydi. Özel olarak ayırttığı koltuğu ondan habersiz iptal edilmişti ve şuan normal koltuklarda oturuyordu,VIP koltuğunda oturacakken... Minju yan gözle Mark'a korkakça baktı. Beyaz tişörtüne lolipop atmıştı ve oldukça sinirliydi. Minju'ya göre oldukça hak etmişti,onu aç bırakmamalıydı.
Kafasını Bay Jung'a çevirerek, "Bay Jung?" Jaehyun'un gözleri Minju'nun sevimli suratını takip etti. Hafif gerilmişti. Sorarcasına ona baktığında, "Yer değiştirelim mi? Lütfen,lütfen,lütfen cam kenarında oturmak istiyorum! Lüt-" yalvarmasını durduran Jaehyun'un 'dur manasında yaptığı eliydi. "Geç." İkiside aynı anda ayağa kalktığında Jaehyun düşünürcesine kıza baktı.
Jung Jaehyun'un hayatının her dakikasında hesaplamalar vardı ancak Kim Minju hayatı akışına göre yaşayan biriydi. "Efendim? Ne bekliyorsunuz?" Eğer burdan ikisi aynı anda geçerlerse bedenleri birbirlerine değerdi ve Jaehyun onunla temas etmek istemiyordu. Asla,asla,asla istemiyordu.
Küt,küt. Küt,küt. Küt,küt. Jaehyun elini göğsüne koyduğunda hızlı bir şeylerin çarptığını hissetti. Küt,küt. Küt,küt. Küt,küt. Kendine gelmek için kafasını iki yana salladığında öbür koltuğa geçmek için haraketlendi. Ne diye şu yerleri dar yapıyorlardı ki?
"Bay Jung,siz arkadan geçin daha kolay olur." Söylediği şey ile Jaehyun şaşkınca ona baktı. "Arkadan mı?" Onu hızlıca onayladığında Minju,Jaehyun'un geçebilmesi için öne doğru olduğu kadar çekilmeye çalıştı. Jaehyun arkasına zar zor geçtiğinde bedenine küfretti.
Jaehyun yakın mesafeden dolayı yutkunmuştu ve hafif gerilmişti ayrıca saçlarının kokusunu alabiliyordu. Bedenleri sürtmesin diye öyle geriye çekilmişti ki Mark onun bu kadar gerilmesine şaşkınlıkla baktı.
Minju,arkasındaki bedeni umursamadan bodoslama bir şekilde çarparak koltuğa oturduğunda Jaehyun'un tüm çabaları boşuna gitmişti. Jaehyun iç çekip koltuğa yaslandığında Mark endişe ile ona baktı. "Efendim,iyi misiniz?" Gerginliği bu kadar belli miydi?
Hızlı bir şekilde alçalıp şişen göğsü yüzünden bence bu anlaşılabilirdi. "Evet,iyiyim." Kemerini bağlayıp göz ucuyla Minju'ya baktığında kulaklıklarını çoktan takmış olduğunu gördü.
Bu kadar patavatsız ve umursamaz bir kız olduğu için ona sinir oluyordu.
