"Kumsal Saygın." Diyerek ayağa kalktı Dilara. Içeri giren kadına eliyle yaklaşması için işaret verirken. "Bu görevde seninle çalışacak güçlü isimlerden." Dedi kendinden emin tavrıyla. "Diğer adıyla Şara."Sabahtan beri Dilara'nın Saçmalık dolu kelimelerini dinliyordu Komutan Arslan. Ne bu işi, ne de bu kadını istiyordu. Sinirle incelediği dosyasını masaya fırlatır gibi attı. "Ne zamandan beri sizden emir alıyorum?" Diye çıkışarak Ayağa kalktı.
Ağzından dökülecek kelimelerini seçerek kullanmaya özen göstermesiyle derin bir nefes aldı. "Küçük bir mafya işiyle beni uğraştırmak zorunda mısın?" Az öncekine nazaran daha sakin çıkmıştı sesi. Oda da bulunan üçüncü şahsın varlığını bile düşünmüyordu şu an.
Dilara beklediği çıkışı olgunlukla karşıladı. Zaten bu adama sabreden nadir insanlardan kendisi. Sabredemeyen kimselerin yeri ise soğuk ve karanlık bir mezar oluyor kuşkusuz. "Bak, mafya dediğin adamın elinde devlet sırrı var. Şimdi onunla bizi tehdit ediyor. Yapman gereken tek şey malikâneye girip, adamı indirerek bir hard disc alman. Ve en önemli şey ise; bu sırrın gizliliği. Bunu da senden başkası yapamaz." Sekreter dosyayı tekrar masadan alarak Arslan'a uzattı. Şimdi emindi red edilmeyecekti. "Yapacaksın değil mi?"
Arslan'ın yapması gereken fazlasıyla işi vardı zaten. Şimdi mafyacılık oynamaya vakit harcamak zamanını çalıyordu. Ki eski Teğmen Dilara'yı da geri çeviremezdi. "Peki." Diyerek kapıya yöneldi. Kapının önünde dikilmiş kadına baktı bi süre. Gece karanlıkta pek görememişti yüzünü. Ama şimdi bir ay parçası gibi parlarken, Deniz mavisi gözleri insanı içine çekiyordu. Uzun sarı tutamları ise güneşin yansımasıydı sanki. Hafif dolgun dudakları ve küçük burnu bir insanın ne kadar güzel olabileceğinin kanıtı, Kusursuz fiziği ve uzun sayılacak boyu da onu etkili yapan yönlerinden biriydi. Üstünde sanki ona özel dikilmiş siyah deri ceketi havasına hava kattığı, Siyah Jean ile uyumlu olan kemeri ben burdayım diyordu adeta. Belinde yerini alan tabancası ise görenleri korkutmaya yeterdi.
Komutanı güzellik incelemesinden çıkaran şey Dilara'nın sözleri oldu. "Üç gün içinde hard disc'i teslim etmeliyim Arslan. Çok uzatmadan hallet lütfen."
Sekretere arkası dönük olan Şef'in yüzünde yarım bir tebessüm oluştu. Kesinlikle halledeceğim ama bu kadınla değil ! Diye düşünse de dile getirmedi. Dün gece fazla yüzgöz olmuştu zaten, şimdi konuşup da sinirlerini bozmak istemiyordu. Boğazını temizleyip, dosya olmayan eliyle siyah ceketinin yakasını düzeltti. bedenini Dilara'ya çevirerek korku salan kelimelerini sarf etti. "Umarım geçen seferki gibi istihbaratın eksik bilgi vermemiştir!"
Yaptığı hatirlatma Dilara'nın bedeninin gerilmesine neden olsa da, sakinliğini korudu. Koltuğa geçip, ellerini önünde birleştirerek samimiyet kurmaya çalıştı. En son Arslan'ın buradaki ekibi Sekreterin istihbarat biriminin eksik bilgi vermesi sonucu tehlikeyle burun buruna gelmişti. Hareket sensörlerinin kaydı yüzünden yakalanmak üzere olan Ajan, nişancı arkadaşı sayesinde kurtulmuştu. Ama bu yapılan sorumsuzluğu haklı çıkarmaz. Dilara'nın ekibinin ihmali sebebiyle olan olay dört ay önce olmuştu ve Arslan'ın yurt dışında olduğu zamandı. bundan haberi yoktu diye biliyordu ama unuttuğu bir şey vardı ki o da; Arslan'dan hiç bir şey kaçmazdı. Genç kadın 'kontrol manyağı' Demek istiyordu ama hiç yeri değildi. Onun yerine emin tavrıyla gülümseyerek. "Merak etme komutan, bu sefer kendim hazırladım dosyayı." Dedi.
Aldığı cevapla beklemeden odadan çıkan komutan Karargâhtan ayrıldı. Şara ile çalışacağına dair tek kelime etmeyen Arslan soru işareti bırakmıştı ardında. Ama Kumsal'ın bu işin peşini bırakmaya hiç niyeti yoktu. 'Torpilli' Diye adlandırdığı kadını daha tanımıyordu. Ama her şeyin bir zamanı vardı, Öyle değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Girift | Kurşun izi
ActionAşkta savaş olur da, savaşta aşk nasıl olur ? *** Bir grup ajanın Yaşadıkları zorluklarla nasıl baş ettiklerini anlatan bir hikaye. Verdikleri kararlar ve düzenledikleri operasyonlar ile bir çok taşı yerinden oynatacak güce sahipler. Girdikleri her...