Jungkook
Hoseok'un bana söylediği şeylerden sonra Jimin'in bana attığı mesaj tam da buraya getirmişti beni.
Bana özel ders vereceğini söylemişti.
Telefonumdan gözlerimi kaldırarak tekrar, büyük, villa bile denebilecek evde gezdirdim gözlerimi.
Geçen günden dolayı yolu kolay bulmuştum.
Yaklaşık 10 dakikadır kapının önünde durmuş, zile bile basmamıştım.
Tabikide kaderi tam bir boka benzeyen Jungkook bugün de çok şanssızdı.
Saate tekrar baktığımda girmem gerektiğini düşünerek gözlerimi sıkıca kapatıp açtım.
Saat 20.16'yı gösteriyordu ve bana tam sekizde evde olmam gerektiğini söylemişti.
Artık geri dönüşü yoktu bunun. Ayrıca, sadece ders yapacaktık. Sonuçta saat sekizden on bire kadar yapılacak üç saatlik dersi abartmaya da gerek yoktu.
Derin bir nefes vererek zile bastım.
Belki de ilk defa bu kadar heyecanlandığımı hissetmiştim. Neden olduğunu bilmeyişim, bunu düşünmemi engellemeye yetmişti bile.
Açılan kapıyla birlikte kafamı kaldırarak yüzüne baktım.
"Geç kaldın Jungkook." Ukalalığına göz devirerek yanıtlamıştım. Bu gece sakin kalmalıydım.
"Yürüyerek geldim Bay Park. Çok normal değil mi?"
"Çok konuşma da geç artık içeriye." Bu adamın bana emir verme alışkanlığı da neydi böyle?
Ama burada bir şey deme gibi bir amacım yoktu. Park Jimin'in dengesizliğiyle uğraşamazdım.
İçeriye geçerek ceketimi askıya astıktan sonra çantamı tekrar elime aldım.
"Gel." Önüme geçerek yürümeye başladığında, arkasından yavaşça giderek onu takip etmeye başlamıştım.
Evin içi, dışından çok daha güzeldi.
Beyaz ve siyah mobilyalarla süslediği büyük, aynı zamanda da büyüleyici salona giriş yaptığımızda ağzım açık kalmıştı.
Geçen gün acele ile evden çıktığım için hiç birşey görmemiştim. Fakat şuan çok iyi bir şekilde anlayabiliyordum.
Adamın evi bile seksiydi be.
Merdivenlere yöneldiğinde kafamı kaldırarak onu takip etmeye devam etmiştim.
Yine nereye gittiğimizi bilmeden onu takip ediyordum.
Yukarı kata çıktığımızda kısa ama geniş bir koridor karşılamıştı bizi.
Dört kapısı bulunan koridorda sağa dönüp ilk kapıya yönelerek cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı açarak içeri girmişti.
İçeri adım atmadan önce gördüğüm son şey, yukarı uzanan bir merdivenin daha var oluşuydu.
Tek bir kelime etmeden kapatmayı unutmadığı kapıdan sonra, ışığı yakarak odanın içini aydınlatmıştı.