2. Bölüm | Hissetmiyorum

58 13 7
                                    

Eve gelene kadar Damla Deniz'in ne kadar iyi biri olduğundan bahsetti. Ve bu beni daha da sinirlendirdi.

Toprak bana negatif enerji yüklemişti.
Ama o yeşil gözlerinin arkasında ne döndüğünü bulacaktım!

Üzerimi bile değiştirmeden kendimi yatağa attım.
Göz kapaklarım ağırlaşmaya başladı ve ben derin bir uykuya daldım...

●●●

Aynı uçurumda... Toprak ile birlikte oturuyoruz masmavi denizi izliyoruz. Hava çok güzel Toprak yanımdan kalkıyor. O uzaklaştıkça hava kararıyor simsiyah bulutlar gökyüzünü kaplıyor. Denizin rengi kararmaya başlıyor uçurumun kenarından taşlar dökülüyor. Ve ben bir anda kayıyorum tam düşecekken bir el beni bileğimden tutuyor...

●●●

-Su kalk artık! Bu ne uykusu böyle?

Damla'nın tiksindirici sesiyle uyandım.

-O kimdi? Kimdi? Damla kimdi o?
Ve bir anda yanaklarımdan göz yaşlarım süzülmeye başladı.

Damla beni kollarının arasına almışken ben hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.

"Biraz yalnız kalman gerektiğini düşünüyorum" diyerek odadan çıktı bende sakinleştim.

Yarım saat boyunca penceremden yeni kararmış gökyüzünü izledim.

Ve sonra aşağı mutfağa indim annemler yemek yemişti.

Başım çok ağrıyordu ve ilaç içmek için de yemek yemem gerekiyordu.

Dolaptan kase aldım ve biraz çorba koydum. Masaya götürürken elimden kaydı ve yere düştü.

Kase kırılınca yerdeki kırık parçaları toplarken elim kesildi ve sonrasında elimi hissedemedim.

Kendimi hastane de buldum ve doktor elime dikiş atılması gerektiğini söyledi. Dikiş atıldıktan sonra annem ve Damla ile otoparka doğru ilerliyorduk.

Acilin önünden geçerken onu gördüm... Toprak'ı... Kolunda serum vardı. Deniz ve Demir'de yanındalardı.

Bir an göz göze geldik ve ben hemen gözlerimi kaçırdım.

Beni görmüştü... Bu benim daha da canımı yaktı.

Eve geldik ve ben odama çıktım. Kapıyı kilitledim. Ve belki beş dakika belki beş saat ağladım...

Sebebini bilmeyerek...

Ağlarken uyuya kalmıştım. Sabah uyandığımda çok bitkindim.

Saat daha çok erkendi. Hızlı ve sessiz bir şekilde hazırladım. Hava yeni yeni aydınlanıyordu.

Damla'yı beklemeden evden çıktım. Ama okula gitmiyorum rüyamda gördüğüm yere... Uçurumun kenarına... Gidiyordum.

Oradan düşmeyi bile göze alırdım çünkü beni kimin tuttuğunu merak ediyorum.

Havanın soğuk olmasına aldırış etmeden güneşin doğuşunu izledim.

Kulağımdan bir türlü gitmeyen bir melodi vardı. Saate bakmak için telefonumu elime aldığımda anladım ki telefonum çalıyordu.

Damla ve annem defalarca aramışlardı. Cevap vermedim. Ve okula doğru yürümeye başladım.

Okula geldiğimde derin bir sessizlik vardı. Sınıfa girdim. Ve girmemle de pişman oldum.

Sadece sınıfta Toprak vardı. Yine o anlamsız bakışlarından birini attı.

Çantamı bırakarak kantine indim. Bütün masalar boştu. Birine oturdum. İki üç dakika sonra elinde iki kahve ile biri geldi yanıma.

-Oturabilir miyim? dedi.

-Tabii.

Kahvenin birinide benim önüme koydu.

-Teşekkür ederim dedim.

-Asıl ben teşekkür ederim dedi.

Gülümsedim çok nazik birine benziyordu.

-Adınızı öğrenebilir miyim? dedi.

-Su. Siz?

-Berk.

-...

-...

Kitaplardan, filmlerden, şarkılardan konuştuk genellikle...

Onun yanında dün yaşadığım her şeyi unuttum. O güzel ela gözleriyle beni kendine çekti.

Sınıfa girdiğim de neye uğradığım anlamadım. Damla beni bileğimden tutup, koridora sürükledi.

-Sen neredeydin! dedi hem sinirli hemde endişeli bir sesle.

-Sadece sessizlik istedim dedim korkuyla.

Bir anda bana sarıldı ve ağlamaya başladı.

-Şşşt Damla ağlama lütfen.

Göz yaşlarını sildi ve;

-Bir daha beni bırakma olur mu? dedi.

-Bırakmayacağım hemde hiç bir zaman.

Sınıfa geçtik dersin ortalarına doğru üşüdüm ve elimi cebime attım. Küçük bir not kağıdı çıktı. Kağıtta şunlar yazıyordu;

"Sen çok tatlı bir kızsın". Alt sağ köşesinde "Berk" yazıyordu. İstemsiz bir şekilde alt dudağımı ısırdım.

~Bugün çok mutluydum~

_______________________________________
Uzun zamandır yeni bölüm gelmiyordu. Umarım beğendiğiniz bir bölüm olmuştur.

AcarNisaElif  nurylmz3






UçurumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin