Ders bitti ve ben Damla'ya bir şeyler uydurarak Berk'in sınıfına gittim.
Yanaklarım ağrıyacak şekilde gülümsüyordum. Elimdeki kağıdı, sanki biri alıcakmış gibi sımsıkı tutuyordum.
Sınıfının önüne geldim ve;
-Berk! diye seslendim.
Kitap okuyordu. Beni gördü ve gülümsedi.
Yanıma geldi.-Anlaşılan notumu almışsın dedi.
-Evet, aldım. Teşekkür ederim.
-Teşekkür etmene gerek yok. Ben sadece doğruları söyledim.
Konuşarak kantine doğru ilerliyorduk. Sonra gözü bir yere takıldı. Uzun bir süre baktı.
-Onunla sevgili misiniz?
Ve ben nereye baktığını anladım.-Ha-hayır.
-Yani sanırım senin yanında olmamdan rahatsız oluyor.
-Onu ilgilendirmiyor! dedim sert bir şekilde.
Anlamış olacak ki sadece "Peki" dedi.
Benim yine canım sıkılmıştı.Masadaki ellerimi tutarak "Özür dilerim" dedi.
Ben şok olmuştum ellerime bakınca ellerini çekti.
İyi biriydi aslında Berk. Ama bu kadar hızlı gelişmesi pek hoşuma gitmiyordu.
Sonra gözlerim onu buldu... Onu... Toprak'ı... Sanki bakışlarıyla yanlış bir şey yaptığımı söylüyordu, yalvarır gibi...
Dersleri dinlemedim. Çünkü doğru mu yaptığımı düşünüyordum. Berk aslında iyi biriydi tanıdığım kadarıyla...
Tek başıma yine uçurumun kenarına doğru yürüyordum. Damla benimle gelmiyeceğini söylemişti.
Geldiğimde yine gidip denizi izlemeyi düşünüyordum. Buraya pek kimse gelmezdi.
Ama biri vardı. Bir adım daha attım. Ve o kişinin Toprak olduğunu anladım.
Anladığım anda arkasını döndü. Katıksız yeşiliyle bana baktı.
-Su dedi sesi çok kısık çıkmıştı.
Ona doğru yaklaştım.-Toprak dedim.
-Yapma dedi sesi ağlıyacak gibi çıkıyordu.
-Neyi yapmayayım dedim.
-Yapma dedi yine.
-Neyi yapmıyayım dedim bu sefer sesim daha sert çıkmıştı.
Alt dudağını ısırdı. Sanki bir şey söyleyecekti de söyleyemiyordu.
-Toprak, sen iyi değilsin! Dedim.
Ben onun yüzüne bakmaya çalışırken, o hâlâ aşağı bakıyordu.
Deniz'i iki defa aradım ama açmadı.
Demir'i aradım ilk aramamda açtı.-Alo, Su
-Demir, Toprak... diyebildim sadece.
-Noldu? Sana mı bir şey dedi? Ahh Toprak!
-Yoo, hayır biz geçen gün geldiğimiz uçurumun kenarındayız. Tesadüfen karşılaştık ve Toprak hiç iyi değil.
-Tamam hemen geliyorum.
Kısa bir sessizlik.
-Şey senden bir şey rica edebilir miyim?
-Tabii.
-Ben gelene kadar Toprak'ın yanında kalır mısın? Hem seninle konuşmam gerek.
-Olur.
Demir benimle ne konuşacaktı ki.
Uzun bir sessizlik oldu. Yarım saat sonra Demir geldi. Rüzgâr gittikçe daha şiddetli esiyordu.
"Toprak" dedi yavaşça omzuna dokunarak. Bir anda arkasını döndü ve Demir'e sımsıkı sarıldı. Sonra da ağlamaya başladı.
Ben hâlâ hiç bir şey anlamıyordum.
Toprak "yapamıyorum" diye sayıklamaya başladı.Sonrasında ise kulağına bir şeyler fısıldadı ve Toprak sakinleşti.
Demir beni arabaya çağırdı. Ben hâlâ ona bakıyordum.
-Su, Toprak'ın özel bir durumu var.
Ben şok oldum.-Nasıl yani?
-Babası, yedi yaşındayken ölmüş.
-Üzüldüm.
-Biz onun küçüklükten beri arkadaşıyız. Babası öldükten sonra hayatına kimseyi almamaya yemin etti. Ve şu anda da biraz zorlanıyor.
-Tamam da bu sadece bana yani Damla'ya çok normal davranıyor. Bunun sebebi ne peki?
-İşte tam da konu bu ben sana bunu söyleyemem. Toprak kendini hazır hissettiğinde sana söyleyecektir.
-Peki, dedim çünkü başka bir şey demeye hakkım yok.
Demir beni eve bırakabileceğini söyledi. Toprak'ı da çağırdı. Ben arka koltuğa oturdum. Yağmur yağmaya başladı. Cama vuran su damlaları kadar özgür olmayı diledim o an.
Geldiğimizde Demir'e teşekkür ederek arabadan indim. Damla hâlâ gelmemişti.
İki defa aradım ama açmadı. Anneme Damla'nın nerede olduğunu sordum.
Hazırlanıp evden çıktığını söyledi.On beş dakika sonra kapı çaldı. Ve Damla sonunda gelmişti. Çok mutlu gözüküyordu. "Neler oldu neler?" diyerek içeri gitti. Odasına çıktık.
-Deniz çıkışta yemeğe çıkalım mı? diye sordu.
-Ee sen nededin?
-Olur dedim.
-Çok güzel klasik bir yemek yiyiyorduk. Sonra birden "Seni seviyorum" dedi. Sana bunu uzun zamandır söylemek istiyordum falan dedi.Tabii ben şok. Bende seni seviyorum dedim. Sonra ayağa kalktı önüme gelip diz çöktü. "İyi ki hayatımdasın" dedi. İşte asıl şoku yaşadığım yer; Küçük siyah bir kutu açtı içinde tektaş vardı "Sevgilim olur musun?" diye sordu.
-Sen nededin?
-Evet dedim.
Sonra parmağındaki tektaşı gösterdi.
Çok mutlu oldum arkadaşım diyerek sarıldım.
●●●
Yemek yedik. Ders çalıştık bol mizahlı ve gerilimli bir gündü. Sonra Damla'nın telefonu çaldı. "Sevgilim" arıyordu. Bu kim? Diye düşündüm Damla, Deniz olduğunu söyleyince
çok güldüm. Damla'nın odasına çıktım. Ve duvardaki "Deniz♡Damla" yazısını görünce daha çok güldüm.İşte bizim Damla böyleydi. Değişik bir kız. Deniz adına şimdiden üzüldüm...
_______________________________________
Yeni bölümle geldim. Çok tatlı bir bölüm olduğunu düşünüyorum. Siz Damla-Deniz çifti hakkında ne düşünüyorsunuz. Umarım beğenmişsinizdir.Allah'a emanet olun 💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uçurum
Roman pour AdolescentsToprak, Deniz, Demir, Su ve Damla... Onlar birbirini bırakamayan bir beşli... Toprak, babasını kaybettikten sonra sosyal ortamlara daha az katılırdı. Kendini hep şanssız hissederdi... O gelene kadar... Su, Toprak'ın hayatını değiştirdi.