1.

3K 160 74
                                    

İşsizdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İşsizdim. Cebimde beş kuruşum yoktu ve babamla kavgalı olduğum için ondan yardım isteyemiyordum. Hoş istesem de babam asla para göndermezdi. Zavallı annem çok üzülüyordu. Benim kadar üzülmesi mümkün değil tabi. Ara sıra arayıp param olup olmadığını soruyor, babamdan gizlice gönderebileceğini söylüyordu. Gururumdan ondan da isteyemiyordum. Pek arkadaş canlısı bir insan olmadığım için borç talep edecek kimsem de yoktu. Koca dünyada bir başıma kaldığımı hissediyordum. İliklerime kadar.

Akşam karanlığı çökünce sokaklarda boş boş gezmeyi bırakıp çatı katındaki küçük daireme geldim. Posta kutum ödenecek faturalarla dolmuştu yine. Ev sahibim kapıya not kağıdı yapıştırıp gitmiş. Bütün gün iş arayıp durmuştum. Artık ciddi ciddi bir işe girmem gerekiyordu zira temel ihtiyaçlarım için biriktirdiğim kumbaramdaki üç kuruş da suyunu çekmişti.

Buzdolabını açıp uzun uzun içine baktım. Bunu istisnasız her gün on - on beş kere yapıyordum. Tam takır kuru bakır olmasına ve bunu pekala bilmeme rağmen içimde beni dolabın kapağını açmaya iten bir güç vardı. Ona engel olmamak bir yana, her defasında belki bir şey vardır diye için için ummam aptallığın en büyüğüydü şüphesiz.

Dolabı kapatıp küçük salonumun ortasındaki karyolama attım kendimi. Tam o sırada guruldamaya başlayan karnım, ne kadar sefil bir hayatım olduğunu tokat gibi çarptı yüzüme. Kolumu başımın altına sıkıştırıp tavana baktım. Uykum gelene dek - ancak şanslıysam uykum çabucak gelirdi ve ben hiç şanslı değildim - beynimi çiğneyen çirkin düşüncelerle boğuşacaktım. Bu sırada zaman hiç olmadığı kadar yavaş akarak iyice sinirlerimi bozacak, bana saç baş yolduracaktı.

"Bize ne oldu Kyungsoo? Nerede hata yaptık da böyle olduk söylesene. Neden bu haldeyiz?"

Sorularım havada yayıldı, yayıldı ve odamın duvarlarına çarpıp bir bumerang gibi bana geri döndü. Cevabı pekala bildiğim bir soruydu aslında. Yine de her gece kendime sorup duruyordum.

Eğer o zaman öyle davranmasaydım o kişiye, tanrı beni lanetlemezdi belki de. Bunu asla bilemeyecek olsam da inanmaktan asla vazgeçmedim. Bir şansım olsaydı ondan özür dilemek isterdim. Eğer o...

Hayatımın yoluna girmesi ve üzerime çöken kara bulutların dağılması için yaptığım bir totemdi bu. Onu bulmalı, o zamanki davranışım için özür dilemeli ve beni affetmesi için ne gerekiyorsa yapmalıydım. Ne gerekiyorsa.

Bunun için çok geçti oysa. Çok fazla geç kalmıştım.

Onu hayatımın sonuna kadar bir daha göremeyeceğimi biliyordum çünkü o artık benimle aynı gezegende nefes alıp vermiyordu. Ben bir cana kıymıştım. Ve belki de bu yüzden, bütün bir ömür onun canının bedelini ödeyecektim. Bıkana, yorulup pes edene kadar.

















Kim Bu Gözlerindeki Yabancı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin