6

81 7 0
                                    

İçeri girip deli gibi atan kalbimin üzerine koydum elimi. Hafifçe gülümseyip geçtim içeriye. Girdiğim sırada Jungkook'un uyuduğunu gördüm ve koltuğun köşesindeki battaniyeyi örttüm. Saat henüz erkendi, kahve yapmak istedim çünkü bugün her şey üst üste geldi gibi oldu. Kahvemi aldım ve koridorda odama geçmek üzere yürüyordum ki kapı çaldı. Kapı deliğinden baktım. Taehyung'du.

(Soo Woo)- Dinliyorum?
(Taehyung)- Sana kendimi affetireceğim.
(Soo Woo)- Gerek yok.

Kapıyı tam kapatırken Tae eliyle tuttu kapıyı.

(Taehyung)- Konuşabilir miyiz? Lütfen...

Masum yüzüne aldanıp kafamla onayladım. Kahvemi hızlıca ayakkabılığa koyup hırkamı aldım. Taehyung'un kapısı açık olan evini gösterip 'Buyur' demesiyle önünden yürümeye başladım. Sırıtıyordum.. Mal gibi..

(Taehyung)- Sabah neden gelmiştin? Bir şey mi olmuştu?
(Soo Woo)- Aslında evet. Sabah bilinmeyen bir numaradan mesaj aldım. Beni ve seni tanıdığını söyledi. Adı.. .. Min-
(Taehyung)- Yoongi!
(Soo Woo)- Evet! Min Yoongi. O kim?

Yutkundu ve kısa süreli gözlerime baktı.

(Taehyung)- Önemli değil, bir arkadaş. Mi Ra küçüklükten beri arkadaşım. Arada içip içip geliyor. Ve kıskanç..
(Soo Woo)- Anladım.. Jungkook da uzun süredir benim arkadaşım. Az önce hastaneye kaldırıldığı için kısa süreliğine gözetimim altında.

Sırıtarak kafa salladığında hoşuna gittiği apaçık belliydi. Salona göz gezdirdiğimde etraf nota kağıtlarıyla doluydu. Fotoğraflar kısmına kafamı çevirdiğimde kendi fotoğrafımı gördüğümü hissettim. Ayağa kalkıp fotoğrafı elime aldım. Piyanonun başında iki çocuk vardı. Taehyung ve ben..

O an gözümün önüne gelir gibi oldu. Gülüyorduk, piyano çalıp eğleniyorduk.. Başım döndü aniden. Duramadım yerimde. Fotoğraf ile beraber yere düştüğümü hatırlıyorum.

Kalktığımda Taehyung odasındaydım. Başımda Taehyung, Jungkook ve 2 kişi vardı. Sanırım biri o gün gördüğüm Jin'di. Fakat diğerini tanımıyordum.

(?)- Uyandı!
(Soo Woo)- Bence de. Uyanmış gibi hissediyorum. Sen kimsin?
(Yoongi)- Yoongi ben. O gün mesaj atmıştım.

Yavaşça doğrulup gözlerimle Tae'yi aradım. Koltukta uyuyor gibiydi. Ve büyük ihtimalle kabus görüyordu. Çok terliydi, yüzü ise kıpkırmızı bir hal almıştı. Diğerleri baya kaynaşmış gibilerdi. Ben uyanınca biraz konuşup çıktılar. Gözüm ondaydı. Çok çaresiz duruyordu, gidip tuttum ellerini. Hemen uyandı,  bende ürküp çektim elimi.

(Soo Woo)- Üzgünüm.. Çaresiz gibiydin.. Elini tutmak istedim..
(Taehyung)- Teşekkür ederim. Nasılsın? İyi gibi görünüyorsun.
(Soo Woo)- İyiyim.

Hassiktir! Neden elini tuttuğum anda uyandın ki?! Rezil oldum!

(Taehyung)- Diğerleri nerede?
(Soo Woo)- Salondalar büyük ihtimalle.

Ayağa kalkıp salona ilerledim. Arkamdan gelen adım sesleriyle anlıyordum arkamdan geldiğini. Koridorda yürüdük, birazcık uzun bir koridoru geçmek gerekiyor salona gelmek için. Yürürken yatak odasına benzer bir odanın önünden geçtiğimiz anda Taehyung, kolumdan tutup odanın içine çekti beni.

(Taehyung)- Beni hatırlamanı istiyorum.


Dream☂ /KTH ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin