Beyaz Gelinlik

151 17 13
                                    

Hemen yanında kıpırdanan beden son iki saattir yaptığı gibi yine elini boynundaki papyona götürüp çekiştirdi. Onu rahatlatmak için elini yavaşça boşta olan elinin üzerine yerleştirdin. Gergin yüz ifadesi senin gülümsemeni görünce biraz olsun rahatladı.

"Gençler buraya bakın!"

Fotoğrafınızı çeken babanın uyarısı sizi yerinizde sıçratırken yavaşça talimatlarına ayak uydurdunuz. Elini kavrayan parmaklar biraz daha sıkılaştığında onun gerçekten çok fazla sıkıldığını anlamıştın

Derin bir nefes alıp size çevirilen kameraları engellemek için ayağa kalktın. Seninle birlikte ayaklanan çocuk bir adım gerinde kaldı.

"Çıkın artık hadi. Birazdan devam ederiz. Makyajımı falan tazelemem gerekiyor."

"Ama kızım..."

"Hadi dedim. Bizi biraz yalnız bırakın."

Uzun ve bitmek bilmeyen homurdanmalar ve bir kaç azardan sonra nihayet yalnız kalabilmiştiniz

Kapı kapanır kapanmaz beline dolanan kollar dudaklarından bir kahkaha kaçmasına sebep oldu. 

"Bir an için öleceğim sandım."

Ellerin belindeki kollara tutunduğunda kelebeğine kocaman bir öpücük bıraktı sevdiğin adam. 

"Neden bu kadar gerginsin... Hayatım?"

Avuçlarının içinde kasılan kollar, ağzına yabancı olan kelimeyle birleşince biraz panik yaptın. Gergin kollar seni yüzüne bakabilmek için çevirdiğinde yanakların çoktan kızarmıştı.

"Ne dedin bakayım sen?"

"Gerginsin dedim."

"Yok yok. O değil."

"Niye diye sordum."

"Ondan sonra Kelebeğim."

"Ha-hayatım?"

Gözlerini yavaşça onun gözlerine çevirdiğinden kocaman bir kahkahayla karşılaştın. Şaşkınlıkla irileşen gözlerin onu tekrar güldürdü.

"Hayatım demek. Güzelmiş."

"Garip mi oldu?"

"Yoo. Neden garip olsun ki? Bana istediğin gibi seslenebilirsin değil mi... Hayatım?"

Gülmemek için birbirine kenetlediği dudakları kızgınlığını örterken göğsüne küçük bir yumruk attın. Acıtmış gibi geriye kaçtığında bu sefer sen kahkaha attın. 

"Dalga geçme benimle. Ne bileyim? Annem babama hep hayatım der. Biz de evlendik ya şimdi."

Elleri biraz önceki gibi seni sardığında sen de boynuna doladın kollarını. 

"Biz şimdi evlendik değil mi?"

Dudağını ısırıp başınla onu onayladın. 

"Evlendik."

Keyifle güldüğünde, bu güzel anı bölen şey tıklatılan kapıydı. Derin bir iç çekip kenara çekildi Peter. 

"Girebilir miyiz artık?"

"Bize biraz daha izin verebilir misiniz?"

Kapıdan gelen söylentilere kulak asmayıp seni ve hareketleriniz izleyen çocuğun elini tuttun. 

"Hadi gidelim."

"Nereye?"

"Onu sen bulursun diye düşünmüştüm."

Sana gülümseyip elini daha sıkı tuttu. 

"Gidelim o zaman."

Uzun bir süre koştunuz. Topuklular yüzünden katlanamayacağın kadar acı çekmeye başladığındaysa onu zorla durdurdun.

"Y-yeter. Ayaklarım. Dayanamıyorum."

Baekhyun biraz nefeslenip arkanıza göz attı. 

"Tamam. Daha fazla koşmamıza gerek yok sanırım."

"Neden taksiye binmedik ki zaten?"

Sorun ikinizi de düşündürürken güldünüz bu komik halinize. 

"Doğru. Hiç düşünemedim."

Orada kaldırımın üstünde oturup soluklandınız biraz. Tamamen dinlendiğinize kanaat getirdiğinizdeyse el ele yürüyüşünüze devam ettiniz. Adımlarınız istemsiz bir şekilde evinizin yakınlarındaki parka yöneldiğinde bu durum ikinizi de sevindirmişti.

Hep oturduğunuz o banka yerleştiğinizde güneş tepede sizi karşılıyordu. 

"Kendi düğünümüzden kaçtığımıza inanamıyorum."

"Neden? Konu bizsek bu olası bir şeydi Peter."

"Kelebeğim git gide bana benziyor. Gözlerim yaşardı."

"Eh! Yapacak bir şey yok. Sana ayak uydurmak zorundayım. Kocamsın artık."

Kahkahalarınız parkı doldurduğunda size doğru koşan bir çocuk dikkatinizi dağıttı. Onun için  bir peri kızı olduğun çocuk kollarını açmış sana doğru gelirken onu karşılamak için ayaklandın. Küçük kolları bacaklarına dolanırken gelinliğin kabarık eteği arasında kayboldu küçük bedeni. 

"Gerçek bir periye dönüşmüşsün!"

Küçük kıkırtıları seni gülümsetirken eğilip sana sarılmasına izin verdin. Onu kucağına almak için hareketlendiğinde ise geri kaçtı. 

"Elbisen pislenir."

Endişesi seni daha da gülümsetirken söylediklerini önemsemeden onu kucağına aldın. Bakışları yüzüne kaydığında yine büyük bir sevecenlikle yanağını okşadı. 

"Kelebeğin daha da bir güzelleşmiş."

"Gerçekten mi?"

Seni başıyla onaylayınca kocaman bir öpücük bahşettin teşekkür mahiyetinde. Baekhyun yavaşça arkanızdan gelip size katıldığında küçük daha da bir neşelendi. 

"Benim pabucum dama atılıyor galiba?"

Yalandan surat astığında onu da aranıza aldınız.

"Bizim de senin gibi küçük bir kızımız olsa çok güzel olmaz mı Wendy?"

Bir anda aklına düşen soru seni hayal etmeye zorladı. Minik bir bebek. Baekhyun' un kucağında. Güzeldi. Çok güzel.

"Benim gibi minik bir kızın olursa beni unutur musun Baekhyun?"

Üzüntüyle Peter' a uzatılan kollara hemen karşılık verdi çocuk. Onu kucaklayıp banka oturdu. Saçlarını okşadı miniğin. Gözlerin yaşardı mutluluktan. 

Baekhyun... Çok güzel bir baba olacaktı.

Wendy'nin Peter'ı | Byun BaekhyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin