Güneş ışıkları aralık olan perdeden içeri girip , doğrudan gözümle temas edip uyanmama sebep olduğu için azımda birkaç küfür geveledim. Hiçbir zaman normal uyanmazdım ki zaten. Pikeyi ayağımla itip , kaplumbağadan da yavaş sayılabilecek hareketlerle yatakta doğrulup ayaklarımı aşağıya doğru sarkıttım. Bir süre bu şekilde kalıp kendime gelmeyi bekledim. Kendime birazda olsa geldiğime kaanat getirdiğim zaman ayaklandım. Paytak adımlarla banyoma doğru yürüdüm. Kısa bir duş alıp banyodaki rutin işlerim hal ettikten sonra banyodan çıktım. Üzerime karanlığı anımsatacak birşeyler geçirdim. Ondan sonra kendimi aynanın önüne attım. İlk önce saçlarımo kurutmaya başladım. Ve ardından fön çektim. Saç kısmıyla işimi bitirdiğimde makyaj yapmaya koyuldum. Eyeliner , rimel , hafif ruj üçlüsünü sürdükten sonra parfüm sıktım. Son olarak çantamı sırtıma taktıktan sonra yavaş adımlarla merdivenlerden inmeye başladım. Kimse uyanmamıştı ve onları uyandırarak kafamı şişirmeye niyetim yoktu. Kapının önüne geldiğim zaman derin bir nefes aldım. Kimse fark etmemişti. Evden kaçmıyordum ama onlarla uğramıyacak kadar da acizdim. Ayakkabılıktan postallarımı alıp kapıyı ardımdan kapattım. Postalları ayağıma geçirip yürümeye başladım. Hem yürüyor hemde telefonumdan şarkıyı açıyordum. Şarkıyı açarken saate gözüm kaydı. Uyandığım zaman saate bakmamıştım. Saat şuan 07:15'i gösteriyordu. Bu demek ki daha okula gitmem için 2 saate yakın bir süre vardı. Bu süre içerisinde bende birşeyler atıştırabilirdim. Bu düşünceyi tamamen onayladıktan sonra metrobüs durağına doğru ilerledim. Metrobüsle Starbucks'a gidip kahve alabilirdim. Gişeden geçip metroya bindim. Hareket etmesini bekledim. Sonunda hareket etmeye başladığında nefesimi dışarıya verdim. Metro ineceğim durağa geldiği zaman indim. Her zaman ki gittiğim pastaneye doğru yol aldım. Zaten fazla uzak değildi. Bir kaç dakika içinde önündeydim. Kapının önüne geldiğim zaman kulaklığı çantamın içine attım. Kapıyı ileri doğru hareket ettirerek içeri girdim. Selin Teyze beni gördüğü zaman yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. Ona karşılık bende gülümsedim ve ona doğru ilerledim.
"Hmm bakıyordum da kim gelmiş ?" Gülümeyerek bu cümleyi söylediğinde gülüşüm biraz daha büyüdü.
"Özledin değil mi beni ?" Dediğimde kıkırdadı. Bayılıyorum bu kadına. Her zaman güler yüzlü olmuştur benim aksime.
" Her zamankinden mi ?" Diye bir soru yöneltti. Sorusuna karşılık başımı olumlu anlamda salladım. Poğaça,simit gibisinden şeyleri paketleyip bana verdiğinde sırıttım. Çünkü acıkmaya başlamıştım. Elinden paketi alıp ücretini ödedikten sonra elvada konuşması yapıp oradan ayrıldım. Starbucks'a geldiğimde içimde mutluluk hormonu daha çok salgılandı. Bu saatte okul gitmekte olanlar olduğu için genelde dolu gibi olurdu. Kahvemi almak için ilerledim ve aldım. Boş bir yer gördüğümde adımlarımıhızlandırıp o masaya doğru yürüdüm. Tam oturacakken biri karşı sandalyeyi çekip yerleşti. İlk önce sakinleşmek için derin bir nefes aldım. Sonra ağır hareketlerle başımı kaldırdım. Ve bunu tabi ki hiç beklemiyordum. LÖSEV'deki gizemli çocuk aklımdan hiç geçmiyordu. "Orası benim yerim ? " Dedim sorarcasına. Tabi ki de sesizliğini korudu ve sadece omuz silkmekle yetindi. Ayağımı bıkkınlıkla yere vurdum " Kalk oradan !" Dedim. Bu sefer sesim biraz sert çıkmıştı. Sesim gerçekten sert çıkmıştı galiba çünkü hemen başını bana çevirdi. Kaşlarını havaya kaldırdı. Tam bir kez daha kalkmasıyla ilgili birşey diyecektim ki telefonumun çalması sözlerimi ağızıma tıkadı. Birkaç küfürü sessizde sözledikten sonra telefona bakıp kim olduğunu gördüm. Annem arıyordu. Ah Tanrım ne diyicekti yine. Zaten yeterince evde bunaltmıyorlar mıydı beni. Telefonu cevapla tuşuna basıp kulağıma götürdüm. "Nerdesin ?" Dedim direkt. "Bende iyiyim sen " dedim. "Benimle dalga geçme! " Diye tısladığında sessiz kalıp devam etmesini bekledim. "Biz iki evde yokuz , ve tek başınasın. Dikkatli ol. Ve düGün davranışlar sergile. " Diyip konuşmama izin vermeden telefonu suratıma kapattı. İşte şimdi sinirlerim gerilmişti. Belli ki aileden birine gidiyorlardı ama beni çağırma gibi bir gereksinimde bulunmuyorlardı. Çünkü biricik ablacığım benden daha iyi davranışlar sergiliyordu. Aile içinde ters birşeylee yapmamdan çekiniyorlardı. Ama işime gelen birşey vardı. İki gün boyunca onları çekmek zorunda kalmayacaktım. Beni umursamamaları umrumda değildi. Sinirden elimde sıktığım telefonun ekranına baktım. Okula gitmek için bir buçuk saatim vardı. Ve şuan karşımda duran "Sessiz Şimsek " yerimden kalkmıyordu. Evet ona Sessiz Şimsek diyorum. Çünkü hiç konuşmamıştı ve onu gördüğüm zaman şimsekler çakıyordu. Bu yüzden ona bu lakabı takmıştım. Kapı açıldığında kafamı o yöne doğru çevirdiğimde Victoria Secret makenlerini aratmayacak bir kız girdi. Tamam bende güzeldim. Ama bu kız benim aksime masum görünüşlüydü. Ve herkesin bir daha dönüp ona bakmasını sağlayacak fiziğe sahipti. Kafam hala kızın olduğu yere dönükken kız bizim olduğumuz masaya doğru geldiğini gördüm. Gelip Sessiz Şimek 'in boynuna öpücük kondurmasıyla kafam öylece kaldı. Bunu yapmamıştı değil mi ? Kıskandım mı ben ? Evet. Sonra kafamı onlara doğru çevirdim. Bana sinsice sırıttı ve eli kızın bacağına gitti. Bunu görmemle gözlerimi yumum biraz sinirdirmeye çalıştım olanı. Gözlerimi açtım ve onlara baktım şimdi de kafasını kızın boynuna gömmüştü. Kızda bunu hoşuna gittiğini belli eden kıkırtılar çıkartıyordu sürtük. Sonra kıza " Birşeyler ister misin bebeğim ? " Demesiyle kafamdan vurulmuşa döndüm. Kimseyle konuşmaz diye bilinen çocuk şimdi bu kıza soru sormuştu. En önemlisi bebeğimde demişti. Sinirle çantamı falan masadan alıp bir hızımla Starbucks'tan cıktım. Madem annemler yoktu. Okulada gitmeme gerek yoktu. Yolda yürürken sinirden aldığım şeyleri yemeye başladım. Ve bir karar alıp tekel bayi gibi bir yere girdim. Eskisi gibi yapıcaktım. Bira , sigara ve yanında atıştırmalık için abur cubur aldım. Aslında eskiden böyle yapmazdım. Sadece eski anılarım aklıma geldiği için bira falan almıştım. Yavaş adımlarla uçuruma doğru yol almaya başladım. Fazla yakın değildi. Ama uzakta değildi. O yüzden yürümek tercihimdi. Bir müddet sonra oraya geldim. En sevdiğim yer. "Uçurum" (multimedyada) Buruk bir gülümseme oluşmuştu yüzümde. Vazgeçilmez olan yerim burası. Ruhsuz adımlarla uçurumun en ucuna kadar yürüdüm. Ve ucuna oturdum. Aldığım şeyleri yanıma dizerken bugün çok güzel olacak diye geçirdim içimden. "Hayatının bır kısmını senden alan yer , nasıl olurda bugün güzel geçer diyorsun ? " Dedi. İçimdeki sürtük ses. Bu gerçekle canım yandı. Anılarım canlanmaya başladı. Sonra örtüyü yere serip üstüne oturdum. Cen Adrian - Yanlızlık şarkısını açtım. Hemen şarhoş olmaya niyetli olmadığım için. İlk önce biraz uyumaya karar verdim. Uykusuzdum zaten. Buraya da kimse gelmezdi. Unutulmuş bir yer gibiydi adeta. O yüzden yüzüm gökyüzüne bakacak şekilde uzandım. Ve gözlerimi huzurla kapattım. Kimse beni bulamaz rahatsız edemezdi.**
Esneyerek uyandım. Saate bakmak için telefonumu çıkardım. Saat akşam 9 olmuştu. Gözlerim yerinde çıkıcakmış gibi oldu. Gerçekten bu kadar çok uyumuşmuydum. Neyse işime gelirdi zaten. Çünkü sabaha kadar uykum gelmezdi ki ben sabahlayamayı düşünüyorum. Yavaş bir şekilde doğruldum. Biraz kendime gelmek için bekledim. Ve biraz tumblra falan gözatmak için internete girdim. Sıkıldığımı fark ettiğimde çantamdan hiç yanımdan ayırmadığım günlüğü çıkardım. "Mete'nin Günlüğü". Şarkıyı ve bira açtım. Sigaramı da yaktım.
# 09/04/2010
Ona sarıldım. İnanılmaz birşeydi. Ah , keşke hiç bıramasaydım. Orada öylece ölümü bekleseydik. Onu o kadar çok seviyorum ki. O uçurumun kenarında ona sarıldım. Sarıldım. Sarıldım. O ince kollarını bana doladı. Ah , dostum ben bu kıza aşığım. Evet hemde çok. Onu eve bırakalı bir saat olmuştu ama onu o kadar çok özledim ki. Anlatamam. O benim. Benim Almi'm. #Okuduğum cümlelerle gözlerim doldu. Yaşları daha fazla tutmayıp serbest bıraktım. Onu çok özlemiştim. Herşeyden çok. Mete. Şimdi yanımda olsaydı. Keşke. Çiğerlerimi zorda olsa oksijenle buluşturduğumda sonlara doğru bir sayfa açtım.
# 16/07/2010
Kahretsin. Ben bu kadar iğrenç biri miydim ? Ben aşık olduğumun kıza bağırmış mıydım ? Haklı olduğu halde ? Lanet olsun. Onu ağlatmıştım. Üstüne yürümüştüm. Ben onu aldatmıştım üstelik. Kendimden iğreniyorum. #O günü hatırlayınca kalbime binlerce iğne saplandı. O lanet günden nefret ediyorum. İlk defa öyle bir bok yaşamıştık. Beni aldatmıştı. Kızın suçuydu. Ama onları bugün "Sessiz Şimşek " ile o kızın olduğu pozisyonda yakamıştım. Biramdan büyük bir yudum aldım. Kutu salladım. Bittiğini anladığım zaman yeni bir tane açtım. Ve en sonuncu sayfayı okumaya başladım. En merak ettiğim , korktuğum sayfaydı.
# 22/10/2014
Ben ölmeliyim. Almi'ye bunları yaşattığım için ölmeliyim. Onu çok üzmüştüm. Ve o sözlerinden sonra bir karar aldım. İstediği olacaktı. Hayatından çıkacağım. Bu yazıyı yazdıktan sonra onu uçuruma çağıracağım. Bir elveda konuşması yapacağım. Artık bensiz bir hayatı olacak. SENİ SEVİYORUM ALMİ. #İşte burası haykırarak ağlamama sebep oldu. O anı tekaradan yaşadım. 22/10/2010. Beni bıraktığı gün. Dün gibi hatırlıyorum. Kavga etmiştik. Ve ben onua hayatımdan defolup gitmesini söylemiştim. Ama ciddi değildim. Küfürde etmiştim. Ah , o güne dönüp herşeyi hal etmek isterdim. Eskisi gibi olmak. Ona sert konuşmasaydım belki şuan dizinde uyuyor olabilirdim. Mete. Sevgilim. Beni uçuruma çağırmıştı. Sevinmiştim. Barışacağız. Diye fısıldamıştım. Hemen evden çıkıp buraya gelmiştim. Oda çoktan gelmişti. Sonra bana " Seni seviyorum , sakın konuşmamaı bölme yoksa bitiremem. Ben herşey için çok pişmanım. Seni aldattım. Sana bağırdım. Kalbini çok kırdım. Ama hiçbirinde ciddi değildim. O kız asla seni gibi hisettirmedi. Seni öperken hisettiğim duyguları hissetmedim onda. Sen benim hayatımın merkezisin. Hayatım boyunca seni sevmiş olacağım. Sadece birşey diyiceğim. Bni affet. Şimdi istediğin oluyor prenses çıkıyorum hayatından. Seni seviyorum ." Dudaklarımı daha hiç öpmediği gibi öptü. Bunlar son cümleleriydi. Konuşması bittikten sonra bir adım geri atarak kendini uçuruma serbest bıraktı. Kendimi atmadan önce gözlerini yumup gülümsemişti. Ne olduğunu anlamamıştım. Ve bir anda bum! Mete gözlerimin önünde kendini attı. O zaman ruhum bedenimden alındığı sandım. Arkasından " HAYIR" diye haykırdım. Boğazım yırtılırcasına haykırdım. Olmamalıydı. Beni onu affetmeye hazırken kendini bırakmıştı. Beni bırakmıştı. Onu şuan sevmiyordum ama o benim ilk aşkımdı ve onun ölümünü unutacak değildim ki bundan sonra hayatıma kim girerse girsin. Kimse Mete gibi olamazdı.
Ağlayarak başımı arkaya yasladım. Günlüğü göğsüme yaslarken iyice ona sarıldım. Yalnızlığım yanımda beni acıyarak izliyordu. "Ben hep yanındayım dedi , kolumu güven verir gibi sıkarken. " İşte bende bundan korkuyordum. Yanlızlığımın hep yanımda olmasından. Gerçekten yanlızdım. Şuan bunu iliklerime kadar hissediyordum. Yalnızdım. Buna mahkumdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Böyle Bırakma
Literatura Feminina-"Beni böyle bırakma. " diye haykırdı kız. Sevdiği adamı böyle görmeye dayanamıyordu. O güçlü , sert biriydi. Her zaman öyleydi. Şimdi de öyle olması lazımdı. -"Özür dilerim sevgilim. Gitme vaktim geldi. " dedi genç adam. Kanserle daha fazla savaş...