At arabası durduğunda hızlıca kendi kapımı açıp dışarı çıktım ve arabanın çevresinde dolanarak şemsiyeyi açıp Bay Kim'in kapısını açtım,Bay Kim'e elimi uzattığımda elleri elimle buluştu ve ben tam anlamıyla bir zavallı gibi elinin soğukluğuyla titredim ve o küçücük zaman dilimini aklıma kazıdım.Onun bir adım gerisinden yürürken şemsiyeyi de dikkatle üzerine tutuyordum. Bay Kim,Bay Park'ın iş yerine girdiğinde Bay Park'ı masasının başında alnını ovuştururken bulmuştuk.Ben şemsiyeyi hızla kapatıp girişteki şemsiyeliğe koyarken Bay Kim'in ceketini almış ve askılığa asmıştım,Bay Park ve Bay Kim el sıkışırlarken masanın üstünden bir de sarılmışlardı.
Bay Park mutlulukla "Ah Bay Kim,uğrayacağınızı bilseydim hazırlık yapardım"dedi,masasının üstüne baktım oldukça dağınık görünüyordu.Birkaç açık kitap vardı,sadece birinin üstündeki küçük elips şekildeki çerçevenin içinde Shakespeare olduğunu düşündüğüm portreye baktım.Hemen yanında sönük bir mum,birkaç mühürlü mektup zarfı ve soğuduğu çoktan belli olan bir fincan çay vardı.Bay Kim "Çok uzun kalmayacağız zaten sadece sizden rica etmem gereken birkaç şey vardı"dedi,göz ucuyla bana baktığında "Bay Jeon dilerseniz,Bay Kim'in de izniyle siz içerideki odama geçebilirsiniz"demişti Bogum.
Tanrı şahidim olsun ki sinirden titrememek için kendimi zor tutuyordum,bir de Bogum denen bu ırzına kalemler geçesice ile baş başa kalmak istiyordu demek.İçeri geçtiğimde bu depomsu yerde kitapların olmasına şükürler etmiştim,elime rastgele bir kitap alıp okumaya başladığımda lanet olsun ki odaklanma sorunu yaşıyordum.İçeridekileri duyma isteğim artsa dahi gidip kapı falan dinlemezdim benim de bir yere kadar onurum falan vardı yapmazdım asla öyle bir şey bu yüzden kitapta gözlerimi gezdirmeye devam ettim.
Aslına bakarsanız ağlayasım geliyordu sürekli gerek arabada söyledikleri olsun,gerek dünden beri bana kaba davranışları olsun alışmam gerekirdi bazen ama insan kalbinin kırılmasına pek alışamıyordu.Şimdi de içeride Bogum ile baş başaydı,depodaki istiflenmiş kitapların üstündeki takvime baktığımda dudaklarımı yaladım.Yarın doğum günümdü,tabii bunu bilen yahut önemseyen tek insan evladı dahi yoktu yani benim dışımda.En son doğum günü hediyemi babam almıştı bana,annemin ölümünün üzerinden bir yıl geçmişti ve babam tam anlamıyla mahvolmuş durumda olsa da beni unutmamıştı zaten çok geçmeden birkaç ay sonra da babam vefat etmişti doğum günümden sonra.
O günden sonra hiç doğum günü hediyesi alan olmadı,zaten kim olsundu ki? Jisung,Hoseok ve Nora ile iyi geçinsek dahi değerli maaşlarını bana harcamayı geçtim doğum günümü bile bilmiyorlardı.Bay Kim ise...düşününce bile beni bi gülme alıyordu,basit bir eşya gibi gördüğü birine neden hediye alsındı ki? Saçmalığın dik alasıydı bu,kendime söz verdim.Geçen yıl olduğu gibi doğum günümde gece odama çekilip ağlamayacaktım saatlerce,zaten geçen yıl da Bay Kim'e yakalanmıştım ağlarken ama o zaman hava güzeldi.Gecenin bir vaktinde kalkıp gül bahçesine gidip orda ağlamaya devam etmiştim ve Bay Kim de beni orda bulmuştu,utanç verici bir andı ama ne olduğunu ona söylememiştim ne kadar sorsa dahi.
Sonra kendime ilk maaşımla ve çarşıya ilk gidişimle bir defter almıştım ve bir de mürekkep bu biraz pahalıya patlamıştı ama içimi dökmem için ve geç kalmış da olsa kendime doğum günü hediyesi almam için iyi bir adım olmuştu.Güya bu yıl asla ve asla doğum günümü unutmayacak,kendime doğum günümden önceki haftaki maaşımla muhakkak hediye alacaktım ama gelin görün yine unutmuştum fakat bu kez sorun etmeyecektim.Evet,bir sonraki hafta gider kendime yeni bir hediye alırdım tabii ya üzülecek çokça şeyim yokken bir de bunu düşünüp bunu mu dert edinecektim.
Kapı tıklatıldığında hiç okumadığım kitabı yerine koyarak anında dışarı çıktım,bu kapı tıklatılmasının anlamı dışarı çıktı.Odadan çıktığımda Bay Kim ve Bay Park vedalaşırlarken ben de kısa bir baş selamı verdim çıkmadan önce.İlk olarak ben çıktım ve arabacının karşıdaki kahvehanede bir şeyler içtiğini gördüm,hızla onu çağırırken tekrar Bogum'un iş yerine girip şemsiyeyi alıp bay Kim'e arabaya kadar eşlik etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Kim
Random"..bana mahkumsunuz Bay Jeon" dedi ve fısıldadı genç adam duymadan kapının ardından "en az benim size mahkum olduğum kadar hem de" KTH | JJK