Gece boyu kabuslar ve rüyalar görmüştüm art arda, bir rüyamda Bay Kim elimden tutuyordu, bileğimden değil. Üstelik yaşadıklarımın korkusunu dindirmek için bana bir deste kır papatyası topluyordu, kendi elleriyle hazırladığını söylüyordu. Bir kabusumda Bay Kim, o herifin dediklerini yerine getirmemi söylüyor ve beni kendi elleriyle ona teslim ediyordu ve ben uzun uzun bir tartışmaya girmişken kaçmaya çalışıyordum fakat önümü kesen o adam değil Bay Kim oluyordu ve ben nedense o adamdan ziyade Bay Kim'den korkuyordum.
Tüm bunlar sadece birer rüyaydı ama bunlar da içimdeki şeyleri netleştirmede bana yardımcı olmuştu, bu evde sağlıklı düşünemiyor ve onun etrafındayken olmak istemediğim kadar ezik birine dönüşüyordum.Sabah uyandığımda stresten karnıma ağrı girmişti, o berbat geceden sonra nasıl yüz yüze gelecektim ben şimdi Kim ailesi ile? Hele Bay Kim bana ters bir tavır takınırsa bunu nasıl atlatacak ya da ne tür bir karşılık verecektim? İstemeye istemeye de olsa ve karnımda bir kasıntıyla Bay Kim'in odasının kapısını tıklattım ve gir sesini duyduğumda içeri girdim, gülümsemek istedim ama yapmadım.
Günleri normal bir biçimde yaşamaya karar vermiştim, gece verdiğim kesin karara bir itirazım yoktu fakat dediğim gibi zamana gereksinim duyuyordum ve bu zaman dilimi içerisindeyse hem normal davranmalı hem de eskisi kadar zayıf hareket etmemeliydim. Bay Kim'in çoktan giyinmiş olduğunu gördüğümde dün gece kullanmadığı yatağının üstünden düşen gül yapraklarına baktım, burayı temizlemem gerekecekti. Etrafta birkaç fincan ve kadeh bulmuştum, yarım şişe şarap ve sıkı sıkıya bağlanmış birkaç defter saçılmıştı yerlere.
Dün gece ben odama çekilip uyurken onun pek sakin durmadığı aşikardı, yerde yan yatmış ve kırılmış birkaç mum vardı üstelik halısına da bulaşmış damlalar görünüyordu katı bir şekilde. Gazetelikteki gazeteler saçılmıştı, aynasında bir çatlak izi vardı, duvarın bitişiğinde paramparça olmuş bir vazo duruyordu. Ve benim aldığım pembe güller...Yaprakları her yana saçılmıştı ve üstünden birkaç kez geçildiği de belliydi ki ezilmiş yere yapışmışlardı,renkleri tam belli olmasa da suyu çıkmıştı resmen hepsinin.
Bunu bana mektup gönderen kızın babasının dükkanından almıştım ve açıkça teklifini reddetmiştim, gülleri ise kendi paramla almama rağmen Bay Kim'in odasına yerleştirmeyi uygun görmüştüm. Kim'lerin gül bahçesinde sadece kırmızı güller ve koyu pembe güller açardı, bunun kadar toz pembe renginde bir gül hiç görmemiştim orada bu yüzden onun da merak edip özel olarak bir çiçekçiden alıp almadığımı sormasını ummuştum. Fakat Bay Kim pembe gül yapraklarını ayakları altına almaktan çekinmemişti, o güzel bir adamdı ama artık kalbinin yaptıklarını gördükçe onun güzel kavramından oldukça uzaklaştığını düşünüyordum.
Niçin bu kadar öfkelendiğini anlamlandıramadığım gibi, gece neler döndü bilmiyordum fakat patlamasının sonucunu güllere çektirdiği için bile sinirlenebilirdim ona. Bay Kim başını dik tutmuş ve gözlerimin içine bakarak "O namussuz herifle yaşadıklarımızı unutalım, dünü hiç yaşanmamış sayacağım sen de öyle yap"dedi. Yürüyüşe çıkarken beni yanında istememesini umdum "Ben yürüyüşe çıkıyorum kahvaltı için özel istediğim bir şey yok, biraz yalnız kalmak istiyorum"demişti ve odadan çıkıp gitmişti.
Bense öncelikle güllere yönelmiştim, onları yerden parmak uçlarımda tutarak tek tek ayırmıştım ve çoğu dallarında kalmasa da bir-iki dal kurtulmuştu fakat ben hem yapraklarını saklayacaktım hem de o daldakileri. Onları ayırıp daha sonrasında kendi odama götürmek için masanın üstüne koyduğumda, etraftaki tüm bardakları toplamıştım. Şarabı da yatağının yanındaki çekmecesinin üstüne koymuştum, mumları da kırılmış olanları çöpe diğerlerini ise eski yerlerine olmak üzere geri yerleştirmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Kim
Random"..bana mahkumsunuz Bay Jeon" dedi ve fısıldadı genç adam duymadan kapının ardından "en az benim size mahkum olduğum kadar hem de" KTH | JJK