İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... BOL KEYİFLER...
Çingene obasını bulmak çok zor olmamıştı. Her beş sene de bir gelip aynı yerde kamp yapıyorlardı. Doğrusu daha önce çingenelerle ilgili bir sıkıntısı olmadığı için umursamamıştı. Ancak genç adamın buraya gelmesi iki gününü almıştı.
Malikânedeki rezaletin sonunda bütün skandalların azıcıkta olsa dinmesi ve tabi ki komiserlerle geçen sorgulardan sonra ancak zaman bulabilmişti. Daha önce hiç böyle bir yere gelmemişti.
Daire şeklinde çadırlar kurulmuştu. At arabalarının atları obanın bir yerinde ufak derme çatma bir çit kurulmuştu ve orada otlanıyorlardı. Obanın ortasında sönmüş bir ateşin külleri duruyordu. Etrafına oturulmak üzere konulduğu belli olan kütükler konulmuştu.
Bir kenarda ayı oynatan bir gurup eğleniyorlardı. Bir diğer tarafta bir çocuğun çaldığı keman eşliğinde küçük kızlar dans ediyordu. Onu fark eden küçük bir çocuk başka bir dilde diğerlerine seslendi. İnsanlar yaptıkları şeyleri bırakıp ona doğru geldiler.
Storm, derin bir nefes alıp kendisini sakinleştirmeye çalıştı ardından atından indi. Basit giyinmişti. Kahverengi bir pantolon, beyaz bir gömlek ve binici çizmeleri giymişti.
Erkek elindeki bastonu yere bastırdı. Liderleri yaşlı bir kadındı. Diğerlerinden birkaç adım önde duruyordu. Storm kadının önünde durdu ve hafifçe kafasındaki şapkaya dokunarak selam verdi. "Bir kadını arıyorum" dedi İngilizce.
Kadın etrafına bakındı. Ancak herhangi bir şey söylemedi. Gözlerini dikerek ona bakmaya devam etti. Belki de dillerini konuşamıyordu. Ancak dünkü kadın gayet akıcı konuşabiliyordu. Storm, kemerine bağlı bir keseyi çıkardı ve kadına doğru uzattı. "Dans eden güzel bir kadındı" dedi. "Siyah saçları ve aynı renk gözleri vardı"
Yaşlı kadın bir süre keseye baktı ardından ağzını açıp içindeki altınları avucuna döküp baktı. Memnun kalmış olacak ki hafifçe gülümsedi ve yana doğru çekilip hemen arkasındaki çadırı gösterdi.
Storm, elindeki bastonu yere bastıra bastıra ilerledi. İnsanlar, Kızıl Deniz gibi ikiye ayrıldı. Genç adam sakince çadırın kapısına kadar geldi ve durdu.
Çadırın girişi açıldı ve kadın bir eli belinde gülümseyerek ona baktı. "Hoş geldin, delikanlım" dedi ve geri doğru bir adım attı. "İçeri gir"
Geçen sefer onun dediklerini yaptığında pek hoş şeyler olmamıştı. Bir şekilde o kendince bir oyun oynuyordu ve bunu kendi belirlediği kurallarla yapıyordu.
Erkek başını salladı ve içeri girdi. Çadırda hiçbir şey yoktu. Bir tane büyük sandık belliydi. Çadırın üstünde gaz lambaları yanıyordu. Hayvan postları yere serilmişti. Bu muhtemelen yatak olarak kullanılıyordu.
"Saatimi geri istiyorum" dedi erkek elini ona doğru uzatarak.
"Olur" dedi kadın sakince. Her şekilde çok güzel görünüyordu. Bu sefer üzerindeki kıyafet turuncu renkliydi. Siyah işlemeleri vardı. Dudakları yine kıpkırmızı ve iştah açıcı görünüyordu. "Ama öncesinde" dedi ve erkeğe yaklaştı. Kollarını onun boynuna doladı. "Bana öpücük vermeyecek misin?"
"Üzerimde çalmak isteyeceğin başka bir şey yok"
Bunun üzerine şuh bir kahkaha attı kadın. Geri doğru bir adım attı ve kendisini kürklerin üzerine bıraktı. Eteğinin açtı ve uzun, güzel bacaklarını gözlerinin önüne serdi. Ardından bir elini ileri uzattı. "Hadi gel" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİNGENE
RomanceSOYLU BİR İNGİLİZ LORDUN GİZEMLİ BİR ÇİNGENEYE AŞIK OLMASIYLA BAŞLAYAN HİKAYE İKİ BİRBİRİNDEN FARKLI İKİ İNSANIN AŞKI. Rhea ona gülümseyerek elini uzattı. "Benimle gelmek ister misin, delikanlım?" diye sordu neşeli bir şekilde. "Birlikte vargoya bin...