İYİ BAYRAMLAR ARKADAŞLAR... BUGÜN ÖZEL BİR GÜN OLDUĞU İÇİN HEMEN BÖLÜM KOYMAK İSTEDİM... AYRICA BİR HİKAYENİN DAHA SONUNA GELDİĞİMİZİ BİLDİRİRİM... BENİM İÇİN GÜZEL BİR HABER... ELBETTE YENİ HİKAYELERLE SİZLERLE OLMAYA DEVAM EDECEĞİM... BUGÜN DOĞUM GÜNÜM OLDUĞU İÇİN SİZLERE BENDEN HEDİYE OLARAK BÖLÜM KOYMAK İSTEDİM... İYİ OKUMALAR... BOL KEYİFLER...
Nathan elindeki anahtara baktı. Bunu gerçekten yapabilecek miydi emin değildi. Bundan sonraki hayatı kesinlikle eskisi gibi olmayacaktı. Başarabilirlerse Kontes ile uzun bir hayat yaşardı ancak bir kaçak olarak. Buna karşılık başaramazsa ikisini de darağacına gönderirdi. Genç adam onun öldüğünü görmeye dayanamazdı. Elbette yapmama gibi bir seçeneği yoktu.
Buradan çıkması gerekiyordu. Kaçak Marki Nathan Bennet... Kulağa o kadar da kötü gelmiyordu. Hafifçe gülümsedi. Bu kadından yeni hayatında öğrenecek çok şeyi vardı ve doğrusu Nathan sabırsızlanıyordu.
Gece yarısını biraz geçe artık yeterli olduğuna kanaat getirdi. Anahtarı ses çıkarmamaya çalışarak deliğe soktu ve dikkatli bir şekilde dışarı çıktı. Yatağını özellikle dolgun göstermek için içine yastık koymuştu. Böylece en azından birkaç dakika gardiyanları oyalayabilirdi.
Görünmemesi gerekiyordu. Bu saatlerde gardiyanların çoğu uykuya yenik düşüyorlardı. Kimsenin kaçma şansı olduğunu düşünmedikleri içindir ki alkol ya da kâğıt oyunları daha cazipti onlar için.
Genç adam hızla koridordan geçip merdivenlere doğru gitti. Bu saatte mahkûmlarda uyuduğu için bir şekilde bunu başarabilirmiş gibi geliyordu. Asıl sorun çok fazla kat olmasıydı. Her birini inmesi gerekiyordu ve hepsinde gardiyanlar vardı.
Hızlı hareket ederek üç kat inmeyi başardı. Bu hapishane sarmal bir şekilde yapılmıştı. Her merdivenden inmek için bir koridor geçmek gerekiyordu. Bu da gardiyanlara istemeseler bile görevlerini yerine getirme zorunluluğu getiriyordu.
Nathan, arkasından gelen seslere karşı bir an için dönüp arkasına baktı. Ancak bu büyük bir hataydı hemen önünde duran kovaları görmemişti. Büyük bir gürültü koptu. Erkek gözlerini kapatarak bir an durdu. Gürültü o kadar büyüktü ki mahkûmlar uyanmaya başlamışlardı.
Başgardiyan Sucley, gürültünün geldiği yöne doğru gitti. Tesadüf eseri adamlarını gözetlerken gürültünün olduğu noktaya çok yakındı. Etrafına bakındı ancak hiçbir şey göremedi. Yerde devrilmiş kovalar vardı. Ancak bütün mahkûmlar yerindeydi. Adamlarından biri devirmişse geri yerlerine koyarlardı.
"Onu gördüm" dedi hemen kovaların yanındaki hücrede duran mahkûm. Ellerini parmaklıklara sardı. "Kaçmaya çalışan bir adam vardı"
Korsanlıktan tutuklanmış bir adama ne kadar güvenilirdi bilmiyordu ancak mahkûmlar gürültü çıkarmaya ve bağırışmaya başlamışlardı. Sucley, sertçe elindeki sopayı demirlere vurdu ve "Kesin sesinizi" diye bağırdı. Ardından arkasındaki adamlarına döndü. "Kim olduğunu öğrenin" dedi. "Kimsenin buradan çıkmasına izin veremeyiz"
Onlar koşturarak dağılırken diğer taraftan başka bir gardiyan koşarak ona doğru geldi. "Efendim" dedi nefes nefese. "Hellbrone Markisi yerinde yok. Hücresinde anahtar bulundu"
Anahtar mı? Bir gardiyan ona yardım mı etmişti? Hellbrone markisini birkaç gün önce kaçakçılıktan tutuklamışlardı. Kral onu bizzat yargılayacaktı. Eğer onu bulamazlarsa darağacına kendi boyunları giderdi. Adamın yakasını tutup öfkeyle kendisine çekti. "Bulun onu" diye hırladı. "Her yeri karış karış arayın"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİNGENE
RomantizmSOYLU BİR İNGİLİZ LORDUN GİZEMLİ BİR ÇİNGENEYE AŞIK OLMASIYLA BAŞLAYAN HİKAYE İKİ BİRBİRİNDEN FARKLI İKİ İNSANIN AŞKI. Rhea ona gülümseyerek elini uzattı. "Benimle gelmek ister misin, delikanlım?" diye sordu neşeli bir şekilde. "Birlikte vargoya bin...