Bölüm 9

3.4K 333 21
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... BOL KEYİFLER...

Acısı dinmemişti ancak ağlamasının nedeni kesinlikle bu değildi. Kucağındaki bebeği sımsıkı tutmuştu. Doğum biteli henüz on dakika olmuştu belki de. Bebekte annesi de kan içindeydi ve dışarı da deli gibi bir yağmur yağıyordu.

Kontes, yavaşça Rhea'nın yanına geldi ve dizlerinin üzerine oturdu. "Rhea" dedi sakince. "çeribaşı yakında burada olacak. Sana vedalaşman için sadece bir saat verdi. "

Onunla nasıl vedalaşabilirdi ki? Rhea, onu bedeninde büyütmüştü. Sıkılı dişlerinin arasından bir hıçkırık daha çıktı. "O benim bebeğim" dedi acı içinde. "Delikanlım ve benim bebeğim"

Kontes, onun ne kadar acı çektiğini sadece görebiliyordu. Ne âşık olmuş ne de çocuk doğurmuştu. Ancak Rhea, çingeneler arasındaki en büyük kuralı yıkmıştı. Bir çingene ancak başka bir çingeneden çocuk yapabilirdi. Melezler kabul edilmezdi.

Gadja, yani çingene olmayan insanlarla zaman geçirmek ya da onlarla eğlenmekte sorun görülmüyordu. Ancak onlarla evlenemezlerdi. Onlardan çocuk doğuramazdı.

Çeribaşı, bebeği öldürecekti. Doğmadan önce düşük yaptırmaya çalışmışlardı ancak Rhea hamileliğini son anına kadar iyi gizlemişti. Çocuk tutunduktan sonra düşmemişti.

Kontes ve Rhea çok dil dökmüştü. Ancak çeribaşı bebekle vedalaşmak üzere yalnızca bir saat vermişti. Genç kadın, bir süre ona baktı. Ardından başını kaldırıp ağlamakta olan Rhea'ya döndü. "Çocuğu bana ver" dedi. "Aklıma bir fikir geldi"

İnanamaz bir şekilde ona baktı. Ancak bebeği vermek yerine daha da çok kendisine bastırdı. Başını iki yana salladı. Bebeğini veremezdi. "Olmaz. Vermem kızımı" dedi.

Korkusunu anlayabiliyordu. Ancak ölümüne izin veremezdi tabi ki. "Onu babasına götüreceğim" dedi Rhea'ya. "Bir kâğıt kalem al. Ona bir not yaz. Bir de senden olduğuna inanacağı bir şey vermen gerekiyor. Böylece kimse kızını öldüremeyecek." Rhea şüpheli bir şekilde ona baktı. "Babasının bir asil olduğunu söylemiştin. Ona iyi bakacaktır."

Rhea, kabile kâhinin çadırını açtı hırslı bir şekilde ve içeri girdi. Konstes, sakin ve ifadesiz bir yüzle ona baktı. Ardından tekrar işine döndü. Yanmakta olan metal bir çanağın hemen önünde oturuyordu. Sakin bir şekilde çanağa toz bir şeyler döktü. Ateş tıslayarak yükseldi.

"O gadjaya başka ne söyledin?" diye sordu çeribaşı öfkeli bir şekilde. Önüne geldi ancak oturmadı. Tepesinde öfkeli bir şekilde dikilmeye devam etti. "Benim ve kızımla ilgili başka neler söyledin?"

Genç kadın, ateşle altın rengi parlayan gözlerini işinden çekmedi. "Gereken bilgiyi verdim sadece" dedi sakince. "Söylediğim şeyi biricik asilzadene söylediğinde belki durumu az çok anlayabilirlerdi."

Hiçbir şey anladığı yoktu. Storm, acısına yenik düşmüştü. Onu suçlamıyordu. Ancak erkek, Rhea'da olmayan bir şeye sahipti. Kızlarının sevgisine. Rhea ise onu kısacık bir an bile görebilmek için hayatında sevdiği ve bir an bile aklından çıkaramadığı tek adama ayaküstü bin tane yalan söylüyor ya da ukalalık taslıyordu.

Olduğu yere kendisini bıraktı ve ufacık çadırda kâhinin karşısına boylu boyunca uzandı. Ellerini saçlarının içinden geçirdi. Storm olan biteni bilmemeliydi. Kendi hayatını riske atardı. "Duvarında benim resmim vardı" diye mırıldandı. "Evlenmemişti ve beni hala seviyordu. Bir kadın daha ne ister ki Konstes? Benim onu sevdiğim kadar büyük bir aşkla seviyor beni"

ÇİNGENEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin