Bölüm 22

2.9K 315 20
                                    


BÖLÜM YORUMLARINDA SORDUĞUNUZ SORULARIN FARKINDAYIM... YAZDIĞINIZ BÜTÜN YORUMLARI OKUYORUM... EĞER BİR SORUYA CEVAP VERMİYORSAM BU SONRAKİ BÖLÜMDE CEVABI OLACAĞI İÇİNDİR... SPOİLER VERMEK İSTEMİYORUM ÇÜNKÜ... O YÜZDEN SANMAYIN Kİ YAZARINIZ SİZİ ÖNEMSEMİYOR... İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... BOL KEYİFLER...


Kararını vermişti. Şaşırtıcı bir şekilde yaşlı bir kadın ve küçük bir kız onun başaramadığını başarmışlardı. Bir noktada gururunu incitiyordu ancak yine de mutluydu. En başında kızlarını bu odaya getirmeliydi. Kendi aptallığı onun gözyaşlarına kimsenin karşı koyamayacağını unutmuş olmasıydı.

Akşamın ilerleyen saatlerinde Sunshine onu bırakmak istememişti. Annesinin kucağında uyuyakalana kadar Rhea'da onu indirmemişti. En sonunda insafa gelip küçük kızı odasına götürdü ve dikkatli bir şekilde yatağına yatırdı.

Bu manzarayı ömrü boyunca izleyebilirdi. Hiç bıkmadan. Beş yılını bir gün bunu görebilmek umuduyla geçirmişti ve şimdi gerçekti. Rhea, küçük kızlarını yatağına yatırıp üzerini öptü ve dikkatli bir şekilde alnından öptü. Ardından ona doğru yürüdü.

Sarayının kraliçesi gelmişti. Göz alıcı güzelliği ile ona geri dönmüştü. Storm, yavaşça onun çıkmasını bekledi ve kapıyı dikkatli bir şekilde kapadı. Yatak odasına giderken peşinden geliyordu. Birazcık kurbanlık koyun gibi görünüyordu.

Onu herhangi bir şey için zorlamaya niyeti yoktu. Kadını çok özlediği bir gerçekti. Ancak Rhea'nın istemediği herhangi bir şey yapıp bu evi ona zindan etmezdi.

Yatak odasına girdiler. Storm, dağınıklığa baktı. Biraz hareketli bir gün olmuştu. Yatak odasına kimsenin girmesine izin vermediği için ortalık dağınık kalmıştı. Yerde cam parçaları vardı. Yine de buna değerdi.

Sonunda Hawthorne malikanesi düşesine kavuşmuştu. Rhea, hizmetçilere tanıtılmıştı. Gizemli çingene, İngiltere'nin en güçlü unvanlarından birinin sahibi olmuştu. Bu kesinlikle sansasyonel bir haberdi. Yarın gazetelerde bulacağından emindi.

Yine de bundan sonrasını yarın düşünecekti. Dikkatli bir şekilde sehpayı kaldırıp düzeltti ve cam parçalarını toparlayıp şöminenin içine attı. Rhea yorulmuş olmalıydı. Yatağın kenarında duran koltuğa oturdu ve başını geri attı.

Eteğinin açılan yerlerinden dizleri görünüyordu. Çizilmiş ve kesilmişlerdi. Kan içindeydiler. Storm, içinin sızladığını hissetti. El ve ayak bileklerinde ip izleri vardı. Yapmak zorunda kaldığı şeyden nefret etti. "Özür dilerim" dedi. Eline bir kâse alıp içini suyla doldurdu ve bir havluyla ona doğru gitti. "Canını yakmayı istemezdim"

Biliyordu. Storm belki de bu dünyadaki en nazik ve sevgi dolu erkeklerden biriydi. Hafifçe gülümsedi ve başını iki yana salladı. "Sorun değil" dedi. "Buna ihtiyacım vardı"

Erkek havluyu ıslatıp sıktı ve genç kadının bileğini tutup dizinin üzerine yerleştirdi. Dikkatli bir şekilde dizindeki kanları temizlemeye başladı. "Bizimle kaldığın için çok mutluyum" dedi. "Bunu ne kadar çok istediğimi bilemezsin"

Sarı saçları gaz lambasının ışığının altında parlıyordu. Rhea, elini ileri uzattı ve saçlarına dokundu. O anda Storm, başını onun dizine yasladı. Sanki bedenindeki tüm güç yok olmuş gibiydi. Rhea o anda fark etti ki artık aralarında sınır kalmamıştı. İstediği gibi ona dokunabilirdi ve o da istediği gibi ona dokunabilirdi.

ÇİNGENEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin