İyi Okumalar"Anne, cidden istemiyorum. Lütfen zorlama." Annem elinde tuttuğu kaşığı tekrardan ağzıma doğru uzattığında son bir kez umut ararcasına kapının önünde dikilip bizi izleyen ikiliye baktım.
Mingyu da, abim de gülerek bizi izliyordu.
"Hayır dedim, He Ran. Amma nazlandın! İç bakayım." Sonunda elinde ki kaşığı ağzıma tıktığında zorlukla yutkunarak yüzümü buruşturdum.
Bunun hasta çorbası olması gerekiyordu, toksit gibiydi resmen.
"Hah, işte böyle. Son bir kaşık kalmış, gelmiş bana istemem diyorsun. Bende o göz var mı bak bakayım?" Anneme hayretle bakarak gözlerimi devirdiğimde, abimin durduğu yerden yanıma gelmesi ile derin bir nefes aldım.
Benim hastalandığımı duyunca Busan'dan buraya gelmişlerdi. Hoşuma gitmedi diyemezdim ama bu kadar baskı beni bunaltıyordu.
"Ne kadar büyürsen büyü hâlâ aynı kız çocuğusun, He Ran. Sevgilin biliyor mu senin çocukluğunu?" Bir bana bir Mingyu'ya baktığında hızlıca öne atılarak yüzünün iki yanına ellerimi koyarak abimin bana bakmasını sağladım.
"Yoo, hayır Yoon Jeonghan. Asla olmaz, sakın deneyeyim bile deme." Kahkaha attıktan sonra beni kolunun altına çektiğinde yavaşça ona sarıldım.
Abimi, annemi, babamı ne zamandan beridir görmüyordum, hatırlayamıyordum.
Gerçekten de, Mingyu'nun dediği gibi bir kitaba kafayı takmış ve onu bitirmek için insanlarla ilişkimi kesmiştim resmen.
O cidden çok haklıydı.
"Bak merak ettim şimdi, anlatsana hyung." Mingyu abimin tersi şekilde yatağın diğer tarafına oturduğunda neredeyse ağlayacaktım.
Çocukluğum boyunca hiperaktif bir kızdım, oturduğum yerde durmaz, göz açıp kapayıncaya kadar illa ki bir şeyler yapar başımı belaya sokardım. Sürekli bir yerlerimde yara bereler, kırık çıkıklar olurdu.
Daha sonra ergenlik döneminde o hareketliliğim gitmişti çünkü ben bayağı bir kilo almıştım. Lise dönemini saymıyordum bile, Lise benim korkulu rüyamdı.
Son senesi hariç tabii ki.
Lisenin son senesinde nereden geldiğini anlamadığım bir gayretle zayıflamaya başlamıştım, zayıfladıkça güzelleşiyor, istediğim gibi hareket edebiliyor ve diğer arkadaşlarım gibi istediğimi giyebiliyordum ve bu his, cidden çok özgür hissettiriyordu.
"Fazla merak iyi değil yanlız, Kim Mingyu." Bana bakıp dil çıkardıktan sonra abimin konuşmasını beklermiş gibi yüzüne bakmıştı.
Aklıma bir anda ilişen şeytanlık ile abimi kolundan tutup kendime çekmiş ve şaşırmasına aldırmadan kulağına eğilmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑷𝒖𝒓𝒆 𝑳𝒐𝒗𝒆 † Kim Mingyu
FanfictionSeni ilk gördüğüm de hissettiğim şeyi, her gördüğümde hissediyorum. Seni sevmek; kötü olan her şeyden soyutlanmak gibi. Gülümsemek gibi, Merhamet gibi, Saf sevgi gibi. ©beatrisJmn_2 † Kim Mingyu