0.2

621 34 12
                                    


İyi Okumalar

Elimde tuttuğum kahve kupasını bir kenara bırakarak burnumun üzerine düşen kemikli gözlüklerini düzelttim.

İki yıl önce üzerinde çalışmaya başladığım ancak bir türlü sonunu getiremediğim kitabımın üzerine yoğunlaşmıştım.

Onu baş rol kahramanı yaptığım kitabım, sevdiğim adamı.

Her bir ayrıntısı harikayken bir türlü kitabın sonunu getirememek sinirlerimi bozmaktan başka bir işe yaramıyordu.

Mingyu'nun benimle konuşmak için masama geldiği günden sonra ben, her gün kafesine uğramayı bırakmış haftada iki ya da üç kez gider olmuştum.

Bu durum onun da gözünden kaçmamıştı tabii ki.

Ben her kafeye gittiğimde daha siparişi vermeden elinde bir tabak frambuazlı pasta ve bir bardak çay veya kahve ile masama gelir olmuştu.

Onunla her konuştuğumda kendimi daha özgür hissediyordum, onu daha çok tanıdığımı ve bunun bana mutluluktan başka bir şey getirmediğini fark eder olmuştum.

O benim için vazgeçilmez olan tek insandı, tek erkekti.

Derin bir nefes alarak arkama yaslandığımda diz üstü bilgisayarımın ekranını hırsla kapayarak gözlüğümü yüzümden çıkardım.

İki yıldır beraberdik, birlikteliğimizin ikinci yılına henüz yeni girmişken aynı evde yaşamaya karar vermiştik. Hem onun kafesine yakın hem de benim yazarlarından birisi olduğum yayın evine yakın olacak bir ev kiralamıştık.

Bir yıldır aynı evde yaşıyorduk ve bundan şikayetçi olduğumuz söylenemezdi.

Ellerimi saçlarımdan geçirerek ofladım, bu kitap işi nereye kadar böyle devam edecekti çok merak ediyordum açıkçası.

Aklıma gelebilecek bütün senaryoları düşünüyordum ancak bir türlü kitabın son iki bölümünü yazamıyordum.

Kapım aniden beklemediğim bir anda tıklatıldığında, yerimde doğrularak 'gel' komutunu verdim.

Kapı açılınca ve gülümseyen yüzü kapının aralık kalan yerinden gözükünce, üzerimde ki bütün yükün ve sıkıntının uçup gittiğini fark ettim.

O iyi ki hayatımda vardı.

"Eğer yanılmıyorsam, öğle yemeği vakti küçük hanım." Kol saatine bakarak konuştuktan sonra kapıyı kapatmış ve bana doğru ilerlemeye başlamıştı.

Üzerine giydiği siyah kot pantolonu, beyaz tişörtü ve siyah deri ceketi ile çok şık gözüküyordu. Benim gözümde her zaman olduğu gibi.

Ayağa kalkarak ona doğru kollarımı açtığımda kıkırdayarak elinde ki poşetleri masanın üzerine bırakarak sarılma isteğimi geri çevirmeden kabul etti.

𝑷𝒖𝒓𝒆 𝑳𝒐𝒗𝒆 † Kim Mingyu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin