@pecaminoso size mutlu bir okuma diler!
Jenmin-Angst
♧
-Ölüme Davet-
Sene, 1950
Güney Kore, Andong"Dün kocam eve geldi, vedalaşmak için." Dedi yaklaşık otuz yaşlarında görünen kadın. "Eli silah tutan tüm erkekleri savaşa çağırıyorlarmış." Sesi sabit bir tonda olsada, düzenlediği kumaş tezgahına attığı kaygı dolu bakışlar hissettiklerini ele veriyordu.
Tezgahın diğer tarafında durmakta olan kadın basit bir kahkaha koyverip, "Talihsiz Sooyoung, senin için üzüldüm. Benim beceriksiz topal ayağı yüzünden askere çağırılmamış. Burada kalıp 'karısının dizleri' önünde oturacak." dedi.
Kadının adeta keskin bıçaklar savuran imalı sesiyle midem bulandığından sırtımı yasladığım direkten çekerek yürümeye başladım. Pazar tezgahlarından yükselen diğer seslere zihnimi kapatarak düzensiz kaldırım üzerinde sokağın sonuna doğru ilerledim. İnsanlara çarpa çarpa sokağı bitirip köşeyi döndüm, pazarın kurulduğu meydandan uzaklaştım ve gitmek istediğim yere yaklaşık 6 dakika sonra ulaştım.
Özenle kıvırdığım saç uçlarımı hafif dokunuşlarla düzelterek eski evin kırık kapısından içeriye girdim. Gözlerim tozlu ve karanlık sayılabilecek ortamda görmek istediği kişiyi ararken yüzüme berrak bir tebessüm yerleştirdim. Göğüs kafesim içerisindeki kalbim amansız bir heyecanla çırpınmaya başlamışken ıssız evde birkaç tıkırtı duyuldu. Gözlerim tıkırtıların geldiği tarafa, yıkılmak üzere gibi duran merdivenlere doğru çevrildi.
"Jennie." Adımı çağıran bu yumuşak ses, küçük tüylerimi diken diken ederken,"Benim." diye cevap verdim. Böylelikle merdivenin altından, gizlendiği yerden biricik aşkım çıkıverdi.
Yerdeki kırık döküğe takılmamaya özen gösterdim ve kalın alçak topuklu ayaklabılarımın tıkırtısıyla ona doğru adımladım. Ona doğru gelen beni kollarını iki yana doğru açıp göğsüne davet etti. Zamanın gençlerine ters bir modayla alnını açık bırakan saçları hareketleriyle nazikçe savrulurken günlerdir onu görememiş olmanın verdiği özlemle hızla göğsüne atıldım.
Cılız kollarım gövdesine dolanırken tanıdık sıcaklığına sığındım. Kumaş gömleğinden yayılan ağır duman kokusuna rağmen kendi kokusu aralardan sızarak kendini bana hatırlatıyordu.
"Özlemin gözlerimi yaşarttı hanımefendi." Hafif alay barındıran sesi ve bedenimi kavrayan kollarıyla biraz daha yanaştım bedenine. Hissettiğim özlemi ve sevgiyi ona aktarabilecekmişim gibi, yanağımı sürttüm sert dokulu gömleğine.