Venüs²

1K 52 62
                                    

sevenhanimm

●●●●●

Sokak lambaları, evlerin ışıkları geceyi tüm ihtişamıyla süslerken her zaman ki gibi saat tam bir de adımlarını hafif esen rüzgârla dinledirici bir yer haline gelen balkonuna çevirdi. Geceyi seviyordu semtinin sessizliği ona iyi geliyordu. Bulunduğu yer geceleri ıssız olurdu, tek tük arabalar geceleri turuncu sokak lambalarının altında durur oradan saatlerce gitmezdi. Genç kadın ise sabaha karşı dönerdi yatağına. Düzenli uyumayı çok uzun zaman önce bırakmıştı. Hayatında yarım kalan birçok şey düzenini de tamamen bozmuştu. Balkona çıktığında hafif esen rüzgar tenine bir öpücük kondurmuşçasına değerken ruhsuz bir tebessümle derin nefesini alıp verdi. Ardından yorgun bakışlarını gecenin eşsiz manzarasına doğru çevirmişti.

Bu manzarayı saatlerce izlemeyi seviyordu, aklından tonlarca şey geçiyor bazen onları zihninde hayale dönüştürerek saatlerini geçiriyordu.

Balkonunun en sevdiği köşesi olan içki dolabına yönelip kapaklarını açarak cam şişe içindeki kırmızı şarabı ve bir bardak alıp her zamanki yerine doğru geçti paytak adamlarla. Artık şarap şişelerini açmakta oldukça ustalaşmıştı. Sigara tüketmemişti şu zamana kadar. Sigara yerine içkiyi daha çok seviyordu ve uzun zamandır alkol kullandığından artık bünyesi kaldırabiliyor sarhoş olmuyordu.

Şişenin tıpasını elindeki aletle pratik bir şekilde açıp aldığı bardağa doldururken yine hep duran arabalara çevirdi gözlerini. Neden sürekli tek tük arabaların belirli yerde durduğunu ve saatler sonra gittiğini merak ediyordu. Sık sık arabalar durur gittiğinden alışkındı onları görmeye fakat neden durduklarını hep merak ederdi.

Kırmızı şarabını dudaklarına götürerek birkaç yudum alırken sırtını balkonunun sert duvarına yaslamış bakışlarını yine manzarasına çevirmişti.

Çok uzun zamandır yalnız başına kalıyordu koca evde. Ne halde olduğunu soran kimse yoktu etrafında, bu yüzden kendini kutup yıldızı gibi hissetmekten alıkoyamıyordu. Kara gökyüzünde bir ay gibi parlayan tek oydu, etrafındaki diğer yıldızlar yok gibiydi sanki. Oysa yıldızları hiç sevmezdi, genç kadın.

Hayatında yolunda olmayan tonlarca şey vardı. Zamanında aldığı nefese bile küfür eden birçok insan vardı etrafında. Bu yüzden yalnız olduğu için Tanrı'ya şükürler ediyordu.

Geçmiş gözünün önüne ne zaman gelse ruhsuz hali iyice çöküyordu. Kendini saatler sonunda toparlıyor olması da kötü hissettiriyordu.

Biten şarabını yenilemek için şişesine uzandığı sırada gözüne çarpan beyaz ışıkla başını aniden öne eğmek zorunda kalmıştı.

Göz bozucu bir araba farı tam kendisine vuruyor olduğundan oldukça rahatsız hissetti genç kadın.

"Ah... lanet şey."

Fısıltılı çıkan sesiyle sinirle söylenirken beyaz ışığın saniyeler sonra üzerinden çekilmesiyle ancak kaldırabilmişti başını. O beyaz farların sahibini görmek için karşısında duran siyah Range Rover'a çevirdi gözlerini hemen fakat siyah film camlar kim olduğunu görmesini engellemişti.

Bu yüzden üzerinde çok durmadan başını şişesine çevirerek bardağını doldurup yeniden geriye doğru yaslandı. O farların gözüne özellikte tutulduğunu anlamak zor değildi. Gitmek için çoktan hareket edip yol alabilirdi fakat farlarını söndürdüğü gibi yerinde durmaya devam ediyordu. Başına çok olmasa da böyle şeyler geliyordu. Pek takılmıyordu o yüzden, sadece rahatını bozuyordu.

𝐂𝐚𝐬𝐬𝐢𝐨𝐩𝐞𝐢𝐚 𝐔𝐧𝐢𝐯𝐞𝐫𝐬𝐞 •ᴏɴᴇꜱʜᴏᴛꜱHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin