Bir şeyi gerçekten istersen, ...onu gerçekleştirmeni sağlamak için bütün evren işbirliği yapar.
Genç kadın oturduğu koltukta geriye yaslandı. Kıyafeti kırışmasın diye çaba sarf ediyordu ama bu parfüm kokulu kalabalık odanın içerisinde beklemek giderek zorlaşıyordu. Tek istediği bir an önce seçmelere girmek ve evine dönüp haber beklemekti. Kaçıp gitmek, pes etmek aklının ucundan bile geçmiyordu. Senelerdir kurduğu hayali burnunun direğini kıran ucuz parfümlerin iğrenç karmaşası yüzünden yıkılmayacaktı.
Birkaç dakika sonra üzerine yapıştırılmış olan kağıttaki numarası seslenildiğinde heyecanla oturduğu koltuktan kalktı. Ayakta bir o tarafa, bir bu tarafa yürüyen stresli kızların arasından sıyrılarak duruşunu düzeltti. Adımlarını, adını seslenen kadının yanına doğru atarak siyah perdenin arasından geçti. Uzun podyumu gördüğünde nefesini tutarak, özgüvenin yerine gelmesi için yürümeye başlamadan önce fısıldadı.
'Bir şeyi gerçekten istersen, onu gerçekleştirmeni sağlamak için tüm evren işbirliği yapar.'
Bakışlarını direkt olarak kendisini oylayacak olan seçmenlerin arkasındaki boş koltuklarda tutuyor, mimiklerini kontrol ediyordu. İmza pozunu vermesi gereken yere geldiğinde, bir ses duydu. Oysa ki bir tur daha atması gerekiyordu.
"Dur." Bilir kişi seçmenlerden birisi elini havaya kaldırmış, genç kızın durmasını sağlamıştı. Jennie kendisini durduran adama baktığında, şaşkınlıktan açılan gözlerine engel olamayarak yanaklarını ısırdı. İşte şimdi işi bitmişti.
Birkaç Saat Önce
Seçmelere gitmeye çalışan oldukça ünlü model, moda tasarımcısı aynı zamanda model yetiştiricisi Park Jimin, her zaman yaptığı gibi halka karışıp öğlen rutini olan kahvesini almak için sıraya girmişti. Uzun kahve sırası bir türlü bitmek bilmiyor, beklemekten ağaç olduğunu hissettiği için sinirleniyordu. Eğer sıra ilerleseydi sinirlerine sahip çıkabilirdi, ancak ön sıralarda olan iki genç dakikalardır sipariş verememişlerdi.
"Biraz acele eder misiniz lütfen?" Sonunda birileri durumdan şikayet etmeye başladığında derin bir nefes aldı Jimin. Kendisi olaya karışmak istemiyordu çünkü genç ve kendisini takip eden ergen kızlar kafenin her tarafındaydı. İfşa olmak, çekilen şekilsiz fotoğraflara konu olmak istemiyordu.
"Ne acelen var?" Arkasındaki sırayı çokta umursamayan Jennie, kaşlarını kaldırarak kollarını beline koydu. Oldukça cazgır görüntüsü arkasındaki şikayet eden adamı ürkütürken, Jimin'in yalnızca göz devirmesini sağlamıştı.
Birkaç dakika sonra kahvesini alarak sıradan çıkan Jennie sırada arkasında olan adama tehditkar bakışlar atmayı ihmal etmemişti. Seçmelere katılacağı için oldukça stresliydi ve stres kendisini kaba birine dönüştürüyordu.
Jimin tavrını beğenmediği kadını incelemeyi keserek ilerleyen sıranın peşine takıldı. Saniyeler sonra elinde tuttuğu karton bardaktan, tüm sorunun o genç kadında olduğunu anlayabilmişti. Hızlı adımlarla kafenin çıkışına ordanda arabasına ilerledi, daha fazla sinirlerinin yıpranmasını istemiyordu.
Arabasının hemen yanına park edilmiş mor renkteki motora garipçe baktıktan sonra, motorun yanındaki iki kadına baktı. İçeride fazlaca yavaş davranan ikili olduğunu gördüğünde, bugün belkide onuncu kez derin bir nefes aldı. Arabasına ilerleyerek bu minik kaostan uzaklaşacağı sırada genç kadının kahvesini, kendi spor arabasının üzerine koyduğunu fark etti.