;; on ;; iki yabancı

4.9K 518 1.2K
                                    

Mark şoför koltuğunda, ben de onun kucağında oturuyordum. Yaklaşık bir saattir yaptığımız tek şey öpüşmekti. Bu durumdan asla sıkılmamamızın komik olduğunu düşünsem de onu öpmeden duramıyordum. Ellerini sırtımda, bacaklarımda, ensemde hissediyordum. Bazen yavaş yavaş, bazen de çabuk çabuk öpüyordum onu. Saçlarıyla oynuyor, yüzüne dokunuyordum. Dudakları bağımlılık yapacak kadar iyi hareket ediyordu benimkilerin üstünde. Bazen benim dudaklarımdan kopup boynumu, çenemi öpüyordu. Her seferinde delirecek gibi oluyordum. Bunu neden yaptığımızı bilmiyordum. Bir şekilde hiç doğru olmasa da, bu durumdan öylesine keyif alıyordum ki bırakmak istemiyordum. Mark'ın dudaklarımı ısırması, vücudumda garip morluklar bırakması hiç umrumda değildi. Çünkü bu his, alkolün verdiği sarhoşluk hissinden çok daha kuvvetliydi. İki yabancıydık ama herhangi bir tanıdıktan çok daha iyi hissettirmişti bana. Bu hissin verdiği hazdan korkmuştum. İçten içe, yarın hiçbir şeyin böyle iyi olmayacağını biliyordum.

Yavaşça kendimi ondan uzaklaştırıp yüzüne baktım. Saçları birkaç saat öncesindeki gibi düzgün görünmüyordu. Hepsi birbirine girmişti. Gömleğinin birkaç düğmesi açıktı ve ceketi de arka koltuktaydı. Dudakları kızarmış, daha da dolgunlaşmıştı. Doğrudan gözlerimin içine bakıyordu. Elimin tersiyle yavaşça alnına düşen saçı itekledim.

"Neden yapıyoruz bunu?"

"Bir sebep mi istiyorsun?" Başımı hafifçe sallayarak onayladım onu. İçimin ona doğru aktığına yemin edebilirdim. Sanırım bu heyecan verici hissi istemiyordum.

"Çünkü ikimiz de bunu yapmak istiyoruz."

"Bir anlamı var mı?"

"Yok." dedi. Rahatlamış hissettim. Bir anlamı olmasını isteyecek pozisyonda değildim çünkü. Sadece onu doyasıya öpmek ve daha sonrasında hiçbir şey olmamış gibi yapmak istiyordum.

"Daha fazla ileri gitmeyelim o zaman." dedim. Onunla yatmak gibi bir düşüncem yoktu. Bu güvenli bölgeyi sevmiştim.

"Gitmeyeceğiz." diyerek yeniden öptü beni. Tekrardan mideme yumruk yemiş kadar oldum ve öpüşüne karşılık verdim. Kendimi tanımak öylesine zorlaşmıştı ki, bir yerden sonra kim olduğumu, neden bunu yaptığımı hiç düşünmedim. Sadece gün ağarmaya başlayana kadar öpüşmeye devam ettik. Bir süre sonra yavaştan ağırlaşan bedenimi onun kucağına yerleştirdim. Oracıkta uyuya kalmak istesem de buna müsaade etmeyip yan koltuğa yatmamı söylemişti. Yanıma kadar gelip koltuğumu ayarlamış, üstüme bir battaniye bile örtmüştü. Kendisi de şoför koltuğunda uzanmış, tek eli ensesinde, arabanın tavanını seyre dalmıştı. Ben ise onu seyretmekten ve hâlâ dudaklarımın üstünde hissettiğim dudaklarını düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum. Kısa bir süre sonra gözlerim ağırlaştıkça ağırlaştı. Bedenim büzüldükçe büzüldü ve uykuya daldım.

Sabah, daha doğrusu öğlene doğru uyandığımda, hâlâ arabadaydım. Gözlerimi ilk açtığımda Mark'ı göremediğim için telaş etmiş olsam da kafamı çevirdiğimde arabanın kaputuna yaslanmış sigara içtiğini fark ettim. Yanına gitmek istiyordum ama ne yapacağımı hiç bilmiyordum. Tavrını kestirmem mümkün değildi. Yaptığımız şey yüzünden terslenmekten ya da tekrar onu öpecek olmaktan korkuyordum. Yine de korkumun ecele faydası olmadığını bildiğimden arabadan çıkıp yanına gitmiştim. Benden taraf bakmadı.

"Günaydın." diyerek selamladım onu.

"Günaydın."

"Uyumadın mı?"

"Hayır."

Ses tonundan ya da davranışlarından ne düşündüğünü anlamak mümkün değildi. Sadece eskisi gibi davranıyordu ve kendimi kötü hissedip hissetmemem gerektiğini kestiremiyordum.

kıvılcımı söndür // markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin