0.1

613 82 50
                                    

》》 Altı ay sonra...《《



"Bugün fazlasıyla yorgun gözüküyorsun oğlum."

Kihyun yaşlı kasiyerin dikkatli tavrına gülümseyip uzattığı para üstünü aldı.

"Biraz ağır bir soğuk algınlığı geçirdim ve daha yeni atlattım. O yüzden çok halsizim."

"O yüzden mi uğramıyordun?"

"Evet. İşe bile gitmedim. Gelenlerle benim yerime Ryujin hemşire ilgilendi."

"Geçmiş olsun, kendine çok dikkat et olur mu?"

"Tamam, çok teşekkür ederim. İyi günler."

İyi dilekleri halsizliğine rağmen güleryüzle karşılayan gri saçlı poşetlerini aldı ve evine doğru yürümeye başladı.

Evden çıkmadığı günlerde dolabındaki neredeyse her şeyi bitirmişti, bu yüzden fazlaca alışveriş yapmak zorunda kalmıştı. Yanında elindekileri taşımasına yardım edecek kimse yoktu ama evinde kendisini karşılayacak olan kedisi ve köpeğini düşünmek ona güç veriyordu.

Altı ay olmuştu. Bu süreç boyunca kapıya bırakılma olayına açıklık getirecek hiçbir şey yaşanmadığından Min ve Kyun'un bundan sonra Kihyun'la kalacak oluşunun kesinleştiği söylenebilirdi.

Beraber çok eğleniyorlardı ve Kihyun onları çok seviyordu. Birbirlerine alışmaları uzun sürmemişti ve onlarla olmak o kadar da yalnız hissettirmiyordu.

Tam kendisine göre iki evcil hayvan bulduğunu düşünüyordu. Bırakan kişi her kimse içten teşekkürlerini sunmadan edemiyordu.

Nihayet evine vardığında kapıyı açıp içeri girdi. Girer girmez Min kapı sesini duymuş olacaktı ki havlayarak kendisine koştu. Daha kapıyı kapatamadan neşeyle iki ayak üstüne kalkıp bacağına pati atıyordu.

"Merhaba! Beni bu kadar çok mu özledin? İzin ver poşetleri bırakayım, olur mu?"

Min söyleneni anlıyormuş gibi koşturarak evin salonuna gitti. Kihyun da neşeyle mutfağa gitti ve elindeki poşetleri tezgaha bıraktı. Bu sırada Kyun da yanına gelmiş ve bacaklarına sürtünmeye başlamıştı.

"Sana da merhaba. Bak, bugün çok geç gelmedim. Hava yine karardı gerçi... Ama olsun."

Aldığı tüm malzemeleri kısa sürede rastgele dolaba yerleştiren gri saçlı hala ayaklarının altında dolanan kediyi kucağına aldı ve salona geçip kendini koltuğa bıraktı.

Çok büyük bir evi yoktu fakat çok da küçük denemezdi. Ortam güzeldi. Sıkıldığında yerlerini değiştirdiği renkli koltukları, orta boy da bir televizyonu vardı. Mutfağı salonuyla bitişikti ve diğer odaları da oldukça sıradan döşenmişti.

Kafasını geriye atıp gözlerini kapattığı sırada Min'in de kucağına çıktığını hissedebiliyordu. Tek gözünü hafifçe araladı ve gördüğü manzaraya gülümsedi. İkili her zaman olduğu gibi kendisine sırnaşıyordu işte.

"Çok yorgunum... Her yerim ağrıyor. Merak etmeyin, hasta değilim. Ama çok halsizim. Bugün de oynamasak sorun olur mu?"

Minikler sesler çıkararak karnına yaslandıklarında Kihyun ikisinin de kafasını okşadı. Ardından onları bir kenara bıraktı ve eğilip:

"Ben şimdi biraz banyoda rahatlamaya çalışacağım," dedi.

"Siz de yaramazlık yapmayın. Görüşürüz."

Komutlarının tamamını sıraladığına emin olduktan sonra poşet taşımaktan ağrıyan kollarını okşayarak banyoya girdi. Suyu açtı, küveti doldurdu ve üstündekilerden kurtulup içine girdi.

Lick Me, Like Me // changkihyukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin