-10-

129 10 0
                                    

 Bugünkü randevum doktorumla açık alanda yapılacak. Fazlasıyla kalabalık. Piknik alanı gibi bir yer. Küçükken orayı çok severdim. Yıllardır gitmediğim için hala sevip sevmediğimi bilmiyorum. O alanda yaşanmış birçok anı, çekilmiş birçok fotoğraflarım var. Ne kadar tedirgin olsam da korkmuyorum, korkmamalıyım. O yerlerin değişip değişmediğini bile bilmiyorum. İçimdeki merak arttıkça gidip görme arzum artıyordu ama aynı zamanda da tedirginliğimle mücadele ediyorum.  Hazırlanıp bisikletimle kapının önünde bekliyoruz Mehtap Hatunla. Babam gelip ''naber millet'' der demez bisiklete yapışıp bagaja sığdırmaya çalışıyor. Homurdana bisikleti bagaja teptikten sonra yola koyuluyoruz. Gittikçe benliğime kavuşuyor olmam özgürlüğümü geri almam tarifi imkânsız bir şey.

Sizi hiç korkularınız yönetti mi? Belki olabilir kim bilir?
Korku yoktur aslında. Korku içinde büyüttüklerinizdir. Korkusuzca yaşamıyorsanız yaşamamışsınızdır. Korkunun esiri olmaktansa yaşamamak en iyisi.

Hava ne sıcak ne soğuk. Ilık rüzgârı yüzümde hissediyorum. Arabanın  camını sonuna kadar açıyorum. Saçlarım ahenkte uçuşurken aklıma nedense Giray geliyor. O günden sonra hiç karşılaşmadık. Karşılaşmak isteyip istemediğimi de bilmiyorum. O günden sonra nasıl davranmam gerektiğini de bilmiyorum. Tek bildiğim onda tanıdık bir şeylerin olduğu. Bide ukala olmasa. O günden beri Çağlaylada görüşmedik. Araba duruyor. Ne çabuk gelmiştik. Farkına bile varmamışım. Görüntü olarak her şey çok farklı. Ağaçların yerleri türleri bile değişmiş ama havası ve hissettirdikleri yine ayni. Eskiden sallandığım salıncak artık yerinde yok. Bisiklet yolu daha güzel tabiî ki. Uzun bir süre geçti aynı kalmasını beklemiyordum. 
Pek kalabalık sayılmaz. Eskiden tıklım tıklım olurdu. Arkadaşlarla bisiklet yarışları yapardık. Hep birinci olurdum. Bu konuda mütevazı olamayacağım.

Babam bagajdan bisikleti çıkarken uzaktan Deniz Hanımı gördüm.      

  ‘’Merabalar’’

‘’Meraba’’

‘’İlaçlarını aldın mı Elfidacım? Nasılsın?’’
‘’Hepsini aldım şimdilik iyiyim kontrol edebileceğim boyutta.’’
‘’Süper o zaman önce karnımızı doyuralım. Asıl piknik yerleri ilerde oraya gidelim.’’
Ortama alışmam beklediğimden daha kolay oldu. Sanırım bu burasının büyüsünden kaynaklanıyordu. Yıllar sonra gelişimi kutlarmışcasına…

İnsanlara pek odaklanmıyorum zaten burada odaklanabileceğim en son şey. Diğer nedenide bu olabilir.

‘’Artık bir tur atalım da marifeti görelim bakalım. Duyduklarım kadar var mıymışsın’’

Evet asıl mevzuya gelmiştik hiçbir şey demeden kalkıyorum.

Bacaklarımda hafif bir uyuşma başlıyor. Adeta diğer yarım olan bisikletime kavuşmanın zamanı gelmişti. Şu an dikkatli bir şekilde bakınca fark ediyorum ki babam büyük ihtimalle bisikleti bakıma göndermişti. Rengi ilk günkü gibi ve zincirleri gayet iyi görünüyor. Frenleri de sağlam. Küçüklükten kalma zili bile duruyor. Adımımı pedala koyuyorum. Deniz Hanımda benimle birlikte bisiklet sürmeye başlıyor. Sırf kendimi yalnız hissetmemem için o da bisikletini kapmış gelmiş. İki üç kez sendeliyorum. Denge kurmakta zorlanıyorum ama sonra her pedalı döndürüşümde hızlanıyorum. Sanki biri beni yönetiyormuş gibi. Olacaklardan  korkuyorum.

Birden yüzüme vuran rüzgar kesiliyor. Sanıyorum ki durmuştum.Bir el burnuma hafif dokunarak '' Cadıların süpürgesi olması gerekmiyor mu ? Bu bisiklet olmamış.''

Ukalaca gülüşü beni gerçekten çok etkiliyordu.''Bana cadı demeyi keser misin? ''

''Neden prenses mi demem gerekiyor ?''

''Hayır. Adımla hitap edebilirsin mesela.''

''Adını bilmiyorum. Biliyor olsam da yine cadıyı tercih ediyorum.''

''Tercihin belliyse adımı söylememe gerek yok.''

Arkadan birileri Giray a seslendi. ''Görüşürüz cadı.'' diyerek arkadaşlarının yanına doğru koşar adımlarla ilerledi.

''Elfida.'' Deniz Hanım sesleniyordu. Çok panik yaptıklarına eminim.''

'Nereye gittin sen öyle. Talimatlarıma uymaman beni çok şaşırttı.Senden hiç beklemiyordum Elfida. Annenin, babanın aklı çıktı, seni arıyorlar.''  Arayıp bizimkilere haber verdi. İlk geldiğimiz yerde buluştuk.

ElfidaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin