8|Öğret bana

945 133 182
                                    

Levis Capaldi- Someone you loved

Levis Capaldi- Someone you loved

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Yani... Min Yoongi senden artık nefret etmediğini söyledi?" Taehyung düşünceli bir şekilde elini çenesine koyduğunda, kahverengi saçlı oğlan dalgın dalgın başını sallamış ve dudaklarını birbirine bastırmıştı. "Onu yıkadın, senin evinde kaldı, onun evinde kaldın ve bir yarışa katıldınız. Vay anasını satayım, ben bile bu kadarını beklemezdim. Bunun bizim tanıdığımız Min Yoongi olduğuna emin misin?"

Jungkook çenesini yasladığı gitarı kılıfına sokarken, tekrar başını sallamıştı. Açıkçası kafasının içi bir hayli yoğundu ve bu yüzden  cümlelerini toparlamakta zorlanıyordu. "Evet... Bilemiyorum, önceki haliyle pek alakası yok gibi. Çok sevimli davranıyor. Bağırmıyor, kötü kötü bakmıyor ve... kucağımda uykuya dalıyor." Gitarı bacaklarının arasına alıp tekrar kaldırıma oturduğunda, Taehyung ağzındaki lolipopu çevirmiş ve dilini damağına vurmuştu. "Bence senden hoşlanmaya başladı."

"Heh? Çocuğun daha eşcinsel olup olmadığını bilmiyoruz ve düne kadar benden nefret eden birinin şu an benden hoşlanacağını düşünmüyorum, bu çok uzak bir ihtimal. Geçen gün, sandığı kadar kötü biri olmadığımı söyledi." Jungkook'un sesi cümlelerinin sonuna doğru hevesli bir hal aldığında küçük olan yüzünü buruşturmuştu.

"Sen zaten kötü değilsin! Neden sarışın insanlar hep aptal oluyor?" Taehyung elini açık kahverengi saçlarından geçirip dağınık olan saçları iyice dağıttı ve gözleri parkın arkasında paten süren, gittikçe onlara yaklaşan sarı saçlı büyüğüne kaydığında, dirseğini Jungkook'un koluna geçirmiş ve çenesiyle onu işaret etmişti. "Seninki orada."

"Hani?"

"Saat, dokuz yönünde."

Jungkook kafasını sağa doğru çevirdiğinde, Taehyung gözlerini devirmiş ve onun çenesinden tutarak diğer tarafa çevirmişti. Jungkook ise onu görür görmez içinde açan çiçeklerle, onlara yetmek istercesine içine derin bir nefes çekmiş, hülyalı hülyalı o tarafa bakmaya başlamıştı. Taehyung ise gülmüş, cebindeki sigarayı çıkararak dudakları arasına ince dalı yerleştirmişti. Jungkook'un kırmızı dudaklarına da bir tane yerleştirirken, ılık rüzgar ikisinin de saçlarını uçuruyor ve yaz her zaman ki gibi tatlı bir zevk veriyordu. Üstelik Jungkook, Yoongi'yi izlerken zaman çok güzel ilerliyordu.

"Jungkook şu an tam bir mala benziyorsun. Öküzün trene baktığı gibi çocuğa bakıyorsun, aramıza dönmeye ne dersin?" Taehyung alayla konuştuğunda, Jungkook gözlerini birkaç saniye kapatmış ve kuruyan dudaklarını yalamıştı. "Neden buraya gelmiyor? Onu birkaç gündür görmüyorum, yanıma gelse de o içinde kaybolduğum minik siyah gözlere doya doya bakabilsem." Jungkook'un oldukça yoğun ve dalgın çıkan sesi küçüğünün tekrar gözlerini devirmesine sebep olmuştu. "Belki de her gün seni görmekten bıkmıştır."

"Yah!" Jungkook sinirle ona döndüğünde Taehyung sırıtmıştı ama sarı saçlının yanına gelen uzun boylu çocukla duraksamış, ardından boğazını temizlemişti. "Ah, şu geçen gün bizimle basketbol oynamaya gelen çocuk değil mi?"

「️90's Daisy Days」️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin