1.1

6.4K 579 169
                                    

Jimin şortunu bacaklarından geçirdi ve tam kalçasının altında durmasına özen gösterdi. Şeftali desenli pijamanın üst kısmını giyindi. Saten olması tenini ürpertsede bu hissi seviyordu. Merdivenlerden aşağı inip, saatine baktı. Jeon'un nerdeyse gelmesine az kalmıştı.

"Minie~" huysuzlaşan kedisini kucağına aldı ve yumuşak tüylerini okşadı. "Bebeğim sorunun ne senin?" Kedisi mırıldandı ve Jimin'in koluna kafasını sürttü. Jimin onun bu tatlı haline kıkırdadı. "Sevimli minie," biraz daha sevse bile, kedisi hala gergindi.

Zil sesini duyması ile garip hissetti. Jeon'un onun evinde olma fikri, karnının karıncalanmasına sebep oluyordu. Zilin tekrar çalması ile aklındakilerden sıyrıldı ve kedisi ile ilerledi kapıya doğru. Kapıyı derin bir nefes alıp açtı. Deri ceketi, yırtık kotu ve ıslak saçı ile Jeon karşısındaydı.

"Selam," Jimin hala Jungkook'un yüzüne bakıyordu. Jeon'un kucağındaki kedinin mırıldanması ile kendine geldi. Tatlıca gülümsedi. "Selam hadi gel içeri." Jeon yandan bir gülüş attı. Jimin'in ona olan bakışlarını yakalamıştı. Peki bu neden onun bu kadar hoşuna gitmişti?

"Otursana," Jeon koltuğun birine oturduğunda Jimin de yanına gelmişti. Kendi kedisini yere bırakıp Jeon'un kedisini kucağına aldı. "Aman tanrım! Yumuşacık ve çok güzel bu." Jeon'un kedisi Jimin'in koluna sürtündü ve kuyruğu ile açıkta kalan bacağını okşadı.

"Seni sevdi Jimin." Yerdeki kedi mırıldanınca Jeon onu kucağına aldı. Kedinin gergin olduğu her halinden belliydi. "Dişi bu." Jimin onayladıktan sonra Jeon'un kedisiyle oynamaya devam etti. Kediyi dizlerine yatırdı ve göbeğini okşamaya başladı. Kediden memnun mırıltıları duyan Jimin şaşkınca baktı.

"Sanırım gergin olmasının sebebi hazımsızlık çekmesi. Su içmiyor veya çok mu yiyor?" Jimin düşündü ve çok fazla yediğini farketti. "Evet çok yiyor. Yani normalde böyle yemezdi." Jeon gülümsedi ve okşamaya devam etti. 5 dakikanın sonunda, "tuvaleti için nereye bırakayım" diye sordu. Jimin kalktı ve kedisini taşların üzerine bıraktı.

Ardından tekrar Jeon'un yanına döndü. "Huzurlu gözüküyordu. Teşekkür ederim. Hiç aklıma gelmemişti." Jeon hafif bir tebessüm bıraktı. "Benim kedim de çok fazla yiyor. Alışkanlık." Jeon elindeki kediyi bıraktı ve evde gezmesine izin verdi. Şimdi koca salonda ikisi vardı. Jeon elindeki şişeyi kaldırdı. "Sözün vardı?"

Jimin elindeki şişeyi tatlı bir gülüşle almış ve mutfağa ilerlemişti. Jeon arkasından bakarken gözünün hiç kaymaması gereken bir yere kayması ile dudaklarını yaladı. Normalde böyle bir adam hiç olmamıştı. Ama tanrı aşkına! Dolgun kalçasını örten tek bir saten parça vardı ve Jimin aşırı seksi bir adamdı.

"Geldim." Jeon aklındaki düşünceleri sildi ve gülümseyerek elindeki bardağı aldı. Jimin ise Jeon'a elini uzattı. Jungkook bir eline bir Jimin'in yüzüne baktı. "Korkma seni öldürmeyeceğim. Bunu içecek güzel bir yer biliyorum." Jeon alt dudağını ısırdı ve Jimin'in minik ellerini tuttu. Cidden bir pamuk kadar yumuşak olması normal miydi?

Salonun sonundaki odaya girdiklerinde gözlerine inanamadı. Odanın bir duvarı komple camdı. Dışarısı ise birçok çiçekten ve onları görmelerini engelleyen ağaçlarla çevriliydi. "Jimin burası çok güzel." Sarışın genç yerdeki puflardan birine oturdu. "Şeftali şeklinde puf mu?" Sesindeki gülümseme Jimin'in kaşlarını çatmasına sebep olmuştu.

Jungkook bunu farkettiğinde hemen yanına oturdu. "Özür dilerim. Sadece fazla tatlı geldi gözüme." Jimin, onu tatlı bulması üzerine, kızaran yanakları ile elindeki bardağa bakmaya başladı. "Neyse sorun yok." Kedi gibi mırıldanması komiğine gitmişti Jungkook'un.

Saatler boyunca içmişler ve sürekli gülüp eğleniyorlardı. Artık o kadar içmişlerdi ki, Jimin'in bacağı Jungkook'un üstündeydi. Komik bir şey anlatmaya devam eden Jungkook, farkında olmadan Jimin'in bacağını boydan boya okşamaya başladı. Aynı zamanda ikisi de birbirine git gite daha fazla yakınlaşıyordu.

"Ah Jeon, harikasın." Gülüşürken Jimin elini Jungkook'un omzuna çıkardı. "Bende kas istiyorum. Fazla ateşli gözüküyorsun." Jungkook elinin altındaki baldırları hafif sıktı ve aniden kendine çekti. Jimin'in minik elleri, Jungkook'un omuzlarındaydı. Jungkook hemen kendi dudaklarının önündeki dudaklara üfledi sıcak nefesini. "Sen bu halinle bile çok ateşlisin."

Jimin memnun olmuşcasına daha fazla yaklaştı. Jungkook elini baldırından kalçasına getirdi. Saten parçanın üstünden, Jimin'in dolgun kalçasını okşadı. Jimin biraz daha hareket etti ve Jungkook'un kucağına oturdu. "Seni etkiliyor muyum Jeon?" Jungkook burnunu, sıcak boyna sürttü ve mırıldandı. "Beni bir ateş gibi yakıyorsun Jimin."

Jimin ellerini Jungkook'un ensesine attı. Kalçasını, hissettiği şişliğe sürttü ve mırıldandı. Ardından dolgun dudaklarını ıslattı ve şarap olmuş dudaklara bastırdı. Jungkook dilini dudaklar üstünde gezdirdi. Elleri ile iki lobu sertçe sıktı ve Jimin'i inletti. "Ihmm jeon!" Jungkook sırıttı ve alt dudağını ısırdı sarışının.

"İsmimin ağzından bu şekilde çıkması beni havalandırıyor." Jimin memnunca sırıttı ve Jeon'un kucağında sürtünmeye başladı. Jungkook Jimin'in saten pijamasından ellerini soktu ve yumuşak deriyi okşadı. "Cidden şeftali gibi kokuyorsun." Jimin kıkırdadı ve tekrar Jungkook'un dudaklarına asıldı. Şapırtı ve ıslaklık ikisini de zorlarken, Jungkook elini şortundan içeri soktu.

Sıcak ve dolgun kalçalar iştah açıcıydı.

Kalçalarındaki kemikli eller ile titreyen Jimin, dilini Jungkook'un sıcak diline doladı. Ardından Jeon, parmağını Jimin'in pembe deliğine getirdi ve nazikçe okşadı. "Burayı benim yapmak istiyorum. Sadece bana ait olsun istiyorum." Jimin dudaklarını Jungkook'un dudaklarından çekti. Kızarmış ve Jungkook'un salyasına bulanmış dudaklarını kulağına yaklaştırdı. Jungkook duydukları ile şaşkındı. Bu kadar çabuk karar vereceğini düşünmemişti.

"Bana sanat tasarlamana izin veriyorum Jeon."

Passionis ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin