Jimin koltukta oturmuş, kucağında kedisi ile uzanıyordu. O kadar çok mutsuzdu ki. Jungkook'un ona olan tavrına sinir olmuştu. Saatlerce ağlamış ve artık bitkin düşünce biraz kestirip uyumuştu. Şimdi ise düşünüyordu.
Kendisinin bir suçu yoktu ve bunun bu kadar uzatılması canını sıkmıştı. Diz kapaklarına kadar beyaz çorabını çekti ve Pembe polarına daha sıkı sarıldı. Uyuyan kedisini sepetine koydu ve tekrar koltuğa oturacağı sırada zil çaldı.
Taehyung ve Jin'in gelebileceğini düşündü. Halsiz ve yorgunca ilerledi. "Tamam geliyorum!" Kapıyı açar açmaz karşısında Jungkook'u beklemiyordu. "Girebilir miyim?" Masum ses tonu ve üzgün yüzünü, yüreği kaldırmadı. Yavaşça kenara çekildi. "Geçebilirsin."
Jungkook elindeki çiçeklerle içeri adımladı. Mahçuptu ve sinirliyken en sevdiğini kırmıştı. Kendisine yaklaşan Jimin'in yanına geldi ve uzattı. "Çok özür dilerim bebeğim. Çok kıskandım ve olanlar oldu." Jimin dolan gözlerini gözlerine kaldırdı.
"Bu böyle mi olacak hep kook? Kıskanacaksın ve beni üzeceksin." Jungkook içi erircesine yaklaştı ve seftalili küpelerine parmak ucu ile dokundu. "Takmışsın?" Nefesini teninde gezdiriyor ve kısık sesi ile Jimin'i kıvama getiriyordu. Ardından kendinden kısa olan çocuğun boynuna sokuldu.
Islak ve tatlı öpücüklerini boynundan kulağının altına kadar devam ettirdi. "Özür dilerim." Jimin küçük ellerini Jungkook'un boynuna çıkardı ve dudaklarını birleştirdi. Dolgun dudakları ile Kook'un ince dudaklarını örttü. Jungkook tadını alırcasına öptü, ısırdı ve emdi. "Şimdi ufak bir itirafta bulunacağım."
Kemikli ellerini Jimin'in dolgun kalçalarına yerleştirdi. Sertçe sıktı ve aniden kucağına aldı. Beyaz boynunu dişlerine sunarken, kapıya doğru ilerledi. Zevkten ne olduğunu anlamayan Jimin, boynunu geriye attı ve gecenin hakim olduğu gökyüzü ile karşılaştı. Jungkook yavaşça Jimin'i yere indirdi ve arabasına doğru yol aldı. Sokağı dolduran şarkı ile Jimin'e yaklaştı.
"Benim tatlı şeftalim. Benimle dans eder misin?"
Jimin minik ellerini, Jungkook'un ellerine narince bıraktı. Ardından göğüslerini birleştirdiler ve nefeslerini birbirine doladılar. "Jimin şimdi söyleyeceklerimi iyi dinle." Hafif yağmaya başlayan yağmur ve müziğin güzelliği ikisini de esir almıştı. "Bundan tam iki sene önce, Passionis ve Gucci'nin ortak lansmanında gördüm seni."
Jimin şokla sarsılırken, Jungkook sıkıca belinden tutuyor ve dans etmeye devam ediyorlardı. "Kırmızı gömleğin, sarı saçların, gözlerin, dudakların, pantolonun... Hepsi ile özel bir parça gibiydin." Jimin derin nefesler alıyor ve anlamaya çalışıyordu. "Bu ne demek Jungkook?" Derin bir nefes aldı ve fısıldadı.
"2 yıldır çizdiğim her ayakkabı, senin sayende."
İkisi durdu.
Yağmur yağdı.
Şarkı çalmaya devam etti.
@sugar.chimmy
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
8,787,7 ❤ 89,8 🗯👁
Kapıma böyle geldi, güzel bitti. 💕
Jeonjungkook: Seni seviyorum ilk zamanlardaki gibi. ❣ ↪: @sugar.chimmy: Seni seviyorum ilk anımdan beri. 💓