Taehyung'ın ağızından,
Sabahın erken saatlerinde uyandım.
Valizimi uyumadan önce hazırladığım için kendime yine durmayan teşekkürlerimi sunuyordum.
Birazdan yolculuğa çıkacaktım,
Trende özellikle erken saatleri seçerdim çünkü sessizlik her zaman hoşuma gitmiştir. Genellikle sessizde olan telefonum masada hareket etmeye başladı. Uzunca gerildim ve telefonu elime aldım.
"Taehyung, delirdin mi sen? Ne demek buradan gidiyorum.. Tanrım delireceğim, Taehyung şu aptal telefona cevap ver!"
"Hoseok, dostum lütfen. Bunu daha kaç defa anlatacağım? Artık buradan sıkıldım. Büyükbabam o evde nasıl yaşlanarak öldüyse bende o şekilde ölmek istiyorum... beni de anla, lütfen. Burada o aptal insanların içinde geberip gitmek nasıl bu kadar güzel geliyor gözüne?" Derin bir nefes aldım, büyükbabam öleli iki hafta olmuştu. Ona olan bağlılığım beni de o topraklara gitmeye teşvik ediyordu.
Hoseok derin bir nefes aldı, sesi fısıldarmış gibi çıktı,
"Kendine iyi bak dostum... ziyaretine geleceğim."
Gülümsedim, o cidden sahip olabileceğiniz en iyi dostlardan biriydi fakat gitmeliydim işte.
"Sende, sizde kendinize iyi bakın. Seni seviyorum."
Telefonu kapattım ve birkaç saniye duraksayıp hazırlıklarıma devam ettim. Bol koyu bir kumaş pantolonun içine giydiğim beyaz gömleği sıkıştırdım. Askılıktan kabanımı alıp giydim ve valizimi alıp istasyona doğru yola koyuldum, tren gelmişti. Biletimi teslim edip kendi yerime geçtim ve tüm yolculuk boyunca kitap okudum."Pardon bayım, istasyona geldik."
Uyuyakalmıştım. Gözlerimi ovaladım ve trenden inip asla unutamadığım yolu adımlamaya başladım.--------
"Jeon! Duydun mu? Kim Yeonhye'nin torunu gelecekmiş."
"Ne? Madem onu düşünen birileri varmış ne diye bu zamana kadar gelmemiş? Hayırsız şehirlinin biridir eminim ki."
"Jeonggukie sen aklını mı kaçırdın. O küçükken de hep buray gelirdi. Hatırlamıyor musun? Ona Taetae diyip duruyordun!"Jeongguk aniden afalladı ve geriye doğru sendeledi. Elindeki çapayı yere bıraktı ve alnını sildi. Bu, bu cidden olamazdı... değil mi? Onun minik taetae'i geri dönemezdi. Ona şehirde annesinin ve babasının aldığı oyuncakları gizlice hediye eden minik arkadaşı büyümüştü ve geri mi gelecekti? Jeon aniden kafasını kaldırdı.
"Uhm, benim eve gitmem gerek benim yerime devam edersin değil mi?" Daha dinlemeden eve koşmaya başladı. Çok uzun zaman olmuştu, en güzel kıyafetlerini giymeli, güzel bir duş almalı ve onu o şekilde karşılamalıydı.Heyecanlandı jeongguk, öylesine
Heyecanlandı ki,
En son elleri tir tir titriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paper Hearts | Taekook
FanfictionUfak bir kasabada yoksulluk içinde yaşayan ve kitaplara olan aşkı ile bilinen genç Jeon Jeongguk'un hayatı kasabaya gelen çocukluk aşkının kirli sırrını ortaya çıkarması ile değişir.