Yatakda sırtımın üzerine uzanmış tavana bakarken, odaya dolmaya başlayan hafif ışıkla sabah olduğunun farkına vardım.
Dün gece Jeongguk yemeğini yemiş sonra da odaya gidip duş almıştı. Bense o uyuyana kadar kitap okumuş, uyuduğunda ise uyuyamamıştım.
Yanımda duran kitabı elime aldım ve kaldığım yerden devam ettim;Hesiodos'un Thegonia'sında şöyle anlatır Khanos olanları.
"Khaos'tu hepsinden önce var olan
Sonra geniş göğüslü Gaiga, Ana Toprak
Sürekli, sağlam tabanı bütün ölümsüzlerin,
Onlar ki tepelerinde oturuyorlar karlı
Olympos'un,
Ve yol yol toprağın dibindeki karanlık
Tartaros'ta...
Khanos'tan Erebos ve Kara gece doğdu,
Gecedense Esir ve Günışığı doğdu,
Erebos'la sevişip birleşmesinden."
Arkamdan bir ses işittim, boğuk ve pürüzlü çıkan bir sesti bu;"Taehyung-ah... Neden beni uyandırmadın?"
Ses ile birlikte elimdeki kitabı bırakıp arkama döndüm. Jeongguk uyuşuk adımları ile bana doğru geliyor, bir eli ile gözünü ovalarken diğeri ile dün duştan sonra giymesi için verdiğim tişörtün eteğini çekiştirip bırakıyordu.
Kollarımı iki yana açıp gelmesi için bekledim. O, yeni uyanmışlığın devam ettiği yavaşlıkla bana doğru gelmiş, kollarını biraz açıp kollarımın arasına girmiş ve çenesini omzuma koymuştu. Elimi sırtına götürdüm ve usulca okşadım.
"Saat daha altı buçuk bile olmamıştır jeongguk. Sen neden bu saatte ayağa kalktın?"
Burnunu çektiğini duydum,
"Özür dilerim dün için, ben kapıyı çalmalıydım. Kapı zaten açıkmış ve ah-"
Derin bir nefes alışını
"Sadece b-bir an kan görünce... ne bileyim ben bir an bir yerine bir şey oldu sandım. Endişelendim Taehyung"
Ve sonra da kafasını boynuma gömdüğünü hissettim, minik gözyaşlarını hissettim.
"Hayır, hayır tavşanım. O konuyu unuttum bile bak. Ağlama."
Hıçkırıklarını duydum. Minik, saklamaya çalıştığı ıslak kirpiklerinin tenime dokunuşuna şahit oldum.
Kollarımı vücuduna sardım nazikçe ve bir şarkı fısıldamaya başladım.
(Burada medyayı açabilirsiniz.)
"Çiçeklerle dolu sokakta, bugün yine seni gördüm..."
"Bu halini aklımda tutabilecek miyim?"
Hıçkırıkları yüzünden sarsılan vücudu yavaşladı sesimle.
"Şafakta ay ışıklarının geçip gittiği parkta, duygularımı topluyorum."
Sol elimi yukarı kaldırıp ilk önce ensesini, sonrasında saçlarını okşamaya başladım.
"Taehyung... devamı var mı bu şarkının?"
"Hmhm"
Ellerimden biri saçlarını okşamaya devam ederken diğer elimle destek aldım ve pekte ağır olmayan bedenimi kucağıma çektim.
"Bu şarkı sana geliyor."
"Geceleri filmin sesini aydan duyuyorum."
Diğer elimle sırtını sıvazlamaya devam ettim.
"Hâlâ güzel hikayeyi merak ediyorum."
"Hâlâ en iyi kısmı merak ediyorum."
"Hâlâ sıradaki hikayede geziniyorum."
Boynuma çarpan düzenli nefeslerini duymuştum. Uyumuş olmalıydı.
"I want to make you mine..."
Bir süre daha öyle kaldık, uzaktan bebeğini uyutmaya çalışan bir anneydim belki, şefkatle ninni söyleyen bir anne gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paper Hearts | Taekook
FanfictionUfak bir kasabada yoksulluk içinde yaşayan ve kitaplara olan aşkı ile bilinen genç Jeon Jeongguk'un hayatı kasabaya gelen çocukluk aşkının kirli sırrını ortaya çıkarması ile değişir.