Yerde peşimden çektiğim valizi aniden durdurup kafamı kaldırdım ve yıllar sonra o iki katlı tahtadan yapılmış hissi veren koyu renklerin süslediği eve baktım.
Sol gözümden minik bir damla yaş süzülmüştü, büyükbabam burada tek başına yaşardı. Küçükken ailemden duyduğum kadarıyla eşi çocuğunu ondan ayrıyken doğurmuş ve sonrasında büyükbabama vermişti. Büyük babam anneme bu minik kasabada bakmış, sonrasında şehirli bir adamla evden göçmesine izin vermişti.
Küçük yaşlarımda her yaz annem ve babam okulum bittiği gün hemen trenle beni buraya yollar, büyükbabam ise beni istasyonda karşılardı. Okul açılana kadar tüm yazımı onunla burada geçirir, onun arkadaşı olurdum.
Oh, öylesine özlemiştim ki burayı...Gözyaşlarımı elimin tersi ile sildim ve saksının içindeki anahtarı bulup içeri girdim.
Yıllarca burayı yuva edinmiş tozlar beni istemezmiş gibi yerlerinden kalktı. Yoğun öksürüklerin içinde ağzımı dirseğimin içiyle kapattım ve gözlerimi kısıp evdeki bulabildiğim tüm pencereleri açtım.
Yaklaşık on dakika sonrasında daha yaşanılabilir bir yer haline gelmişti. Valizimi yerleştirmiştim ve küçüklüğümden beridir buraya geldiğim zaman hep kaldığım üst kattaki büyük odayı düzenli bir hâle sokmaya çalışmıştım. Çarşafları özenle değiştirdim ve büyük bir temizlik yapmaya koyuldum.
----
"Jeongguk, bu halin ne hayatım. Nereye gideceksin?"
Soğuk suda acele bir şekilde aldığım duş sonrasında birkaç ay önce babamın şehire gittiğinde aldığı kıyafetlerimi giymiş, kirli aynada kendime biraz baktıktan sonra koşar adımlarla dışarı çıkmaya yeltenmiştim.
Tabii annem seslenip beni durdurmasaydı.
"Anne, küçükken oynadığım bir çocuk vardı, Kim Yeonhye'nin torunu kim taehyung şehirden buraya gelmiş!"
"Ne? Oğlum aklını mı kaçırdın yine birileri seninle alay etmiş olmalı, o duyduğuma göre iyi bir gazeteci olmuştu. Neden gelsin?"
"Anne lütfen bırak gideyim hadi."En son arkamdan bir şeyler dediğini duydum ama cevap vermedim, koşarak hatırlamaya çalıştığım o eve gittim. Vardığımda tüm pencereleri açık kapının önünde bir sürü çöp olan bir ev ile karşılaşacağımı düşünmüyorum.
Yavaş adımlarla kapıya gittim ve iki defa tıklattım. Ardından yaklaşan adım sesleriyle biraz utandım ve geriye doğru çekilip kafamı eydim."Kim o?"
Gözlerim sonuna kadar açıldı, bu oldukça yoğun ve derin ses taetae'e mi aitti? Şaşkınlıkla geriye doğr sendeledim.
Kapı açıldı. O bir eli kapı kolunda diğer eli cebinde şaşkınlıkla kaşlarını çatarak bana baktı.
"Afedersiniz, kimsiniz?"
O cidden büyük bir adam olmuştu. Benim küçük oyun arkadaşım büyümüştü.
"Ben Taetae. Oh, yani ben Jeon Jeongguk Kim Taehyung."Kafamı yavaşca kaldırdım ve kıvırcık kahküllerimin arasından gözlerine baktım, o da aynı şekilde büyüyen göz bebekleriyle bana bakıyordu.
"Benvenuto, mio coniglio."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paper Hearts | Taekook
Fiksi PenggemarUfak bir kasabada yoksulluk içinde yaşayan ve kitaplara olan aşkı ile bilinen genç Jeon Jeongguk'un hayatı kasabaya gelen çocukluk aşkının kirli sırrını ortaya çıkarması ile değişir.