"Yakaladım seni?" Ensemden kavrayan soğuk elleri hissettiğimde çığlık atarak kaçmaya çalıştım.
"Kaçamazsın bir yere." dedi soğuk bir ses tonuyla. Elinden kurtulduğumda bileğimi kavramıştı sıkıca.
"Ya kaçmayacağım buz gibi ellerinle niye enseme dokunuyorsun? Zaten grip olacağım galiba üşüyorum." Niye bunu sesli bir şekilde söylediğimi bilmesem de karşımdaki kadının pek bir umurunda değildi sanki. Derin bir nefes aldı.
"Niye çantamı çalıyorsun dengesiz?" diye bağırdı en sonunda. Evet bağırdı. Gözlerimi devirdim.
"Çalmadım ya niye çantanı çalayım senin kimsin ki sen?" Elimi kaldırıp üzerine doğru yürüdüğümde elimi tuttu.
"Eee derdin ne o zaman?"
"Dedim ya meleğinim senin diye. İşte günlük sporunu yaptın. Erkekler bira göbekli kızları sevmez."
"Biseksüelim."
"Tahmin etmiştim. Gay-dar'ım çok gelişmiştir benim." Beraber yürümeye başladığımızda nereye yürüdüğümüzü bilmesem de ses çıkartmadım. Telefonumdan şarkı açtığımda gözlerini bana dikti.
"Ne var be?" klasik, gitar çalma hareketlerimle yolda yürürken yanımdaki güzel kadın dudaklarını sinirle birbirine bastırdı.
"Beni öldürmeye götürüyorsan söyle de şu telefonumdaki nude'ları sileyim. Ya da söylemeyeceksen bile ben ölürsem telefonumu yak lütfen. Annem görürse ağzıma sıçar benim." Ağzını açmamıştı. E ne yani n'oldu şimdi?
"Tek istediğim birkaç içki içip alışverişimi yapıp evime gitmekti."
"Ama bebeğim şanslısın ki ben seni buldum. Ve yapacak işlerimiz var."
"Ne? Mesela ne işimiz var şu an? Söyle bakalım adını bilmediğim bal gözlü kız ne işimiz var?"
"Adımı söylemem sen bana bal de. Bu geceyi benimle geçir sonra hiç tanışmamış gibi devam edelim hayatımıza olmaz mı?"
"Olur."
"Önce yemek mi yesek açım ben."
"Saat on bir oldu bilmem farkında mısın? "
"Şuradaki çiğköftecide midye satıyorlar mis gibi midyeleri var. Gel oraya gidelim." Yüzünü iğrenirmişçesine ekşitti ve kaşlarını çattı.
Tamam, insanlar bazı yemekleri diğerlerine göre daha az sevebilirler fakat bu da ne ya? Bok yemesini istemedim sonuçta.
"Sevmem ben midye."
"Ah evet prenses fark ettim mimiklerinden. Buralı mısın sen?
"Evet. Doğma büyüme."
"Belli ben deniz kenarından geldim. Kusura bakma ama yedi neslim de balıkçı. Yani yaptığın çok ayıptı ben deniz ürünleriyle büyüdüm."
"Peki, ben bunu nereden bilebilirim bal?"
"Uuu hoşuma gitti." Yanına bir adım daha yaklaştım ve koluna girip kafamı omuzuna koydum.
"Anlat bakalım Evangeline."
"Evangeline?"
"Evet, bak nasıl ışık saçar güzel Evangeline?"
"O ne be."
"Ma Belle Evangeline. Prenses ve Kurbağa'dan. İzleriz bir ara. Neyse anlat hadi."
"Ne anlatmamı istiyorsun?"
"Aşk. Aşk çok güzeldir, harikadır. Aşktır. Anlat, kaç kere âşık oldun?"
"Önce sen" dedi dudaklarını bükerek Gerçekten güzel bir kızdı bu arada...
"Ben anlatırsam içinden çıkamayız. Ben çok âşık oldum. Ben sürekli âşık olurum. Hormonsal sanki benimki biraz. Bazen birini aldatır diğerine gider, aldattığıma geri döner baştan severim. Böyle zikzaklarım var. Bilmiyorum belki de yazar kişiliğim bazen benden çok fazla aşk istiyor. Bilirsin yeni aşklar, yeni heyecanlar, yeni hikâyeler... Kim sevmez ki?"
"Ben sevmem. Ben uzun ilişki insanıyım. İki, üç ilişkim oldu sadece. Uzunlardı en son sevgilim ki bir ay önce ayrıldık. 3 yıldır beraberdik."
"Siktir, üç yıl oldukça uzun bir süre."
"Ya senin? Ne kadar sürüyordu?"
"Bilmem, birkaç ay. Seneyi göremedim henüz biriyle. Ben on dokuz yaşındayım."
"Ciddi misin sen? Bu saatte evde olman gerekmiyor mu senin ya?"
"Üniversite... Ailem farklı şehirde. Bu gece canım çok sıkkındı bara gelmek istedim."
"Ah, çok gençsin." dedi durgunlaşarak. Saçımı geriye attım.
"Bir oyun oynayalım mı?"
#KALBİDENGEM
ŞİMDİ OKUDUĞUN
26
Короткі історіїSadece bir kaç kısa bölüm. 30 Mart 2020 - 30 Mart 2020 #KalbiDengem