[Mild High Club - Homage]
Biliyorum, çok özlediniz ve inanın ben de çok fazla özledim.
Daha fazla uzatmadan üzümlü kekime bölüm yazmaya geçeyim.
Bir sonraki bölüm, her şey artık başlayacak. En sevdiğim bölüme geçmemiz in yalnızca bu bölümü bitirmek kaldı.
Bundan sonra, işler daha güzelleşecek ve kitaba daha fazla bağlanacaksınız.
Umarım size her şeyi yansıtabilirim.
Sizi seviyorum.Not: Orjinal Holy
| LİDER
Hayatım boyunca, yalnızca iki şeyden tam anlamıyla emin olmuştum. Birincisi, kesinlikle kendimi kontrol edebilen bir adamdım. Hiç kimseye ihtiyacım olmadan yıllarca başımın çaresine bakabilir ve bir şeylerin üstesinden kendi başıma gelebilirdim. Karakterimi kontrol etmeye alışmış ve bu konuda tıpkı fiziksel eğitimlerim gibi eğitim görmüştüm. Tek bir bakışımla da insanları kolayca çözebilir ve onların zaaflarını algılayabilirdim. İkincisi ise, konu dönüp dolaşıp bir şekilde yeniden zihnimdeki her şey gibi Jungkook'a geldiğinde, tüm kontrolümü bir anda kaybediyor ve onun hakkında yalnızca bana gösterdiklerini algılamaya başlıyordum. Normalde insanları çok kolay analiz edebilsem de, Jungkook bir şeyleri benden saklamakta oldukça kendini geliştirmişti. Onu anlamak kolaydı, bana gösterdiği büyük ilgisinden dolayı gözlerindeki samimiyete kadar her şeyinin, en ufak detayının farkındaydım. Lakin konu benden sakladığı, Kuzey'de yaşadığı olaylara geldiğinde, onu tıpkı bir düşmana yaptığım gibi zorlayamıyor, ya da üzerinde gelişmiş, o bir zamanlar düşmanlarda çok işime yarayan otoritemi kullanamıyordum. Kafayı yemek üzere olsam dahi, onun gözlerinden akacak tek bir damla yaşa sebep olmak bütün tüylerimi diken diken ediyordu. Bu düşünceyi dahi hiçbir şekilde sevmediğim doğruydu.
Kollarımı hafifçe yastığın altına doğru koyarak, gözlerimi kapatıp uyumaya çalışmıştım ancak her an onu düşünürken, bu hiçbir şekilde mümkün olmuyordu. Şimdi zihnimde yalnızca o ve her zerresi olduğu için, rahat bir uyku dahi uyuyamıyordum. Dudaklarımı aralayıp bıkkınca derin bir nefes verirken, iki gündür onu görmediğim için kendimi boşlukta hissetmeye çoktan alışmıştım. Tanıştığımız şu birkaç ayda, onu görmediğim oldukça fazla zaman geçirmiş olsam da, hatta bu süre daha fazla uzamış olsa da, bana arkasını dönüp her gidişinde kollarımda olmasına muhtaç olduğumu bildiğim için, sesimi çıkarmadan yalnızca zihnimdeki bu karmaşayı durdurmaya çalışıyordum.
Derin bir nefes alıp en sonunda sinirden inleyerek başımı yastığa gömdüm ve gecenin bir yarısı yarın sabah görev başında olacağımı hatırladığımda, kendimi boğarak uyumaya çalıştım. Yumruk yaptığım ellerimle ve bacaklarımla çift kişilik yatağımı yumruklarken, uzun ve zarif parmakları beni korkutacağını bilerekten aniden önce havada asılı kalan bileklerimden tuttu. Ardından yavaşça parmaklarını başıma yerleştirip, sakinleşen bedenimi kendi yüzünü görebilmem için olduğu tarafa doğru çevirdi. Sonunda yastıktan ayrılıp derin bir nefes alabildiğimde, siyah incilerini çoktan üzerime dikmiş ve kaşlarını çatarak ne yaptığımı anlamaya çalışıyor olduğunu gördüm. Gözlerim bana olan bakışıyla istemsizce devrildiğinde, tek kaşı havaya kalktı ve bu asi tavrıma karşı dudaklarını ısırdı. Başını hafifçe yana eğip yeniden yüzümün tüm santimini inceledi ve açıklama yapmamı bekliyormuşçasına bakmaya devam etti. Derin bir nefes almdan önce, beni çevirdikten sonra yeniden bileklerimi tutup beni sabitleyen Jungkook'un parmaklarına doğru kendi parmaklarımı kaydırdım ve o zarif ellerini, kendi büyük parmaklarıma hapsettim. Asker olduğumdan bu zamana kadar, küçük Henry dışında hiç bir insanın parmaklarını bu kadar uzun bir süre ve tüm samimiyetimle birlikte kavradığımı sanmıyordum. Uzun parmaklarını kendi parmaklarımla tamamladığımda, ellerimiz birbirimize doğru kıvrıldı ve tutuştu. Avuç içindeki sıcaklığı ve avcundaki dokuları şimdi daha rahat hissediyordum. Lakin bu el ele tutuşmamız, başkasında olduğu gibi öylesine değildi. Jeon'un ellerini avucuma hapsettiğim anda, kalbim hissettiğim parmakları ve tutuşuma büyük bir istekle karşılık verişiyle çoktan hızla atmaya başlamış ve karın bölgemde tahmin dahi edemeyeceğim bir sıcaklık oluşmuştu. Ellerini tuttuğumda, bana göstermediği zaaflarını bile yönetebilecek güce sahip gibi olmuştum. Öyle güzel ve eşsiz hissettiriyordu ki, onun da bu deneyimi ilk defa bu kadar uzun yaşadığı bakışlarında değişen parıltılardan belliydi. Benim aksime, duygularını gözlerine yansıtan bir çocuktu ve ben artık o ışığı birkaç kilometre uzaktan bile görebilecek kadar iyi tanıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FROM SOLDIER | kth, jjk
Fanfictionbinbaşı taehyung, kuzey koreli düşman asker jeon'a aşık oldu. "Beni ilk gördüğün andan sonra, sen de benim gibi, hiç farklı şartlarda tanışmayı hayal ettin mi?" Diye fısıldamaya devam ettiğinde, artık bütün kontrolümü kaybetmiştim. Dudakları daha fa...