Part 16: Taste of Lips

16.2K 1.2K 1.3K
                                    

[Lana Del Rey - Cinnamon Girl]




Uzun zaman oldu.

Bu sefer uzun konuşmalarım olmadan, sizi yalnızca bölüme bırakacağım.

İnanın bana her an bölüm yazmak ve her gün size bölüm atmak istiyorum ama yazdığım kelimeler 6K büyüklüğünde ve ben size boş şeyler sunmak istemediğimden, hazır hissettiğimde yazmak zorunda hissediyorum.

Bu yüzden iyi hissettiğimde yazmak istiyorum.

Sabırla beklediğiniz ve From Soldier'ı hayatınızda güzel bir yere koyduğunuz için teşekkür ederim.

Öyle uzun ve güzel mesajlar alıyorum ki, bazen hak etmediğimi bile düşünüyorum.

Taekook'u bu kitap sayesinde daha çok sevdiğinizi bilmek bana gurur veriyor.

Sizi seviyorum.


















| DUDAKLARIN TADI






Bakışlarım karşımda hiçbir şey demeden kaşlarını çatarak beni izleyen Bogum ve kapıya yaslanarak bir yandan etrafı kontrol ederken diğer yandan aynı şekilde sessizce tek kelime etmemi bekleyen Seokjin arasında gelip gidiyordu. Şu anda nasıl bir tavır takınmam gerektiğini ya da durumu onlara nasıl açıklamam gerektiğini bilmiyordum. Bogum henüz bir erkekle birlikte olduğumun dahi farkında olmayabilirdi ve bu yüzden omuzlarımda kimsenin göremediği büyük bir yük vardı. Bu yükü yalnızca ben hissediyordum ve ağırlığını ben taşıyordum. Yarım saat önce Jungkook, Henry ile birkaç dakika konuştuktan sonra, olması gerektiği gibi gitmek için ayaklandığı sırada, bakışlarımın anında bir çıkış yolu arar gibi onun bedenine kayışı aklımdan çıkmıyordu. Sanki tüm bu yükü omuzlarımdan alabilirmiş gibi ona güçsüzce bakmıştım ve tam o anda, onun yanında olmayı deli gibi isterken, arkadaşlarımın karşısında ne kadar güçsüz olduğumu fark etmiştim. Jungkook yavaşça bana doğru eğildi, anlıma ikisinin gözü önünde uzun bir öpücük bırakırken gözlerini kapattı ve tam o sırada, kimsenin duyamadığı o kelimeleri kulaklarıma fısıldadı. "Yanında olursam bana odaklanacaklar, açıklamanı yaparken onlarla yalnız kalmalısın. Lakin ben seni tam olarak şu ağacın arkasında, bekliyor olacağım." Diye fısıldadıktan sonra, yavaşça geri çekildi ve dolan gözlerime kısa bir göz gezdirdikten sonra, baş parmağını onların üzünde gezdirip akmaya hazır olan damlaları parmağına hapsetti. "Aklımı sende bırakma, sonuç ne olursa olsun, o ağacın arkasında seni bekliyor olacağım."

Derin bir nefes alarak dudaklarımı hareket ettirmeye çalıştım ancak diyecek hiçbir şeyim yoktu. Yavaşça parmaklarımı kaldırıp, siyah incilerinin tam içine bakarken, gözünün önüne gelen saç tellerini geriye ittim. Parmaklarım alnına dokunduğunda titriyordu. Sanki tam şu anda daha sert bastırırsam, kaçıp gidecek ve beni bu yükle bırakacak gibi hissediyordum ve korkuyordum. Her ne kadar bu imkansız olsa da, Jungkook'un bu konuda benden çok daha fazla güçlü oluşu kötü hissetmeme sebep oluyordu. Sürekli bir şeyleri bana anlatmasını isterken, aslında dayanamayacağımı bildiği için bunu yapmadığının farkındaydım. Ve işte şimdi, Jungkook gözlerimin içine bakarken bana bunu anlatıyor gibiydi. Sanki bu kadar haftadır benden sakladığı şeyleri kaldıramayacağımı, yaşadığım şu an içinde tek bir bakışıyla bana kabul ettirmişti. Başımı dikleştirip, kaşlarımı çatarken güç almak için bir kere daha yutkundum. "Kendim atlatabilirim, Jungkook." Diye karşılık verdiğimde, dudaklarında yorgun bir gülümseme belirdi. Patlayan dudağına kayan bakışlarım, anında bir kere daha darmadağın oldu. Kim bilir Kuzeyde babasıyla bu yüzden neler yaşıyordu ve ben, yalnızca arkadaşlarımın öğrenmesiyle dahi mahvolmuş hissediyordum. "Hayır, Taehyung." Gözlerini bütün yüzümde gezdirdi ve her zamanki olgunluğuyla durgun bir şekilde bana doğru fısıldadı. "Bu tek başına aşabileceğin bir şey değil. Ailene ne kadar değer verdiğinin farkındayım." Burnumun ucu hafifçe sızladığında, mayınların bulunduğu zamanda benim ona sahip çıkışım gibi bana aynısını yapması, kanımı hızlandırmış ve kalp atışımı yavaşlatmıştı. Dudaklarımı hafifçe ıslattıktan sonra, sadece onun duyacağı ses tonumla fısıldamaya devam ettim. Sesim bunu söylerken titremiş ve olduğundan daha fazla kısılmıştı. Ancak onun bunu duyduğunu ve hissettiğini bakışlarından çok iyi anlayabilmiştim. "Seni seviyorum, Jungkook. Seni her şeyden çok seviyorum."

FROM SOLDIER | kth, jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin