Beyazlar İçindeki Kadınla Son Dans

3.2K 110 22
                                    

Günaydın hepinize ! :)
Gene CPIH'de paylaşılan bir bölüm. Umarım beğenirsiniz. :)
Korku hikayesi sayılmaz aslında bu , daha çok tatlı bir hayalet hikayesi. İlk başta başka bir şey düşünmüştüm ama gidişhat sonunu böyle yaptı :D İyi okumalar....

Saatin rahatsız edici sesiyle yatağımdan kalkıyorum. Hergün aynı saatte kendimi sıcacık yorganımdan ayırmak ve dondurucu soğukla karşı karşıya kalmak moralimi bozuyor , beni sinirlendiriyor.
Bacaklarımı yataktan sarkıtarak eski , kirli parkeye adımımı atıyorum. Karanlıkta zorlukla yırtuk terliklerimi bularak ayağıma geçiriyorum , odadaki tek sandalyenin üzerindeki giyilmekten rengi solmuş , yıkanmamaktan kokuşmuş kıyafetlerimi giyiyorum.Karnımın gurultusu odadaki sessizliği bölüyor ve her sabah yaptığım gibi ona buruk bir gülümsemeyle karşılık veriyorum. Üzgünüm , bugün değil. Bugün de bir şey yiyemeyiz , paramız yok. Saate bakıyorum. Geç kalacak gibiyim. Neden hergün bunu yapıyorum ? Bunu kendime soruyorum , sürekli. Ancak tek bir cevap bile alamıyorum. Yirmi yıldır nedn bunu yapıyorum ? Belki de bu bir alışkanlık. Yapmazsam garip şeyler olacak gibi geliyor. Bu aynı küçük bir çocuğun her gece yatmadan önce kapının arkası , yatağın altı gibi yerleri kontrol etmesi gibi.Bu bir çeşit meydan okuma. Benim zamana meydan okumam, ölüme meydan okumam , yoldaş olmam ona... Tek odadan oluşan , parayı boşa harcamamak için ne elektriği ne de ısıtıcısı olan evimden çıkarak kendimi boş sokağa atıyorum.Günün bu erken saatlerinde arka sokaklarda insan görmek çok nadirdir zaten. Sokağın sonuna gelip sola dönüyorum.Şehrin dışında bir yerleşim bölgesinde yaşadığım için pek fazla konut yok , alabildiğince boş arazi her yer...
Hergünkü monotonluğumla otoyolun ortasına geçip yürümeye başlıyorum. Yol beni doğruca sislerle çevrili bir mezarlığa götürüyor. Burayı ilk keşfettiğim zamanı hatırlıyorum , 20 yaşındaydım. Bir gece arkadaşlarımla içmiştik ve eve dönüyordum.Karanlıkta buradan bir ışık geldiğini görmüştüm. Sislerin içinde bir mezarlık , eski simsiyah bir mezar taşı ve onun üstünde bir fener.Daha dün gibi aklımda , belki de bu hergün aynı şeyi tekrarlamamdab olsa gerek. Siyah mezar taşına sırtını vermiş bembeyaz elbisesiyle oturan bir kız gördüm yaklaşınca. Beni farketmemişti , kafasını kollarının arasına almış ağlıyordu. Yanına yaklaştım ve selam verdim kadına. Kafasını şaşkınlıkla kaldırdı , iri siyah gözleri ağlamaktan şişmişti. Ceketimin cebinden hemen bir peçete buldum ve ona uzattım. Kadının yanına oturdum , hiçbir şey sormadım.Kimbilir ne olmuştu , belki de evden falan kaçmıştı ya da bir yakını ölmüştü... Yarasına tuz basmak kötü olurdu. Uzun süre yanyana sessizce oturduk ve gözlerim kendiliğinden kapanmaya başladı. Sarhoş olmanın ve yorgunluğun etkisiyle uyudum. Gözlerimi açtığımda güneş doğmuş ve kız gitmişti.
Toparlanıp eve gittiğimde kızın hayal ürünüm olduğunu düşünmüştüm. Ardından ceketimin cebinde peçetemi aradım ancak tek bulabildiğim üstünde 5.04 yazan bir kağıttı.
Arkasını çevirdiğimde ise başka bir yazı vardı. Çok ince bir şekilde yazılmış bir yazı. ' Bekleyeceğim ve anlatacağım '. Aklıma beyaz elbiseli kadın geldi ve umutlandım.
O günden sonra hergün , aynı saatte buluşmaya başladık ve umutsuz bir aşkla ona bağlandım. Öyle umutsuz bir aşk ki ömrümü çürüten , asla sonu olmayan.
O bir ölü... Düğün gününde ölen bir gelin... Her gece sevgilisini arıyor , her gece sevgilisinin evinin önünden geçiyor ve onu yeni karısıyla uyurken görüyor.
Ömrümü onu teselli etmeye adadım.
Belki ben de öldüğümde , gerçekten sonsuza dek beraber oluruz.
Bugün ona bunu soracağım , ilk defa cesaretimi topladım. O bir gün bile yaşlanmıyorken ben yaşlanıyorum ve bunu durdurmak istiyorum. Zamanı durdurmak istiyorum.
Her zamanki yerinde beni bekliyordu. Beni görünce buruk bir şekilde gülümsedi. Onu hala gülümserken görmeye alışamamıştım.
Yanına gidip oturdum ve ellerini tuttum , buz gibilerdi. Gözlerinin içine baktım. Ona söylemek istediğim o kadar çok şey vardı ki... Ancak tek yapabildiğim cebimden bir bıçak çıkartıp onun eline bırakmak oldu.
'Sonsuza dek beraber olalım. '
Gözlerimden bir yaş bıçağın üstüne düştü ve kıza gülümsedim.
Kız bıçağı kavradı ve gülümsedi. Dudaklarını dudaklarıma bastırdı ve boynumu kesti.
Beyaz elbisesi kanımla ıslanırken o beni öpmeye devam ediyordu. Artık ayrılmamıza gerek yoktu.

Yorgunyazar'ın Kısa Korku Hikayeleri /(tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin