☆KAHVALTI BIZE KALMAYACAK☆

682 45 5
                                    

Kulaklarım artık kendi kendine canlanmaya başladığında hiç bir sesin olmadığını fark ettim.Komidinin üstünde ki telefonumu aldım ve saate baktım.09.27.Alarmımın çalmasında üç dakika vardı.Yavaşça kalktım ve odamın içinde ki lavaboya gittim.El yüz yıkama işi bittikden sonra pijamami değiştirmeden aşşağı kata indim.Mutfağa girdiğimde kahvaltı hazırlayan bir Hyunjin beklemiyordum.

-Günaydın oppa~.

Irkilse de belli etmemeye çalışarak kafasını kapıda olan bana çevirdi.

Hyunjin=Günaydın.Bekleme orda ya diğerlerini uyandır ya da masaya otur kahvaltının hazırlanmasını bekle.

Yavaşça yanına gittim yanağına küçük bir öpücük verdim.

-Diğerlerini uyandıracağım ben.

1.kata çıktım ve Woojin ommayı uyandırmak için odasına girdim.Benim ayıcığım yorulmuş olmalı.Mışıl mışıl uyuyordu.Yavaşça yatağına yaklaştım ve hemen yanına yattım.

-Ommaa~~.Uyanman gerek yoksa Hyunjin oppa ve Sincap kahvaltıyı bize bırakmayacaklar.^^

Ilk başta mırıldanmaya başladı ben iyice sarıldığım da kendine geldi.

Woojin=Aç kalmak istemiyorsak ve Hyunjin ile manyak sincapa kahvaltıyı bırakmak istemiyorsak yataktan kalkmamız gerek meleğim.

Gülümsedim ve yanaklarına uzun bir öpücük koydum.

-Seni seviyorum omma!

Woojin=Deli kız!Bende seni seviyorum!!

Sıra benim minik sincabımdaydı.Ikinci kata çıktım ve tam Jisungun odasına girecektim ki kapı açılıp odadan Jisung çıktı.Yanaklarını sıktıktan sonra bir öpücük bıraktım.

-Kahvaltı hazır~.Aşşağıya in sen ben de Felix oppayı uyandırayım.♡

Karşı odaya geçtim ve kapıyı yavaşça araladım.Deli gibi yatan bir adet minnoş gördüm.Koşarak yatağına atladım.Ilk başta "Ne oluyor amk?" bakışları attı sonra yanında yatan bana baktı ve her şeyi anladı.Ben kıkırdarken üzerine oturttu ve gıdıklamaya başladı.

-Oppağ~~Dur lütfen.Nefes alamıyorum.

Kahkahalarım arasında zar zor söyledigim cümlelerle serbest bıraktı.Omzuna aldıktan sonra mutfağa doğru yürümeye başladı.

Hyunjin=Her şey hazır.Bulaşıklar da sizden haberiniz olsun.

Yine bulaşığı bize yığmıştı.Herkes masaya oturduğunda hâla gülüyorduk.Masadan kalkarken Felix'in telefonu çalmaya başladı.
Hepimiz ona soran gözlerle bakınca Avustralya'dan bir arkadaşım diyip salona dogru gitti.Bir süre sonra Jisung oppa ile masayı topladık ve bulaşıkları yerleştirdik.

Felix=Gençler hepiniz oturun bir şey söyleyeceğim.

Hepimiz Felix oppayı dinleyerek masaya oturduk.

Felix=Dediğim gibi Avustralya'dan arkadaşım bu yıl Kore'ye gelmiş beni görmek istediğini söyledi ben de sbir kaç arkadaşım var onlar da gelebilir mi dedim.O da kabul etti.Zaten o da arkadaşlarıyla tanıştıracakmış beni.Kabul mü?

Hepimiz birbirimize baktık.Woojin söze başladığını öksürerek belli ederken ağzındaki hepimizin merak ettiği soruyu Felix oppaya yöneltti.

Woojin=Güvenilir biri mi Felix?

Felix=Evet hyung.

Jisung=Benim için fark etmez.

Hyunjin=Woojin hyung ne derse o.

Hepimiz yine Woojin ommaya baktık.Gözlerini kapattı ve biraz düşündü.Gözlerini yavaşça açtı ve kafasını olumlu anlamda salladı.

-Ama kimse beni sormuyor?

Dudak büzmüştüm ve yanımda ki Woojin omma ise büzdüğüm dudakları içeriye doğru ittirmeye çalıştı.

Onları seviyordum.Benim ailem olmuşlardı ve beni birbirlerinden hiç ayırt etmemişlerdi.Bana önem gösteriyorlardı ve bu bile onları sevmeme yeterdi...

YOU ARE STEAL MY HEART/Lee MinhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin