son

236 23 10
                                    

Billie Eilish, Khalid - lovely

4 ay sonra


Aynanın karşısında üzerindeki kot pantolonun siyah kemerini düzeltti ve toplu saçını açıktan sonra burnuna dolan şampuan kokusuyla yüzünde bir gülümseme oluştu, Rose'nin. Ekim ayı olmasına rağmen güneş hala tepedeydi ve kuşların sesi bahar aylarını aratmayacak şekilde kendini belli ediyordu. Bu his de yüzündeki gülümsemeyi arttırırken adımlarını kapıya ilerletti ve vestiyerden çantasını alıp dışarı çıktı.

O gün dolaba yerleştirdiği mektuptan birkaç hafta sonra Kanada'daki üniversiteye kabul edildiğini öğrenmiş ve direkt olarak son iki haftadır başladığı üniversiteye yönelmişti.

Kampüse doğru ilerlerken elini çantasına atmış, telefonunu arıyordu ki o an oldukça sert bir göğüse tosladı.

Kalp atışları hızlandı ve bir küfür mırıldandı içinden. Bu, onun kokusuydu.

Elindeki kahveler dökülmesin diye kollarını açıp bir adım geriye giden bu çocuğu hemen tanımıştı. "Yavaş, yavaş," diye fısıldadı karşısındaki. "Kahveleri dökeceksin."

Afallamış bir halde ona bakakalırken sadece bunun gerçek olmadığını düşünüyordu. Zira son günlerde artan uykusuzluğu da bunu tetiklediği için yönünü değiştirip tekrar yürümeye devam etti.

Fakat bir kol buna engel oldu. Güçlü bir kol.

"Rose..." boğazı düğümlenmiş de konuşamıyormuş gibi duraksamıştı arkasındaki. Rose ise kafasını hafif çevirdiğinde yere indirilmiş kahveleri gördü ve yutkundu.

"Acı kahve," diyerek devam eden L, Rose'nin gözlerinin acıyla kapanmasına neden olmuştu. O gün öğrenmişti onun acı kahve sevdiğini.

Sesinin olabildiğince düzgün çıkmasına özen gösteren Rose, bunu başaramadığını belirten titrek bir tonda sessizliği bozdu. "Beni nereden buldun?"

"Her şeyi anlatacağım. Biraz oturalım mı?"

"Zamanım yok," dediğinde boğazındaki yumruyu umursamadan tekrar ilerlemeye çalıştı Rose. Fakat bu sefer buna engel olan sadece bir el değil, karşısına geçen tehlikeli gözlerdi.

Gece mavisi gözler. Sert bir çehre. Keskin bakışlar.

Senin olayın bu L, diye geçirdi içinden Rose. O an yüzüne tükürmemek için kendini zor tutuyor, ifadesiz kalmaya özen gösteriyordu.

"Lütfen," diyen acı dolu bir ses kulaklarını doldurunca birkaç saniye duraksadı ve ardından ilk kez mantığını devre dışı bırakıp L'nin teklifini kabul ettiğini belirtircesine karşıdaki banka oturdu. 

Yere bıraktığı kahveleri, gerginliğini belirten titrek elleriyle alıp Rose'nin yanına ilerledi L. Onları, oturdukları bankta aralarına indirdi ve sırtını arkaya yaslayıp derin bir nefes aldı.

Bir süre konuya nasıl başlayacağını düşünürken, Rose'nin gözleri tam karşılarındaki sahilde takılı kalmış gibiydi. Suskundu. Zaten ne olmasını beklerdi ki, L?

"Mektubu aldığım gün seni hatırladığımı düşünüyorsun değil mi?" diyen bir ses Rose'nin kulaklarını doldurunca kalbi acıyla tekledi. Dudağında oluşan alaycıl gülümseme L'nin bakış açısına girdiğinde L, yutkunarak baktı oraya. Şu an o kıvrımdan öpmek için nelerini vermezdi...

L,Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin