"Ben geldim!"
Jimin'in her zamankinden neşeli gelen sesi yemek masasında oturmuş üç gencin şaşırmasına sebep olmuştu. Bu masada 22 dakikadır Jimin'i bekliyorlardı, Jungkook tek tek saymıştı bunu.
"Seni bugü-" Taehyung kardeşinin neşeli olmasının nedenini öğrenmek isterken gördüğü kişiyle sözünü bitirmemeye karar vermiş ve gözleri anında karşısında oturan Jungkook'u bulmuştu.
"Ben değil biz demen gerekmiyor muydu?"
"Haklısın, özür dilerim." Jimin cümlesini kurduktan sonra eve getirdiği gri saçlı itici çocuğu, Jungkook'un tabiriyle, kolundan tutup yanına çekmiş ve masada meraklı gözlerle ona bakan üç gence dönüp "Tanıştırayım Jung Wooyoung." demişti.
Kimse neler döndüğünün farkında değildi. Taehyung olay çıkmaması için içinden binlerce kez Tanrı'ya dua ediyordu.
"Kim bu?" Jungkook önündeki çatalı düzeltirken konuştu. Hayır simetri hastası filan değildi, sadece Jimin'le göz teması kurmaktan kaçınmaya çalışıyordu. Ya da duyacağı cevaptan korkuyordu.
"Ee yemekte ne var?" Jimin, Jungkook'u duymamazlıktan gelmiş ve masaya geçerken Wooyoung'u da yanında sürüklemişti.
"Çok lezzetli görünüyor." Wooyoung da Jimin'e ayak uyduruyor gibi görünüyordu, geldiğinden beri Jungkook'un olduğu tarafa gözlerini bile çevirmemişti.
"Jimin, Jungkook kim bu diye sormuştu." Yoongi Jimin'e bakarken konuştu.
"Öyle mi? Duymadım. Sevgilim, Jung Wooyoung." Jimin önündeki biftekten bir parçayı ağzına atarken konuştu, dünyanın en normal şeyini söylüyormuş gibi bir tavır sergiliyordu.
O an her şey ani bir şekilde gelişmişti, Jungkook oturduğu sandalyeden hızla kalkmış ve Jimin'in yanında oturan Wooyoung'un suratına sert bir yumruk geçirmişti. Taehyung ve Yoongi Jungkook'u kollarından tutmuş, onu engellemeye çalışıyorlardı. Jimin'in umrunda olan tek şey ise yerde yatan 'sevgilisiydi'.
"İyi misin, çok acıyor mu?" Jimin'in endişe sesinden okunuyordu, bunu fark eden Jungkook ikinci bir yumruk atma girişiminden saniyeler içinde vazgeçmişti.
Onu umursuyordu, onun için endişeleniyordu.
Gerçekler Jungkook'un yüzüne onun Wooyoung'a yaptığı gibi sert bir yumruk geçirmişti.
O an Jungkook'un kafasında tek bir cümle yankılanıyordu, "Jimin'i kaybettim."
Jungkook içindeki sesi susturmak istercesine yere çökmüş ve kafasını elleri arasına almıştı, "Jimin'i kaybettim."
Yoongi ve Taehyung, Jungkook'un ani duygu değişimi karşısında ne yapacağını şaşırmışlardı. Onlar da Jungkook gibi yere çökmüş ve onun yanında olduklarını belli etmek istercesine kollarını tutuyorlardı.
Jimin bir kez bile kafasını Jungkook'a çevirmemişti, onun için önemli olan kişi karşısında aldığı yumruktan dolayı yüzünü tutan Wooyoung'tu. Jimin için önemli olan tek şey buydu, evet.
Taehyung olanlar karşısında daha fazla sessiz kalamadı ve kardeşine yıllar sonra ilk kez sesini yükseltti, "Senin derdin ne Jimin?"
Jimin, Taehyung'u da duymamış gibi yapmış ve yerde yatan sevgilisini kolundan tutarak kaldırmıştı.
"Yüzüne buz koyalım." Anlayışlı bir şekilde kolunu okşadı Wooyoung'un, kendisini kötü hissediyordu.
"Jimin sana bir şey sordum." Taehyung bu sefer öncekinden daha ciddi bir sesle kardeşine seslendi.
"Ya da, sana gidelim. Belli ki huzur vermeyecekler."
Bunu söyledikten sonra hızlı bir şekilde dış kapıya yöneldi iki genç, Taehyung ise şaşkınlıkla Yoongi'ye döndü. Kardeşinin ne yapmaya çalıştığını, nasıl birine dönüştüğünü anlayamıyordu.
Sert bir şekilde kapanan kapı ile Jungkook kendini tamamıyla yere atmış, dakikalardır tuttuğu hıçkırıklarını serbest bırakmıştı.
Yoongi ve Taehyung, bu duruma acilen bir çözüm bulmaları gerektiğinin farkındaydılar ama o çözümün ne olacağını konusunda hiçbir fikirleri yoktu.
Yerde hıçkıra hıçkıra ağlayan Jungkook'un düşündüğü tek şey ise her şeyini, Jimin'i, kaybetmiş olduğu gerçeğiydi.
daha fazla "bölüm at lütfen" yorumlarına kayıtsız kalamadım, bölüm çok güzel olmadı farkındayım bunun için özür dilerim ama elimden bu kadar geldi 😔
yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın, sizleri seviyorum 🍓
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vídere Possum 2 | jikook
Fanfictiontamamlandı. "Hayatımda bir daha asla Jeon Jungkook olmayacak."