1.2

3.9K 336 61
                                    

Multi= Aslı!

***

"Benim canım arkadaşım daha uyanmamış mıığ?!"

Üzerime atlayan bir ayı ile kemiklerimin kırıldığını hissedebiliyordum. İnleyerek ve gözlerimi zorla açarak üzerimdeki şeyi ittirmeye çalıştım.

"Kalksana artık Aslı ya!"

Biri şuna zaten kalkmaya çalıştığımı söyleyebilir mi?!

"Ölüğyoğruğm!"

İnlediğimi duyan -sonunda- Merve yüzümü de örten yorganımı açtı ve kıkırdayarak baktı bana.

"Naber?"

"Eğer üzerimden kalkmazsan naber diyecek bir kankan kalmaz mal!" diye çığırdım.

Hemen üzerimden kalktığında yorganı kenara itip hasar var mı diye kontrol ettim.

"Bacaklarım hâlâ sütun gibi, belim yine bebek gibi, kalçam düzgün, kollarım sağlam. Tamamdır iyiyim galiba."

"Abart istersen. 58 kiloyum ben Aslı!"

Ona inanmayan bir bakış attım.

"Tamam belki 59 olabilirim."

Tek kaşımı kaldırdım.

"Tamam ya belki de 60 olabilirim."

Diğer kaşımı da kaldırdım.

"Ya tamam 62 kiloyum! Hem sen de 57 kilosun benden kalır yanın yok mal!"

Güldüm. "Bunu boşver de şimdi sen hayırdır sabah sabah?"

Sırıtarak gelip yanıma oturdu. "Seninle uğraşmaya gelmiştim ama sabah sabah misafirleriniz varmış. Bu yüzden sana iyilik olsun ve de misafirlerden kurtul diyeee, parka gidiyoruz!"

Kenarda duran ve benim yeni fark ettiğim poşeti alıp salladı.

"Çekirdek ve kola getirmiştim, parkta yemek nasipmiş. Hadi kalk da pijamalarını çıkar ayı gibi görünüyorsun."

Arkasını dönüp çalışma masamın sandalyesine oturdu ve defterlerimi kurcalamaya başladı.

"Misafir mi?"

"Ay evet hadi kalk buna mı takıldın sen?"

Sabah sabah kim gelirdi ki bize. Hem annem neden kaldırmamıştı beni?

Pijamalarımı çıkarmaya üşenmiştim doğrusu. Bu yüzden önce elimi yüzümü yıkayıp sonra da mutfaktan gizlice su içip ondan sonra üstümü değiştirecektim. Vee kimseye görünmeden de toz olacaktık.

Banyoda elimi yüzümü yıkamış ve dağılan saçımı toplamıştım. Şimdi sırada su içip üstümü değiştirmek vardı. Banyonun kapısını açıp çıktığımda yüzüme bir şey çarpmıştı.

"Bu ne ya?!"

Burnumu tutup elimle yüzüme dokundum.

"Sağlamsınız çok şükür."

Gülme sesi duyduğumda başımı kaldırmış ve karşımda bir erkek -fazla yakışıklı bir erkek- görmüştüm.

Gözlerim kendiliğinden büyüdüğünde hemen onu ittirdim. Çünkü çok yakınımda duruyordu!

"Sen kimsin lan?"

Şaşkınca sorduğum soruya cevap vermek yerine önce yüzümü, ardından üstümdekileri inceledi. Kıkırdadığında pijamalarımla durduğum aklıma gelmiş ve çıldıracak raddeye uğramıştım.

Lanet olsun bu taş beni bu hâlde görmemeliydi!

"Çok misafirperversin."

İmalı sesi- bir dakika ne?

Misafir mi?

Bu mu misafir?

Anne!

"Sen kimsin? Tanımıyorum ben seni. Ayrıca beğenmiyorsan gidersin seni kırmızı halıyla karşılayacak değildim."

Gülmesi silinmiş çok derin bakmaya başlamıştı. Kaşlarımı çattım.

"Sapık mısın lan sen?"

Siyah saçları, beyaz teni ve de çok güzel bir yüzü vardı. Bu nasıl bir misafir Allah aşkına?

"Aslı, gerçekten tanıyamadın beni değil mi?"

Sanki mümkünmüş gibi daha da çok çatıldı kaşlarım.

"Ben nereden tanıyacağım seni ya? Boşuna mı kimsin diyorum burada?!"

"Hiç değişmemişsin Şikemperver.."

***

Flfdpdldşdşdp

Kim ki acaba bu yakışıklı? Dldöcldö

S.D.











ŞİKEMPERVER -Kısa Texting- (FİNAL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin