19. Bölüm: Karabela

8.3K 544 338
                                    

5k için teşekkürler ❤️🧡💛💚💙💜

5. Hafta...

Berat

"Hayatım, yeter! Şiştim. Sabahtan beri ne bulduysan ağzıma tıktın." Okula gitmek için hazırlanmış kahvaltımızı yapıyorduk. Daha doğrusu Yağız masada gördüğünü ağzıma tıkıyordu. "Bebeğim, sizin için uğraşıyorum. Kötü bir niyetim yok ki."

"Sevgilim, kötü bir niyetinin olmadığının gayet tabii farkındayım. Ama bu kadarına da gerek yok. Bak, bana yedirmekten kendin bir şey yiyemedin."

"Tamam belki biraz abartmış olabilirim." gülümseyip göz devirdim. "Biraz?"

"Belki birazdan fazla." burnumu kırıştırıp kafamı aşağı yukarı salladım. "Doktoru aramadık."

"Okuldan sonra ararız. Şimdi ben buraları toparlıyorum. Sen de bir kaç lokma bir şey ye. Sonra da çıkarız."

"Emredersiniz majesteleri." çatalı eline alıp hızlı hızlı yemeye başlayınca kıkırdamıştım. Ağzına her şeyi tıkıştırdığı için yanakları şişmişti. Tavşan gibi gözüküyordu. Yanaklarını mıncırmamak için kendimi zor tutuyordum.

Masadakileri kaldırdıktan sonra bulaşıkları da yıkamıştım -bütün bunlara zamanım nasıl yetmişti bilmiyorum-. Bütün işleri tamamladığımda derse yarım saat vardı. Yani rahatlıkla yetişebilirdik. "Yağız benim işim bitti! Hadi çıkalım!"

"Geliyorum!" odadan çıktığında gür bir kahkaha patlatmıştım. Kendi çantasını sırtına benimkini de önüne takmıştı. "Hayatım bu halin ne?"

"Kendini yalnız hissetme diye yaptım. Destek olmak için." yanına gidip dudaklarına minik öpücükler kondurdum. "Seni seviyorum." gülümseyip alnımdan öptü. "Ben de seni seviyorum."

Bir kaç anlamlı bakışmanın ardından sonunda evden çıkabilmiştik. Yanımızdan geçenler Yağız'a tuhaf tuhaf bakıyorlardı ve ben insanların surat ifadelerine kahkahalarla gülmek istiyordum.

Ağzımdan kaçırdığım kıkırtıyla Yağız gülerek bana bakmış ama sonra kaşları çatılmıştı. "Bebeğim hava soğuk neden önünü düzgün kapatmıyorsun? Kendine dikkat etmelisin. Bak neredeyse kasımdayız. Zaten hasta olunca kolay iyileşemiyorsun." bunları söylerken önüme geçip montumun fermuarını ağzıma kadar çekmişti. "Özür dilerim anne." gözlerini devirip elimi tuttu. "Ellerin de buz gibi olmuş zaten." bana mı diyordu yoksa kendi kendine mi söyleniyordu tam kestiremiyordum.

Yürürken arkamdan gelen miyavlama ve köpek hırlama sesleriyle durdum. Arkama döndüğümde iki tane köpeğin yavru bir kediyi sıkıştırdığını gördüm. Daha dikkatli baktığımda bu yavrunun Mercimek olduğunu fark ettim. "Yağız, Mercimek!" İçime düşen korkuyla hızla o tarafa koşmaya başladım. Yağız da peşimden koşuyordu.

Ne yapacağımı bilemiyordum. Mercimek bizi gördüğü zaman daha çok miyavlamaya başlamıştı. "Sakin ol kızım. Bak babalar burada." cümlemi bitirmemden hemen sonra köpeklerden biri Mercimek'e doğru hamle yapınca ellerimle gözlerimi kapatmıştım. Ama sandığımın aksine bir şey olmuştu. Diğer köpek Mercimek'e değil saldıran köpeğe atılmıştı.

Köpekler kendi aralarında savaşırlarken Mercimek'in yanına gidip titreyen bedenini kucağıma aldım. Kim bilir ne kadar korkmuştu. O daha bebekti. Üstümdekilerin kirlenmesini önemsemeden yere oturdum. Yağız da yanıma oturup bana sarılmıştı. Bende çok korkmuştum.

Minicik patilerini ve kafasını boynuma koymuştu. Deli gibi titriyordu. Ellerimle sırtını okşayıp rahatlatmaya çalıştım. Diğer yanda köpeklerin savaşı Mercimek'e saldıran köpeğin korkup kaçmasıyla son bulmuştu. Köpek topallayarak önüme gelip burnuyla Mercimek'in kafasını okşadı. Geri çekilip önümüze oturmuştu. Gülümseyip kafasını sevdim. "Teşekkür ederim." karşılık olarak havlamıştı.

My Fuck Budy✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin