hayatımın bir dönemini tutarlılık tribinde geçirdim.
*neye söz verdiysem yaptım.
*ne dediysem, arkasında durdum.
*buluşacak mıyız? iki elim kanda olsa gelirdim.
*sevdim mi? sonuna kadar yanındaydım.
fikirler değişmez, sevgiler bitmez, dostlar gitmez, sözler hep tutulurdu o zamanlar sanki.
büyüdük diye mi oldu bilmiyorum ama herşeyin değiştiğini, değişebildiğini düşünmeye başladım bir yerden sonra.
anladım ki;
*fikirler değişebilir,
*kararlar tam tersine dönebilir,
*aşklar bitebilir,
*dostlar düşman olabilir
*ve bazı sözleri tutmaya ne fırsatın ne isteğin kalır...
yine de sanki insanlar birbirlerinden bu tutarlılığı bekliyor, aksi olduğunda tutarsız olarak yaftalıyorlar birbirlerini.
oysa ki herkesin bildiği bir kuraldır bu: değişmeyecek tek şey değişimin kendisi!
ve kararları, fikirleri değiştirmek, bugün gittiğin yoldan dönmek bir başarısızlık değil, sadece deneyimdir aslında!
şimdi tüm dünyanın acısını paylaştığı bir talihsiz salgın dönemindeyiz.
hayatı için bir başka şehre taşınmış, belki bir başka ülkeye göçmüş olanlar, ev diye bildikleri yuva diye gördükleri yerlere dönmek istiyorlardır mutlaka...
kim bilir ne umutlarla gittikleri yerlerden, ne emeklerle göçtükleri ülkelerden dönmek, biraz da bu "karar değişikliği"nden dolayı zor geliyordur belki de...
zor gelmesin.
*mutsuz olduğumuz yollardan dönmek,
*keyif almadığımız seçimlerimizden vazgeçmek,
*değer görmediğimiz ilişkilerden çıkmak,
*çiçekten prangalar gibi taşıdığımız bu tutarlılık kaygımızdan kurtulmak...
zor gelmesin.
!değiştiğimiz için suçlu değiliz.
!dünkü kararlarımız aynı kalmadığı için suçlu değiliz.
!bizi mutlu eden yeni kararlar için eskilerin üzerini çizmek zorundayız.
her kararımız, farklı bir deneyim ve mutluluğa gidecek yepyeni bir kapı.
ve tek bir kapı yok.
hepsinden geçin! :)