belki ömür boyunca hatırlanacak, kendisinden sonra gelenlerle kıyaslanacak, zaman zaman çok kızılacak ama daha çok özlenecek, gece uyurken merak edilip düşünülecek, bir çok tarihte gözyaşı döktürücek, whatsappta online olması, facebooktaki iletileri, paylaştıkları, "şu an acaba ne yapıyor" oluşuyla her hareketi bir süre hayatımızda olay yaratacak geçmiş zaman kişisi..
eski sevgilinin ayrıldıktan sonra içimizde büyümesi, olduğundan çok daha parlak çok daha nefis çok daha özel görünmesi ise tesadüf değildir.. "insan imkansızı sever" klişelerinden girecek değilim de, ne zaman birini böylesine özel görsem, gözümde hiçkimseyi büyütüp acı çekmemek adına kendime hep şunları hatırlatırım:
herkesin kendine göre bir gideri var. her zaman. her koşulda.
güzel çirkin özel veya sıradan diye bişey yok.
onun da acıları, ağladığı günler, vazgeçemediği kötü alışkanlıklar, kendinden hiç de hoşlanmadığı dakikalar var. ve hayat aslında ona da aynı bana davrandığı gibi davranıyor.. onu ne bu kadar özel yapabilir ki? özel değil ama benim de değil. özeti bu.
ve ne zaman kendimi bir insana değer vermezken bulsam, diyorum ki, herkes kendi içinde eşsizdir ve muhteşemdir.. aynı kişiden bir tane daha yok ve bu dünyanın renklerinden biri o da.. çok şahane yetenekleri, çok enfes yönleri vardır büyük ihtimalle..
sonuçta kimsenin özel olmadığı ve herkesin de çok özel olduğu sonucuna varıyorum her seferinde..
kendi eşsizliğimizde öyle muhteşemiz ki, eski sevgili ya da herhangi birini bunca düşünmek, kendi "şu anlarımızın toplamı"ndan oluşan kısacık hayatımızı başka birinin hayatını yaşayarak/takip ederek/merak ederek ya da şu anda yaşayamayacağımız bir anın hasretinde geçirmek, kendimize ve bir daha geri gelmeyecek olan zamanlarımıza yaptığımız bir haksızlıktır.