Bölüm 1

584 240 249
                                    

Ev ahalisi için yeni bir gün.
Sabahın keskin ve dalgalı zamanlarından birine daha açtılar gözlerini. Herkes güneş ışıklarının aydınlattığı,güzel bir güne uyanmanın verdiği huzurla mutluydu.

Balkona çıkan Hüzün de ferahtı bugün. Gözleri ışığın yarıda kalıp da gölgede bıraktığı sokaklara takılmıştı. Yaşlıca birkaç adamdan başka kimse görünmüyordu. Aslında onun gözlerinin aradığı kişi başkaydı.

Biraz etrafa bakındıktan sonra içeriye geçti. Kahvaltıyı hazırlamaya girişmiş annesine yardım etmesi gerekiyordu. O, evin en büyük kızıydı. Abla olmanın verdiği sorumluluk duygusu, doğduğundan beri omuzlarına yüklenmiş durumdaydı.

Evleri oldukça büyüktü. Her kardeşin kendisine ait bir odası vardı. 7 kardeştiler. Maddi durumları iyi olmasına rağmen, tatmin olamadıkları eksik mutluluk duygusuna sebep olan bir sorunu , bünyesinde taşıyordu bu ev. Geniş bir mekanın içindeyken dar bir huzurun içinde boğuluyorlardı. İçkici ve dayak atmaktan da geri durmayan bir babanın gölgesinde bu ev bir işkenceye dönüşüyordu.

Hüzün'ün annesi çok fedakar bir kadındı. Kendisini çocuklarına adamıştı. Hayatını kasvet içinde bırakan,varlık içindeki hayatlarında sevginin yokluğunu yaşatan bir kocaya sahipti. Onunla yaşamak başlı başına zor bir durumken,bir de bunun üstüne çocuklarının onun yüzünden çektikleri sevgisizlik yükünün altında bir kez daha eziliyordu. Elinden bir şey gelmiyordu.  Kadın değil miydi sonuçta sadece. Kocası için tam anlamıyla sadece bir kadından ibaretti. Hak ettiği değeri görmediği gibi gün aşırı içip sarhoş olan ve eşi de dahil çocuklarını da dövmekten geri durmayan bir adama katlanmak ciddi bir sabır işiydi.Kadının bu yönde beli bükülmüştü artık. Onunla uğraşmaktan yorgun düşmüştü. Yüreğinde çocuklarına hayallerindeki gibi bir hayat sunamamanın derin üzüntüsünü duyuyordu.

Büyük kızının adını,Hüzün olarak  koymasının altında yatan asıl sebep, içinde dolup taşan bu suskun hissin onun üzerinde konuşacak olmasıydı. Kızına seslendikçe, bu ismin verdiği sızı yüreğinde yeniden canlanıyordu.

Hüzün,onun olmak isteyip de olamadığı yanlarının simgesiydi.Kendisini görüyordu kızında.

"Hüzün! Kızım kardeşlerini uyandır
hadi. Kahvaltı hazır."diye seslendi ona.
"Tamam anne diye karşılık verdi annesine Hüzün.
Ve kardeşlerinin odalarını dolaşmaya başladı.

"Hadi kızlar uyanın." diye seslendi onlara.

İlk durağı ikiz kız kardeşlerinden biri olan Damla'nın odası olmuştu. Damla ve ikizi Deniz 10 yaşındaydılar. Oldukça zeki kızlardı. Gelecekte çok iyi yerlerde olmayı hakediyordu ikisi de.

Hayat,bu kız kardeşlerin omuzlarına yaşlarından büyük sorumluluklar yüklemişti. İleride üniversiteyi okumak tüm kardeşlere nasip olacak mıydı? Bunu kestiremiyorlardı. İkizlerden Deniz büyük olandı. Damla'dan 5 dakika önce doğmuştu. Bu yüzden farklı bir sorumluluk bilinci vardı onda. Abla olmak zordu.Ablası Hüzün'ün bu yükü nasıl sırtlandığını düşünüyor ve onu örnek alıyordu.

İkiz kardeşlerin her ikisi de esmer güzeliydiler. İkisinin de düz ve uzun siyah saçları bellerine kadar uzanıyordu. Kirpikleri uzun ve gürdü. Kırptıklarında gözlerinin kahvelerini gölgelendiren ağaçlar gibi süzülüyorlardı. Kaşları kalem kadar ince ve bir yay gibi şekilliydi.  Bakışları yeri geliyor sertleşiyordu. Ancak içlerinde yumuşak kalan ve sevginin özlemini çeken bir derinlik taşıyorlardı.

Damla,ablasını duyunca gözlerini açtı.

"Tamam ablam kalktım." diyerek karşılık verdi. Uyanması şarttı. Yoksa okula kahvaltı yapmadan gitmek zorunda kalacaklardı.

Başı Bozuk Hayatlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin