Sinirle ayağını koltuğa geçirdi Jungkook.
Acizdi...
Ona göre, yanlış şeyler düşünen, ve duygularına hakim olamayan bir aciz...
Jungkook yaklaşıp 15 dakika önce Jimin'in başını önüne eğerek odadan çıkışını izledi.
Jimin yine bir şey söylememişti, Jungkook da söylememeyi seçmişti.
Jimin'in ağlaması Jungkook'u elbet üzüyordu ancak Jungkook onun kendisi yüzünden ağladığını biliyordu. Ve bu düşünce onu bitiriyordu...
Jungkook çok fazla zamanının kalmadığını hissediyordu.
'Dokunsalar ağlayacak' durumundan 'dokunsalar ölecek' durumuna geçiş yaptığından beri yürüyen bir ölüydü.
Bunu kendiside biliyordu.
Jimin'in susması yerine en azından konuşmasını isterdi.
Jungkook, Jimin'in ondan nefret ettiğini biliyordu. Ancak karşısına geçip ağlayarak ona bakması ve tek kelime etmeden çıkıp gitmesindense ona, ondan nefret ettiğini söylemesini bile yeğliyordu bazen...
Jungkook ilk başlarda bu kadar kötü hissetmiyordu aslında.
Jimin yanındayken mutlu oluyordu ve bu hissin adını koymayı kesinlikle reddediyordu.
Ancak sonrada bu duygu onu ezer olmuştu.
Jimin'e olan aşkı uzağındayken düşündükçe acıtıyor, yakınındayken dokundukça yakıyordu...
Jungkook banyoya ilerlerken yıkılmış hissediyordu.
Biraz sonra yapacağı şeyden sonra belki pişman olacaktı ancak Jimin'i öpmesi kadar onu pişman etmeyecekti...
Bu düşünce bile Jungkook'u o harekete sürüklüyordu.
En azından belki acısını dindirirdi...
¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬
Jungkook ağrıyan vücudunu görmezden gelerek bir tenha sokağı daha geçti.
Yine sağanak yağmur vardı ve Jungkook yine sırıksıklamdı, her anlamda...
Aklına doluyordu ve yağmur onu rahatlatmıyordu.
Jungkook yağmurada sinirlenmişti.
Aptalca geliyordu her şey.
Morali yerlerdeydi, sevdiğinin sesini, dokunuşunu, sevgisini kaybetmişti.
Bilekleri acıyordu...
Bilekleri kanıyordu!
Umursamazca siyah hoodiesinin kolunu bileklerine sürttü. Acıyla tısladı ancak takılmadı fazla.
Nefesleri darlaştığında dişlerini sıkarak arkasındaki renkli duvara yaslandı.
Birisi görse muhtemelen kötü şeyler olurdu.
Ancak etrafta kimsenin olmaması Jungkook'a güven veriyordu. Etrafta biri olsa bile Jungkook onu düşünebilecek durumda değildi.
Canı yanıyordu...
Hava kararırken istemeye istemeye yurda döndü.
Kimseye görünmeden odasına gitmesi onu mutlu etmişti.
Çünkü ıpıslaktı, elleri kanlanmıştı ve yüzü kıpkırmızıydı.
Ancak bu umarsız mutluluğu odasına girince yok oldu.
Jimin yine odasındaydı ve elinde tuttuğu Jungkook'un olan koyu gri tişörte bakıyordu.
Jungkook adımlarını durdurduğunda donduğunu hissetmişti.
Kıpırdayamıyordu ve üşüyordu.
Canı yanıyordu ve onun odasında olması Jungkook'a hiç iyi gelmiyordu...
"J-Jungkook..."
Gözlerini sıkıca yumdu Jungkook. Dişlerini tekrar sıktı ve bileklerini acıtacak bir şekilde ellerini yumruk yaptı.
Jimin'in gitmesini isterdi.
Jungkook'un güçsüz olduğunu görmesini istemiyordu. Jimin'in, Jungkook'un ne kadar güçlü olduğunu düşündüğünden habersiz...
'Asla...' diye düşündü Jungkook.
'Artık, asla eskisi gibi olmayacak...'
'Asla eskisi gibi olamayacağız...'
¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬
Merhabaaa. Biliyorum kısa ama bugün bu kitaba bir yb daha atacağım.Nasılsınız?
Az önce ablam yanağıma lastikle kağıt attı. Şuan dehşet kızardı ve şişti. Ve acısından ağlicam şimdi gerçekten. Dehşet acıyor... Molotof salladı aq...
Neyse...
Umarım beğenirsiniz...
Sizi seviyorum... 💜💙💚💛🧡❤️
(:'' (()
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑂𝑁𝐿𝑌 𝑇𝐻𝐸𝑁 🌧️ |Jikook <tamamlandı>
Fanfiction"Hyung, canım çok yanıyor..." -TAMAMLANDI-