Sarphan'dan;Odaya ardımdan asistanım gelmişti.
"Günaydın, Sarphan Bey. Sarphan Bey, Seda Hanım'ın yerine Cansu Hanım işe alındı. Haber vereyim dedim.""Gün içinde yanıma gelmesi için sana haber veririm. Programı anlatmaya geçebilirsin." konuşmamı bitirmemle Çisem konuşmaya başladı.
"Saat 10.00'da yönetim kurulundan Işıl Hanım ile görüşmeniz var. Ayrıca benden arşivden almamı söylediğiniz dosyaları da hazırladım." deyip masamın üzerindeki dosyaları gösterdi. "Öğleden sonra saat 14.00'da finans müdürü ile görüşmeniz var. Başka bir görüşmeniz yok şu an."
"Teşekkürler Çisem, çıkabilirsin." Çisem'in odadan çıkmasıyla maillerimi göz atmaya başladım.
Işıl Hanım ile görüşmemi yapmış, dosyalara bakarken, ofis telefonu çaldı.
"Efendim."
"Sarphan Bey, Tuzla'daki fabrikadan Bülent Bey aradı. Hatta şu an."
"Tamam bağla bakalım."
Birkaç saniye sonra Bülent Bey'in sesi duyuldu.
"İyi günler, Sarphan Bey." telaşlı bir şekilde konuşuyordu.
"Size de iyi günler. Buyrun ne hakkında konuşmak istemiştiniz?"
"Fabrikada bir yangın çıkmış, dün gece saatlerinde. Onunla ilg...." duyduklarım ile konuşmasını bölüp;
"Bülent Bey, daha erken haber vermeniz gerekiyordu. Ben yola çıkıyorum. Orada konuşuruz." deyip telefonu kapattım. Ceketimi ve telefonumu alıp odadan çıktım.
"Çisem, Tuzla'daki fabrikaya gidiyorum. Görüşmeleri iptal et. Acil bir şey olursa telefonum açık." telaşlı bir şekilde ayağa kalkmıştı.
"Peki, Sarphan Bey."
Asansöre binip en alt kata indim. Girişte bekleyen yardımcım Serhan;
"Sarphan Bey bir sorun mu var?" derken birlikte yürümeye başlamıştık.
"Tuzla'ya gidiyoruz. Arkadan takip edersiniz."
"Nasıl isterseniz efendim."
Getirilen arabama binip Tuzla'nın yolunu tuttum. Trafiğin az olmasıyla kısa süre sonra fabrikaya ulaşmıştım. Geldiğimi gören Bülent Bey, yanıma geldi.
"Hoş geldiniz, Sarphan Bey."
"Hoş bulduk. Bana açıklar mısınız? Nasıl olmuş?"
"İncelemelere göre yetkililer kundaklama olduğunu söylediler. Zaten ben de öyle olduğunun öğrenince sizi aradım."
Bir yandan içeriye bakıyor, diğer yandan Bülent Bey'i dinliyordum.
"Gece vardiyasında çalışan işçiler vardı."
"Yaralanan var mı? " karşıdan gelen polis memuru ile ona döndüm. El sıkışıp, kendini tanıttı;
"Ben komiser Yavuz Yılmaz."
"Sarphan ÇAĞAN, fabrikanın sahibiyim. Detayları öğrenebilir miyim?" elindeki notlara bakıp;
"Depoda başlamış yangın, çalışanların müdahalesiyle kısa sürede söndürülmüş, lakin dumandan zarar gören çalışanlarınız var. Tüm çalışanların ifadesini aldık. Sizin de ifadenizi almamız gerekiyor."
"Tabi ki, buyrun lütfen şöyle geçelim." diyerek kafeteryaya yönlendirdim. Masalardan birine geçmemizle konuşmaya başladı.
"Sarphan Bey, yangının depodan başlaması kundaklama olduğunu gösteriyor, ama güvenlik kameraları etkisiz bırakılmış. Size öncelikle şunu sormalıyım. Rekabet halinde olduğunuz birileri var mı?" Aklıma birileri gelmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİDEMEM
قصص عامة"Ne kadar çok insanı seversek, asıl sevdiğimiz bir tek kişiyi de o kadar çok ve kuvvetli severiz. Aşk dağıldıkça azalan bir şey değildir." -Sabahattin Ali Kitapta yer alan tüm kişi ve kurumlar hayal ürünüdür. Gerçeklikle hiçbir alakası yoktur.